Ruhları da hasta…

Kafamıza takıldığı ve bir türlü yanıt bulamadığımız için hep sorar dururuz; okumuş koca profesör, general, hakim, savcı, avukat ya da işadamı olmuş bir insan nasıl gider de FETÖ’nün üyesi olur?!..

Ya da bu insanlar nasıl olur da, daha ilkokulu dahi bitirememiş, çelişkili davranışları olan, bencil, dengesiz, kendini dev aynasında gören Fethullah Gülen gibi bir adamın kulu kölesi olurlar?!..

Nasıl olur da, onun her dediğine inanır, saçma sapan rüyalarını gerçek olduğunu sanır, onun için hayatlarını dahi feda edecek bir uç noktaya gelirler?!..

Bu, bile bile lades, ya da sorgusuz sualsiz körü körüne bir aidiyet değil midir?!..

Evet tam da böyledir ama olayın bir de psikolojik boyutu vardır:

Körü körüne aidiyet, aslında içsel kimlik geliştirememiş zavallı insanların bir davranışıdır.

Kişi, içsel süreçlerle bir kimlik geliştiremeyince, o zaman kişilik, dış koşullara uyum sağlamaya indirgenir ve doğal olarak dışsal etkiler tarafından belirlenir.

Dışa odaklı, dışa bağımlı, dışta olanın giderek etkinleştiği sahte kimlik çıkar ortaya…

Eğer kendimize verdiğimiz değer; dışsal olana yani başarıya, maddi kazanca ya da statüye dayanıyor ise, tüm bunları kaybettiğimizde, yaşamımızı kaybetmiş gibi hisseder dağılırız…

Dışsal süreçlerle oluşan kimlik, dışta olanı yüceltir, dışta olanla özdeşleşir, dışta olanın otoritesine boyun eğer…

Nasıl oldu da 60 milyon insanın canından olduğu 2. Dünya savaşının fitilini ateşleyen Hitler, milyonlarca insanı peşinden sürükledi?!..

Hitler mi tek başına onca insanı etkiledi, yoksa içsel kimliği gelişmemiş onca insan, ruhunu Hitler’e teslim etmeye hazır bekliyor muydu?!..

Nasıl oldu da asker kılığına girmiş FETÖ mensuplarının gözü, kendi vatandaşına kurşun yağdıracak kadar döndü?!..

Nasıl oldu da Fetullah Gülen’e biat eden pilotlar, kendi ülkesinin Meclis’ini defalarca bombalayacak kadar raydan çıktılar?!..

Nasıl oldu da subay kılığına girmiş FETÖ mensupları, ülkelerinin güvenliği için PKK gibi bir terör örgütüne sızmayı göze almış MİT elemanlarını, PKK’ya ihbar ederek, bir günde 52 MİT elemanının öldürülmesine göz yumacak kadar hainleştiler?!..

Bu soruları tabii ki psikologların cevaplaması gerekiyor, ancak unutmamamız lazım ki FETÖ dendiğinde sadece sinsi bir terör örgütünü değil, başta bu örgütün başı Fethullah Gülen olmak üzere, ruh hastası bir güruha karşı mücadele verdiğimizi unutmamamız gerekiyor.