1. (….), (….) ve bazı diğer Kemalist gazetelerin ve tv’lerin
çok aşırı, çok ölçüsüz, çok kırıcı, çok olumsuz, çok yıkıcı deli
dana gibi muhalefet yapmaları. Ölçülü, âdil, insaflı, yapıcı, uzak
görüşlü, sağduyulu olmaları gerekirdi.
2. Çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslüman kesime, onların temel hakları
ve hürriyetleri konusunda gerekli ve yeterli güveni
verememeleri.
3. 1920’leri 30’ları, kanlı idamcı despot tek parti faşizmi devrini
Altın Çağ, örnek olarak göstermeleri.
4. Gerçekçi olmamaları, hayalperest olmaları.
5. Geleceğe, seçimlere ait tahminlerinin realiteye uymaması.
6. Atatürk Partisi adında bir parti kurulsa, yüzde bir bile oy
alamayacağı gerçeğine gözlerini kapatmaları, kulaklarını
tıkamaları.
7. Siyaset satrancını çok yanlış, çok cahilce, çok acemice
oynamaları.
8. Toplumdan kopuk olmaları, Türkiyeyi Nişantaşından, Kadıköyünden
Bakırköyden ibaret sanmaları.
9. Sünnî Müslüman çoğunluğa somut sözler ve vaatlerle hitap
edememeleri.
10. Atalarının, babalarının yakın tarihte din konusunda yapmış
olduğu kötülükleri, zulümleri, insan hakları ihlallerini,
işkenceleri, haksızlıkları itiraf edip, çoğunluktan özür
dilememeleri.
11. Miadı geçmiş Kemalizmi ideoloji olarak benimsemekte inat
etmeleri.
12. İktidarı yıkmak için PKK’yı ve terörü bir koz olarak görmeleri
ve el altında dolaylı şekilde desteklemeleri ve kışkırtmaları.
13. Dinin siyasetteki ağırlığını görmemeleri ve kabul
etmemeleri.
14. “Ayasofya’nın müze yapılması haksızlıktır. Bu hatamızdan
döneceğiz ve en kısa zamanda ibadete açacağız” diyebilecek firasete
ve cesarete sahip olmamaları.
15. Ufuk genişliğine sahip olmamaları.
16. Seçimle gelmiş iktidarı yıkmak için bir tür sivil darbe olan
Gezi kalkışmasını meşru göstermekte direnmeleri.
17. İstanbul’u Beyazıt kulesinin tepesinden değil, dibinden seyr ve
temaşa etmeye benzer bir hava içinde olmaları; değişimlere,
gelişmelere, hadiselere ilmin, tecrübenin, uzmanlığın ışığında
bakmamaları.
18. Egemen azınlık kültür ve zihniyetine sahip olmaları, yerli
halka sömürgeci gözüyle bakmaları, çoğunluğa hakaret etmeleri.
19. Burunlarının doğrultusunda hareket etmeleri, laf ve nasihat
dinlememeleri.
20. Hırçın, kavgacı, barışmaz olmaları; dediğim dedik havalarına
girmeleri.
21. Toplum psikolojisine önem vermemeleri.
22. İç barış ve sosyal mutabakat konusunda hassasiyetleri olmaması
ve bu iki değeri korumamaları.
23. Değişime uyak uyduramamaları, kendilerini yenileyememeleri.
24. RTE’nin karizmasını küçümsemeleri… Max Weber’in tezlerinden
habersiz olmaları.
25. Vesayet sisteminden vaz geçtiklerini ikna edici şekilde beyan
edememeleri.
Yukarıda saydığım kusurlar hepsinde var demiyorum. Bazısı bazısında
mutlaka vardır. İşte bunca kusur, gaflet bir araya gelince satrancı
kaybettiler.
Bundan sonra akıllanırlar mı? Bir şey diyemem.
(İkinci Yazı)
Politikacı
POLİTİKACILARA en büyük zarar kendilerinden, yakın çevrelerinden,
gerçek dost olmayan dostlarından ve ailelerinden gelir.
Vasıflı, akıllı bir politikacı hiçbir zaman ben ne oldum havalarına
girmemeli, daima ben ne olacağım diye derin derin düşünmelidir.
Politikacı, ciddî ve derin tarih ve tarih felsefesi kültürüne sahip
olmalıdır.
Bilhassa yakın tarihi iyi bilmelidir.
Büyük politikacı kesinlikle yalan söylemez. İftira etmez.
Politikacı Müslüman ise ve İslam temsilciliğine soyunmuşsa, çok
geniş ve sağlam islamî kültüre sahip olmalıdır.
Demokratik ve çoğulcu bir düzende politikacılık yapan kimse halîm
olmalıdır.
Madalyonun bir yüzünde hüsn-i zan, öteki yüzünde adem-i itimad.
Akıllı politikacı halka, çoğunluğa şirin görünür ama onlara asla
güvenmez.
Politikacı “Peter Prensibi” adlı kitabı okumalıdır ve kendi
kompetans sınırını aşmamaya gayret etmelidir.
Lider politikacılar, iş başında iken kendilerine ehliyetli ve
liyakatli varisler yetiştirmelidir.
Hiçbir Müslüman liderin, İslam’a aykırı bir hayat sürmeye hakkı
yoktur.
Politika mecazî mânada bir satrançtır, siyasetçi bunu iyi bilmekle
yükümlüdür.
Politikacı çok konuşmamalıdır. Çok konuşan çok yanılır.
Öfke keskin sirkedir, küpüne zarar verir; politikacı öfkesine,
sinirine mağlup olmamalıdır. Öfkesine mağlub olan politikacı
intihar etmiş olur.
Vasıflı politikacı nepotizm yapmaz.
Etrafında kendilerine çok güvendiği yardımcıları olmayan
politikacının işi çok zordur.
Siyasî riyaset şehveti, cinsel şehvetten üç yüz altmış derece
şiddetlidir.
Liderlik ateşten gömlektir. Giyeni yakar.