Kırım bizim için çok önemli bir topraktır. Kırım tarihte iki kere Rusya tarafından ilhak edildi. Birincisi, Çarlık Rusyası döneminde Çar 2.Katerina zamanında, Aynalıkavak tenkihnamesi sonrasında, 1783 tarihinde Osmanlıya fazla yaklaşması gerekçesiyle ilhak edildi.

Kırım bizim için çok önemli bir topraktır. Kırım tarihte iki kere Rusya tarafından ilhak edildi. Birincisi, Çarlık Rusyası döneminde Çar 2.Katerina zamanında, Aynalıkavak tenkihnamesi sonrasında, 1783 tarihinde Osmanlıya fazla yaklaşması gerekçesiyle ilhak edildi. Sonrasında Osmanlı-Çarlık Rusyası arasında 1792 tarihinde yapılan Yaş Antlaşması ile Azak kalesinin ve Kırım'ın kesin olarak Çarlık Rusya'sına ait olduğu kabul edildi. 1954 yılında Stalin tarafından Kırım Özerk Cumhuriyeti Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bağlandı. 1994 yılında da Rusya, İngiltere ve ABD arasında imzalanan Budapeşte memorandumu ile Kırım'ın Ukrayna'ya bağlı özerk bir Cumhuriyet olduğu teyid edildi. Kırım'ın ikinci İlhakı da 20 Şubat 2014'te, Ukrayna'da Avrupa Birliği ve NATO yanlısı geniş çaplı halk hareketleri ve gösterileri sonucunda Rus yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç ülkeden ayrılmak zorunda kaldı.

Tüm bu olanlardan sonra Putin Rusyası boş durur mu? Hayır. Ülkenin doğusunda Rus nüfusun ağırlıkta olduğu ve Rusya yanlısı grupların bulunduğu Dombas ve Donetsk'te ayrılıkçıları destekledi, iç karışıklıklar çıkardı. Diğer yandan Rusya, Azak denizindeki donanma ve güvenlik çıkarlarını korumak bahanesiyle, uluslararası konjonktürün uygun olması, Avrupa Birliğinin içeride problemler yaşaması, Ortadoğu'daki gelişmeler, Arap baharı, ABD'nin Suriye ve DEAŞ ile mücadeleye yoğunlaşması, Türkiye'nin de kendi içinde FETÖ ve PKK terörü ile uğraşması vb. nedenleriyle 20 Şubat 2014'te armasız yeşil kıyafetli Rus özel kuvvetlerinin Kırım'da askeri tesisler, havaalanları vb. önemli yerleri ele geçirip Bakanlar Kurulunu dağıtmasıyla önce işgal etti, sonra da askeri güç baskısıyla Kırım Özerk Parlamentosunda 6 Mart 2014'te referandum kararı aldırttı. 16 Mart 2014'te yapılan referandumda Rusya'ya katılım kararı alınması sonucunda 21 Mart 2014'te de Kremlin'de Kırım'ın Rusya'ya ilhakını öngören anlaşma imzalandı.

Kırım'ın Rusya tarafından işgal ve İlhakı sürecinde, Dombas ve Donekst bölgelerinde iç karışıklıklar çıkartılması, Rus ayrılıkçıların desteklenmesi sürecinde ve günümüze kadar insan hakları ihlalleri hat safhaya çıktı, Müslümanlar ve Türkler büyük baskılar gördü. Kırım'da Tatarlar, ayrılıkçılık karşıtları bölgeden ayrılmak zorunda kaldı.

Şu anda Rusya ile ABD, Avrupa ve NATO arasında yaşanan kriz ya da gerilimin, Ukrayna özelinde, temel faktörlerinden biri de Kırımdır.

Türkiye başından beri resmi ve diplomatik olarak her zaman Ukrayna'nın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünü destekledi. Kırım'ın Rusya tarafından işgal ve ilhakını hiç bir zaman tanımadı ve bunu da her platformda açıkça teyid ve ilan etti.

