Osmanlı Devleti’nin kurulduğu XIII. yüzyılın sonunda Anadolu’da Rifâiyye’nin mevcut olduğunu söyler ve en önemli tarikatlar arasında zikreder.[1] Rifâiyye ile birkaç tarikata intisabı bilinen Molla Fenârî’nin (ö. 843/1431) IX.(XV.) yüzyılda Bursa’da yaşamış olması bu yüzyılda da Anadolu’da Rifâiyye’nin devam ettiğini göstermektedir.

Osmanlı Devleti'nin kurulduğu XIII. yüzyılın sonunda Anadolu'da Rifaiyye'nin mevcut olduğunu söyler ve en önemli tarikatlar arasında zikreder.[1] Rifaiyye ile birkaç tarikata intisabı bilinen Molla Fenarî'nin (ö. 843/1431) IX.(XV.) yüzyılda Bursa'da yaşamış olması bu yüzyılda da Anadolu'da Rifaiyye'nin devam ettiğini göstermektedir. XVI. asrın ilk yarısında bu dönemin kaynakları Anadolu ve İstanbul'da Rifaiyye'den söz etmemektedir.[2] İstanbul'da XVI. asrın sonlarından itibaren görülmeye başlayıp şehirde yaygınlaşması, XVIII. asır başlarında Üsküdar'da Rifaî Âsitanesi'nin kurulmasıyla başlar[3] XVIII. Yüzyılda İstanbul'daki altı büyük tarikattan biri olarak zikredilir[4] XVIII. Asır başlarından itibaren Edirne'de mevcut olduğu, Mustafa Kabûli Efendi gibi divan sahibi bir şeyhin yetişmiş olduğu ve iki üç Rifaî tekkesinin bulunduğu bilinmektedir.[5] XIX. yüzyıl sonunda sadece İstanbul'da kırktan fazla Rifaî Tekkesi bulunmaktadır.[6] Enver Behnan Şapolyo, tekkeleri yasaklayan kanundan önce İstanbul'daki kırk Rifaî Tekkesi'nin ismini kaydetmektedir.[7] Gilles Veinstein ve Nathalie Clayer, XIX. asrın sonunda İstanbul'daki tekkelerin % 11'inin Rifaî Tekkesi olduğunu söylemektedirler.[8] XIX. asrın sonlarında Rifaiyye hemen hemen bütün İslam dünyasına, Hindistan'dan Kuzey Afrika'ya, Sahra-altı Afrikası ve Balkanlar'a kadar yayılmış durumdadır. Ebü'l-Hüda Efendi (ö. 1909) adında hem soy hem de tarikat bakımından Rifaî-Sayyadî olan bir zatın nakîbü'l-eşraf olarak Sultan II. Abdülhamid'in yakınında olması da Rifaiyye'nin XIX. asır sonu ile XX. asır başlarında bütün Osmanlı topraklarında mevcut ve canlı olduğuna dair bir işaret olarak alınabilir. XX. asırda bütün İslam dünyasında özellikle Mısır, Suriye, Yemen ve Irak gibi ülkelerde Rifaiyye'nin şeyh ve tekkeleriyle mevcut olduğunu, XIX. asır sonlarında yayımlanmaya başlayan bu tarikata ait eserlerin XX. asırda yeni baskılarının yapılması ve yeni kitapların yayımlanması da bu tarikatın canlı olduğunu ve halkın ilgisinin devam ettiğini göstermektedir.[9] A. Popovic, XV. asırdan itibaren Hint alt kıtasında görülmeye başlayan Rifaiyye'nin Haydarabad, Delhi, Gucerat, Dekken, Kerela, Sri Lanka, Maldivler, Endonezya'nın Hint Okyanusu kıyılarında, Kuveyt, Suudi Arabistan, Yemen, Sudan, Afrika Boynuzu, Somali, Mısır, Libya, Lübnan, Ürdün, İsrail, Türkiye, Makedonya ve Arnavutluk'ta (yedi tekke) mevcut olduğunu bildirmektedir. Bulgaristan'da da XIX. yüzyılda Sofya ve Kösten Dil'de iki Rifaî Tekkesi, keza Girit ve Serez'de yine iki tekkenin olduğu kaynaklarda zikredilmektedir. Yine A. Popovic, XX. asırda (1990'a kadar) Balkanlar'da bulunan Rifaî tekkelerinden bahseder. Ayrıca eski Yugoslavya'dan Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avustralya'ya göç eden müslümanların oralarda da Rifaî tekkeleri açtığını bildirmektedir.[10] Denis Grill, VII. (XIII.) asırda Rifaiyye'nin bütün Mısır'da yayılmış olduğunu yazmaktadır.[11] Iraklı Rifaî şeyhi Ebü'l-Feth el-Vasıtî (ö. 632/1234) vasıtasıyla teşkilatlanmış olarak Mısır'a ilk yerleşen tarikat Rifaiyye olmuş[12] ve günümüzde de varlığını devam ettirmiştir. IX. (XV.) asırda Tunus'ta bir Rifaî şeyhinin bulunduğu bilinmektedir.[13]

[1] Köprülü, Osmanlı Devletinin Kuruluşu, s. 95-96; Ayverdi, İstanbul Mîmarî Çağının Menşei, s. 24.

[2] Öngören, Osmanlılarda Tasavvuf, s. 19.

[3] Işın, 'Rifaîlik', s. 326-327; Muslu, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf, s. 547-556.

[4] D'Ohsson, Tableau, IV, 661-662.

[5] Şimşek, Edirneli Kabûlî Mustafa Efendi, s. 29.

[6] Depont – Coppolani, Les Confréries, s. 328-329.

[7] Şapolyo, Mezhepler, s. 464-465; Yücer, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf,s. 390-424.Veinstein – Clayer

[8] Amri, 'Le Saint rifaî', s.189-214.

[9] Tahralı, Ahmad al-Rifaî, s. 335-336.

[10] Popovic, 'Les Derviches balkaniques I', s. 176-192; a.mlf., 'Les Derviches

balkaniques II', s. 142-183; İzeti, Balkanlarda Tasavvuf, s. 211-222.

[11] Gril, 'Une Source', s. 441-508; a.mlf., La Risala, s. 30.

[12] Mayeur – Jaouen, 'Maîtres', s. 41-50; Bannerth 'La Rifaiyya', s. 20-21.

[13] Amri, 'Le Saint rifaî', s.189-214.