Seküler İslâm (!)

Gurbetçi Müslümanlar’la Alman devleti arasında bir iletişim mekanizması olduğu söylenen İslâm Konferansı’nın dördüncüsü bugün Berlin'de düzenlenecekmiş...

Konferans öncesinde, Almanya’daki İslâmî çatı örgütlerine zındıkça saldırılarıyla tanınmış bazı tanınmış isimler, “Seküler İslam Girişimi” adlı bir inisyatif kurarak teşkilâtlanmış..

İslam’ın teolojik reformdan geçmesi gerektiğini iddia eden bu zındıklar komitesinde yer alan komitacılar ise Yeşiller Partisi’nin eski Eş Başkanı terörsevici Cem Özdemir, sosyolog Necla Kelek, kadın imam (!) Seyran Ateş ve SPD’nin Federal Meclis sabık milletvekili Lale Akgün’ gibi isimler.

Bu sinsi İslâm düşmanları, “Die Zeit” gazetesinde yayınladıkları kuruluş belgesinde, “çağdaş İslâm”ın sesi olduklarını açıkladılar. İmansızlıkları her hallerinden belli bu Kemalist Almancılar, Türkiye’deki kankaları gibi reformizmle İslâmı (Almanya’dan) silmek istiyorlar...

O hâlde bunların Alman derin devletiyle (Alman siyonistleriyle) bağlantılı olduklarını söylemek için kâhin veya istihbaratçı olmaya gerek yok.

* * *

Pekâlâ ne yapabiliriz? Almanya’daki gurbetçi kardeşlerimizi bu hainlerin zehirli dillerine teslim mi edeceğiz? Elbette hayır..

Öncelikle Almanya’da yaşayan yakınlarımıza bu bozuklarla en küçük bir dinî tartışmaya dahi girmemeleri, bunlardan vebadan kaçar gibi kaçmaları hususunda tembihleyelim. Dinde tartışma olmaz ve bunlarla yapılan her tartışma, reklamın kötüsü olmaz hesabı tanıtımları olur...

Saniyen, gurbetçi Müslümanlar için, onları ecnebi diyarlarında çok daha rahat hareket edebilen bu zehirli yılanlardan kurtarmak ve sahih dini bilgiler edinmelerini sağlamak üzere adeta bir seferberlik başlatmalıyız.

Gurbetçilerin adreslerine Ömer Nasuhi Bilmen hocaefendi gibi icazetli Ehl-i Sünnetin âlimlerinin Büyük İslâm İlmihali gibi eserleri gönderebilir, hattâ bu kıymetli eserlerin Almanca çevirisi birinci hamur şamua kâğıtara bastırılıp on binlerce gönderilebilir...

Elbetteki bu işler para ister lâkin tarikat ve cemaatlerimizde büyük meblağlar var, lâkin çoğu bu tür işleri gündemlerine bile almıyorlar. İstisnalar kuralı bozmaz ve onları tenzih ediyorum...

Bu türden cemaat ve tarikatlerin yaptıkları şuna benzer: Karşında sana bakan ve günlerce aç kalmış fakir, gariban bir yetim var ve sen kendi çocuğun biraz acıktı diye onu yediriyor, öbürünü görmüyorsun bile...

* * *

Diyanet İşleri Başkanlığı daha fazla çalışmalı ve gurbetçilerin en büyük ihtiyacının sahih Ehl-i Sünnet bilgisi olduğunu unutmamalıdır. Yapılanlar yeterli değildir. Allah aşkına, kardeşlerimizi o çakallara yedirmeyelim..

Bir insanı kurtarmak bütün bir âlemi kurtarmak gibidir buyurulmuş. O hâlde ayrı bir âlem olan gurbetçilerimizden kaçını kurtarabilirsek kârdır.

Bir dokun bin ah işit kâse-i fağfurdan... Sosyal medyada konuştuğumuz gurbetçi kardeşlerimiz anlattı:

Dini bilgilere susamış bu gurbetçilerimiz; vaziyeti bilerek oraları mekân yapmış bazı bozuklar ve dini imanı para olan sürü sepet uyanık hin oğlu hinlere para bile kaptırıyorlarmış..

Kulağa “evcil yılan”, “sokmayan akrep”, “terör düşmanı ABD” kadar tuhaf geliyor biliyorum ama “SEKÜLER İSLÂM” (dindışı, Peygambersiz İslâm) tehlikesi kapıda... Tehlikenin farkında mısınız?