Bugünlerde Rusya ve Batı (ABD, NATO, AB) arasında Ukrayna özelinde yüksek gerilim yaşanıyor. Kriz tırmanıyor, taraflar arasında güven bunalımı yaşanıyor. Rusya Ukrayna'yı doğudan, kuzeyden ve güneyden askeri olarak kuşattı. ABD ve AB, Rusya'yı Ukrayna'yı işgal etmeyi planlamakla suçlamakta; Rusya da Batı'nın, ABD, AB ve NATO'nun Ukrayna'da sözlerini tutmadığını, Ukrayna'yı NATO'ya dahil etmeye çalıştığını, Ukrayna'nın NATO'ya üyeliğinin kendi güvenlik çıkarlarına aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Yani taraflar birbirini suçlamaktadır. Batı eski S.S.C.B. alanına doğru NATO'yu genişletmek, Rusya ise kendi hinterlandında ve eski arka bahçesi alanlarında NATO'nun genişlemesine engel olmak amacındadır.

Soğuk Savaş sonrası, tek kutuplu dünya sisteminden, günümüzde, çok kutuplu dünya sistemine doğru evrilme ve dönüşüm sürecinde Ukrayna alanında Rusya ve ABD arasında bir bilek güreşi, çıkar çatışması, restleşme ve pazarlık söz konusu. Restleşme ve pazarlığın sonucunu dayanma kapasitesi, gelecek vizyonları ve ülkelerin kendi içindeki zaafiyet ve kırılganlıkları belirleyecek.

Peki son kertede Ukrayna'da iki küresel güç arasında savaş çıkar mı? Düşük olasılık. Olursa kim kazanır? ABD, Batı, silah baronları, savaş endüstrisi ve Rusya kazanır.

Kim kaybeder? Bölge, Karadeniz Ülkeleri, Türkiye ve Türkiye'nin hem Rusya hem de Ukrayna ile olan ekonomik ve ticari ilişkileri kaybeder. Ukrayna Suriye'ye döner, büyük mezalim olur, insan hakları ihlalleri hat safhaya çıkar. Yüksek olasılıkla büyük güçler Ukrayna'yı paylaşır. Bölge içi ve uluslararası barış, güvenlik, istikrar büyük yara alır. Bu durumdan Türkiye de son derece olumsuz etkilenir. Ancak, Batı'nın, NATO'nun, ABD'nin ve AB'nin 2008 Gürcistan krizinde Rusya'nın Gürcistan'a bağlı Abhazya ve Güney Osedya'yı işgali karşısında Gürcistan'ı; 2014'te de yine Rusya'nın Kırım'ı İşgal ve ilhakı karşında Ukrayna'yı korumadığı, ilgili Ülkelerin siyasi birliği ile toprak bütünlüklerine sahip çıkmadığı, savaş dahil Rusya'ya bedel ödetme girişiminde bulunmadığı gerçeği temelinde konuyu irdelediğimizde ABD, AB ve NATO'nun Ukrayna için Rusya ile canhıraş bir konvansiyonel ve nükleer bir dehşet savaşına girişme ihtimali oldukça düşüktür.

Türkiye'nin hem Rusya ile hem de Ukrayna ile büyük ticari, stratejik, güvenlik ve savunma ve ekonomik alanlarda ilişki ve işbirlikleri vardır. Yani iki Ülkeyle de ilişkileri pozitiftir.

Türkiye bir NATO üyesidir. Dolayısıyla bu kapsamda sorumlulukları olan bir ülkedir. NATO içinde, Ukrayna'da Rusya ile bir savaş çıkması durumunda Almanya ve Hırvatistan bağlamında çekimserlik ve çatlak olmakla birlikte, Türkiye NATO üyeliği bağlamındaki sorumlulukları, Rusya ve Ukrayna ile olan stratejik ve pozitif ilişkileri, bölgedeki barış-güvenlik-istikrar ortamının bozulması sonucunda ekonomik-ticari-savunma ve güvenlik ilişkilerinin de çok ciddi yara alması bağlamında ağır bir test ve sınamadan geçecektir. Ağır bedel ödemek durumunda kalabilecektir.

