Rüzgârgülü yazarlar...

Alenen büyük bir terbiyesizlik yaptı CHP... Aynı zamanda suç... YSK hâkimlerine ÇETE dedi, türlü hakaretler ettiler, CHP müdürü adeta kudurmuştu...

İmam yellenirse cemaat... diye başlayan bir söz var hani... Ne oldu o barış, güzel günler lakırdılarına? Halkı kin ve düşmanlığa tahrik niçin?

Sözde bazı büyük hukukçuların (!) kestiği ahkâm hakkında «hukuk mantığı ve kanunlarımız bendinde» bir yorum yapamam. Lâkin YSK ve İstanbul kararı hakkında ileri geri laflar eden mahlûkata bir sualim var:

YSK böyle bir karar almasaydı, ya da İstanbul seçimleri için Ak Parti’nin itirazını reddetmiş, binaen’aleyh bay Ekrem İBB başkanlığına devam etmiş olaydı; aynı hakaretleri kusacaklar mıydı?.

Elbette yapmayacak, hattâ şirin gülücükler dağıtarak sözde hukukçuları da CHP müdürü de “YSK demokrasiye yapılmak istenen darbeye mani oldu. Hâkimlerimizi tebrik ederiz..” falan diyeceklerdi...

Tabi bu hülasası... Kimbilir daha ne meddahlıklar yapılacak, bu hâkimler emekliliklerinde belki CHP listelerinden vekil bile yapılacaklardı...

* * *

Gelelim kalemşörlerimize... Bunları önce ikiye ayırmak lazım...

Birinci katagoridekilere (hayatı havacılıkta geçmiş biri olarak) bendeniz (tâbiri caiz ise) “rüzgârgülü yazarlar” diyorum...

Rüzgârgülü, rüzgâr içine döner, kuyruğu ile rüzgâr yönünü gösterir... Uçaklar rüzgâr içine kalkış yapar, yani rüzgârgülünün kuyruğu uçakların da kuyruğu olmalı, kalkışta rüzgara göre pistbaşı seçilmelidir...

İşte “rüzgârgülü yazarlar”da aynen bu 360 derece dönebilen álet gibi esen rüzgârın içine döner, yani yeni istikametlerini belli ederler...

Kuvvet kimdeyse, hattâ (ilk esintilerle) kime geçme ihtimali varsa, anında o tarafa dönerler..

Bu taifede utanma yoktur. Lâkin çok kurnazdırlar... Binaen’aleyh, bunlar için “dün neden öyle yazdı da bugün böyle?.” falan diye kafa yormak saflık, en azından zaman kaybıdır...

Müteveffa Demirel’in tarihe geçen sözü malûm.. “Dün dündür, bugün bugündür...”

Rüzgârgülü yazarımız “YSK nasıl bir karar almalı?” diye yazarken havayı koklamış, kendince «iptal» mümkün görünmediği için...

“YSK demokrasinin katili olmamalı” diye yazmıştır meselâ.. Lâkin nasıl olmuşsa olmuş, YSK seçimlerin iptaline karar vermiştir... Ve bu «iptal» ile, ikbal rüzgarı ters yönden esmeye başlamıştır..

Telaşa mahal yok... Rüzgârgülü yazarımız pozisyon almakta mahirdir. Hemen öbür pistbaşına yönelir ki ikbal uçağını kolayca kaldırabilsin..

“YSK en yetkili en tepedeki hakem olarak «iptal» dedi, herkes bu karara saygı duymalıdır!..” diye yağar, gürler...

* * *

Rüzgârgülü yazarlar olduğu gibi mıh gibi yerinde duran “sâbit-kadem yazarlar” da vardır.. Bu ikinci kategoriyi de üçe ayırıyorum:

1) Bizim gibi Allah korkusu, vatan, bayrak ve millet aşkıyla istikametini belli etmiş, rüzgar şiddetine bakmaksızın hakkı tutup kaldıranlar, boynu çekmeye gelmeyenler..

2) Hakikat tufan gibi olsa da holiganlıktan, saplantılarından vazgeçmeyip hakka yönelmeyen, hakikati yazamayan sâbit fikir, ideoloji holiganları..

3) Vazifeli kalemler.. Bunlar bugün böyle, yarın başka türlü yazıyor gibi görünseler de, aslında her daim bozuk düzeni savunan kuyrukları derinlerde, Atlantik ötelerinde olan sâbit kademlerdir...