Mevlana Hazretlerinin “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol” sözünü hepimiz bilir zaman zaman da iki yüzlü insan davranışlarına olan tepkimizi ortaya koymak için kullanırız.

Mevlana Hazretlerinin “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol” sözünü hepimiz bilir zaman zaman da iki yüzlü insan davranışlarına olan tepkimizi ortaya koymak için kullanırız.

Hatta “münafık” diyerek kızgınlığımızı en ağır şekilde dile getiririz. Münafığın kelime karşılığı iki yüzlülük anlamında kullanılsa da daha çok dışarıdan dine bağlı ve inanmış gibi gözüken, dine uygun bir şekilde yaşamayan kişiler için kullanılır.

Ayrıca, riyakar, fırsatçı ve çıkarları için dini kendine alet edebilecek yapıda olan kişiler için de kullanılır.

Aslında münafıkların kendi yaşam alanı içinde İslam’ı yaşamadıkları ve İslam’ı yaşamak isteyen insanlara karşı düşmanlık besledikleri kolaylıkla görülebilir.

Lafa gelince “biz de Müslümanız” derler; ancak, her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara saldırırlar. Bu tiplere son yıllarda başta medya olmak üzere her ortamda farklı kılıklarla sık sık rastlıyoruz.

Doğrusu, “Müslümanız” demeden saldırsalar bir şey demeyeceğim; çünkü, herkes kendi fıtratı ve inancının gereğini yerine getirir. Ancak, gerçek kimlikleriyle saldırdıkları zaman bilgisiz insanları kandıramayacaklarını bildikleri için Müslüman kisvesi altında saldırıyor, faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Bu durum, İslami bilgi yetersizliği olan insanları etkileyerek felaketlerine sebep olabilmektedir. Benim en çok üzüldüğüm taraf burası!

İnanın, bunlarla mücadele etmek çok zor; çünkü, insanımızı özellikle de gençlerimizi İslam’dan uzaklaştıracak bir çok araca sahipler ve her türlü yalanı, iftirayı çok kolay atabiliyorlar. Hele hele bunu yaparken İslam’ı kullanmaları var ya bu tipleri gördükçe tiksiniyorum.

Bu tiplere karşı bir Müslüman kardeşimin sosyal medyada yer alan paylaşımını çok yerinde bulduğum ve bir nebze de olsa hislerime tercüman olduğu için siz okuyucularımla da paylaşmak istedim. Kardeşimiz şöyle sesleniyor.

“-Üç beş tane kendini bilmez! Hacı hocayı eleştireceğinize ben dinim için ne yapıyorum ne kadar yaşıyorum ne kadar örnek oluyorum, diye kendinizi sorgulayın!

-Bu din Müslümanım diyen herkesin dini, kimsenin tekelinde değil; o böyle şu söyle demek kolay, ben nasılım demek lazım!

-İnsanı o, bu, şu kurtarmaz; ancak, kendi amelleri kurtarır!

-Oturup kalkıp dindar insanları eleştireceğinize siz örnek Müslüman olun; o zaman alem Müslüman görsün!!!”

Doğru söze ne söylenebilir ki; ancak, yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi bunların ne oldukları belli değil; yani iki yüzlü mü desek iki yüz yüzlü mü desek bilemiyor; “SİZ NESİNİZ” sorusunu sormadan edemiyorum.

Çana pisleyen karga hikayesini hepimiz biliriz. Hikaye bu ya!

Karganın biri her gün kilisenin çanına pisliyormuş. Kilisenin papazı çanı temizlemekten iyice usanmış ve bir gün bir kap şarabı çanın yanına koymuş.

Şarabı gören karga dayanamaz içer. Bir müddet sonra sarhoş olup kendini kaybeder fazla uzağa gidemez, oracıkta sızar kalır.

Papaz sızıp kalan kargayı eline alır kızgın bir şekilde:

-Ulan Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz karga! Hıristiyan olsaydın çana pislemezdin, Müslüman olsaydın şarap içmezdin sen nesin, der.

Hikaye bu ya karga DEİSTİM der. Tabiki şaka öyle bir şey yok!

Her ne kadar hikayenin kahramanı karga olsa da karga çok akıllı olup Rabb’ini bilir ve tüm hayvanlar gibi kendi lisanınca da Allah(cc)’ı zikreder.

Şunu samimiyetimle ifade ediyorum. Bugüne kadar gelmiş ve kıyamete kadar gelecek tüm DEİST ve ATEİST’leri toplayıp bir kişi haline getirseler bu kişi ile bir karga arasında hangisi olmayı tercih yap deseler, Allah(cc)’a yemin ederim ki bir an bile düşünmeden, zerre kadar tereddüt etmeden KARGA olmayı tercih ederim. İman sahibi tüm Müslümanların tercihinin benim tercihimin dışında olabileceğini düşünmüyorum. İman işte budur!

Amacım, DEİZM ve ATEİZM tehlikesine dikkat çekmek ve tüm Müslüman anne babaları bu tehlikelere karşı uyandırıp çocuklarına sahip çıkmalarını sağlamaktır.

Yarınki yazımda bu konu eksenli imana yönelik tehlikeler üzerinde duracağım.