Türkiye bölgede savaşın engellenmesi, güvenlik ve istikrar ortamının devamı, sorunun diplomasi ve diyalog yoluyla çözümü için Rusya ve Ukrayna arasında arabuluculuk teklif etti. Bu girişimin önemli ve olumlu bir stratejik ve diplomatik bir adım olduğunu söylemek rahatlıkla olanaklıdır. Türkiye Cumhurbaşkanının 3 Şubat 2022 tarihindeki Ukrayna ziyareti ve mevkidaş ile yapılan görüşmelerde Ukrayna'nın siyasi birliği ve toprak bütünlüğü ile Eylül 2014'te Rusya, Ukrayna ve AGİT arasında başlatılan Minsk Grubu görüşmeleri çerçevesinde Rusya'nın da güvenlik endişelerinin karşılanması temelinde İstanbul'da tarafların görüşmelere başlaması yönünde arabuluculuk teklifi, resmi olarak ifade edildi.

Ukrayna tarafından teklif memnuniyetle karşılandı ve kabul edildi.

Ayrıca Ukrayna krizini görüşmek üzere Şubat ayı içinde Rusya Devlet Başkanı Putin de Türkiye'ye gelecek, kriz etraflıca irdelenecektir.

Nihayetinde Türkiye'nin krize ilişkin politikası krizi fırsata çevirmek, tarafların talep ve hassasiyetini dikkate alarak ABD ve NATO ekseninden konuyu ayırıp ikili ve yüz yüze görüşmeler yoluyla ele almak, gerginliği ikili ilişkiler boyutuyla azaltmak, taraflar arasında toprak bütünlüğü ve güvenlik endişelerinin karşılanması temelinde Kırım dahil sınırların ve statü durumlarının netleştirilmesi, nihai barış anlaşmasının imzalanması, Güney Kafkasya'da (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Türkiye, Rusya, İran) üçlü ve altılı barış, güvenlik, istikrar alanı ile ekonomik ve ticari ilişki ve işbirliği havzası-refah alanı oluşturulması çalışmalarına benzer (devam eden), nihai aşamada ise bölgede de Ukrayna, Rusya, Türkiye, Belarus, Moldova arasında barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması; ekonomik ve ticari ilişki ve işbirliği havzası-refah alanı oluşturulması yönünde olmalıdır ki öyle olduğunu düşünmekteyim.

Bu durumda hiç kimse kaybetmeyecek, kazan kazan yöntemiyle tüm taraflar kazanacaktır.

Kısaca taraflar ne istiyor, buna bakalım.

Batı Ukraynayı NATO'ya alarak, Rusya'ya baskıyı arttırmak istiyor. Ukrayna NATO'ya girmek, AB ile yakınlaşmak istiyor. Rusya Ukrayna'nın NATO üyeliğine ciddi güvenlik kaygısı nedeniyle kesinlikle karşı, yakın coğrafya alanında NATO varlığını güvenliğine tehdit olarak algılıyor.

Türkiye de bölgede kesinlikle bir savaş istemiyor ve tüm sorunların Rusya-Ukrayna arasında ikili ve yüz yüze görüşmelerle çözülmesini talep ediyor.

Ukrayna'nın birinci ve öncelikli talebi siyasi birlik ile toprak bütünlüğü; Rusya'nın da birinci ve öncelikli talebi güvenlik endişesi nedeniyle Ukrayna'nın asla NATO'ya üye olmamasıdır.

Türkiye'nin arabuluculuğunda Rusya ve Ukrayna arasında yüz yüze görüşmelerde Ukrayna'nın birinci ve öncelikli meselesi siyasi birlik ve toprak bütünlüğü talebinin karşılanması; Rusya'nın birinci ve öncelikli meselesi güvenlik endişesi bağlamında Ukrayna'nın NATO'ya üyelik talebinden vazgeçmesi temelinde herkesin kazanacağı barış anlaşmasının imzalanması, istikrarın oluşturulması, Ukrayna-Rusya-Türkiye arasında kollektif garantörlük anlaşmasının imzalanması ve nihai aşamada ise bölgede ekonomik ve ticari ilişki ve işbirliği havzası ile refah alanı oluşturulması, Türkiye'nin ve Türk Dışişlerinin tarihi, diplomatik ve stratejik başarısı ile muzafferiyeti olacaktır!

Türkiye'nin bu hedefi gerceklestirme imkan ve kabiliyeti, azim ve kararlılığı, tarihsel tecrübesi ile kudreti, Devlet geleneği genlerinde mevcuttur!

Saygı ve selamlarımla…