Sandıktan Başkan mı çıkacak, Cumhurbaşkanı mı?

Nihayet Başkan adayları, başka bir deyişle Cumhurbaşkanı adayları belli oldu. Cumhur ittifakına karşı eksantrik bir cephe oluştu.

Yoğun görüşmeler, müzakereler, ikna turları, mutabakat arayışları derken, kolonlar dikildi kirişler atıldı ama çatı oluşmadı. Müstakbel çatı adayı; “Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimdir” sözüyle altın tepside sunulan makama, kendisinin cumhurbaşkanı olmasını engellemek isteyenlerin hatırına tekrar aday olmak istedi.

Maalesef geniş mutabakat sağlanıp “Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimizdir” diyen olmadı.

Olsaydı! Olacaktı.

Madem memleketin gidişatından memnun değildiniz, Çankaya’da 5 yıl boyunca önünüze gelen her kanunu onaylarken aynı kaygıları taşımıyor muydunuz?

Ve ya!

Sadece Saadet Partisinin adayı olarak neden çıkmadınız?

Garanti olmadığı için mi?

Yarına çıkmanın garantisinin olmadığı bir dünyada…

Siyasette garanti olur mu?

Diğer adaylar ve yüzlerce milletvekili aday adayları seçileceklerinden yüzde yüz emin oldukları için mi aday oluyorlar?

Gelen tepkilere, yapılan eleştirilere bakılırsa “Abdullah Gül her iki kesimin kendisine duyduğu sempatiyi ve kredisini bitirdi.”

CHP, İyi Partiye 15 milletvekilini APS’yle göndererek Akşener’i borçlandırdı. Buna rağmen Gül’ün çatı adaylığını engelleyen Akşener oldu. Başkanlık adaylığından vazgeçmedi.

Saadet Partisi, baktı olacak gibi değil “Bilge Kağan” Temel Reisi aday gösterdi.

CHP, yok çatıdan olacak, yok bacadan olacak, yok Temel’den olacak diyerek; sağa büküldü sola büküldü, gökten zembille aday inmesini bekledi. Sonunda parti içerisinden çıkarabileceği en iyi adayı Yalova Milletvekili Muharrem İnce’yi aday gösterdi.

Peki, Muharrem İnce’den Cumhurbaşkanı olur mu?

2000 yılında bütün partilerin üzerinde mutabık kaldıkları, siyasetle yakından uzaktan alakası olmayan Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı olduğu bir memlekette…

Bal gibi olur.

Tabi seçilirse!

Yakın siyasi tarihimizde, beğenirsiniz beğenmezsiniz, seversiniz sevmezsiniz ama Muharrem İnce, Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra en iyi hatiptir. Belki üçüncüye Bülent Arınç gelir.

Her neyse!

Millet ittifakının kafası karışık. Söylemler bulanık. Millete ne vadettikleri belli değil. Biri kazanırsa sarayda oturmayacağından, diğeri bütün uçakları satacağından, başkası bütün yatırımları durduracağından bahsediyor.

Ekonomide, dış politikada, sanayide, tarımda ne gibi projeleriniz var? En önemlisi de Milli Projeler hakkında ne düşünüyorlar? (Kanal İstanbul, Havaalanı projesi, Yerli Savunma Sanayi, Yerli Otomobil Projesi) gibi.

Cumhur ittifakının artık kabak tadı veren “Bizimle olmayan herkes FETÖ’cü” söyleminden vazgeçmesi gerekir. İnsanları ayrıştırmadan kazanmanın yollarını aramalarında fayda var.

Siyasetin, bugün yüzüne tükürdüğünüzün yarın yüzüne bakmak, kol kola girmek gibi bir cilvesi var. Bunun en bariz örneği “Cumhur İttifakı ve Millet ittifakıdır”

Onun için, toplumu ayrıştırmadan, hakaretten uzak, kutuplaştırıcı ve ötekileştirici dil kullanmadan, projelerinizi hedeflerinizi anlatın.

Milyonlarca vatandaşın oy verdiği partiler, birbirlerinin düşmanı değil, rakibi olduklarını bilme erdemine sahip olsunlar artık.

Yine her neyse!

*

Baştan beri Başkanlık Sistemine karşı olan muhalif adaylar seçilmeleri durumunda, parlamenter sisteme geri dönüleceğini vadediyorlar.

Demem o ki!

24 Haziran seçimleri, uğruna referandum yapılan “Başkanlık Sistemi”nin hayata geçmesi veya uygulanmadan rafa kaldırılmasının seçimi olacak.

O yüzden, civciv mi çıkacak, kuş mu çıkacak? Misali…

Sandıktan ya Başkan çıkacak ya da Cumhurbaşkanı.

Kalın Sağlıcakla…