Evet; Başkan Erdoğan’ın kişiliği artık dünyaca bilinirken ona sadece “güçlü lider” demek haksızlık olur. Artık şu bir gerçek; Recep Tayyip Erdoğan bir efsanedir ve onun yazdığı tarihi öyle her babayiğit yazamaz. NOKTA!

Evet; Başkan Erdoğan'ın kişiliği artık dünyaca bilinirken ona sadece 'güçlü lider' demek haksızlık olur. Artık şu bir gerçek; Recep Tayyip Erdoğan bir efsanedir ve onun yazdığı tarihi öyle her babayiğit yazamaz. NOKTA!

Şimdi Pazar akşamı olanlara gelelim!

Evet; o akşam Başkan Recep Tayyip Erdoğan, güçlü lider nasıl olunur, yani nasıl efsane olunur bir kez daha milletine gösterdi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifasını uygun bulmayarak geri çevirdi.

Bakan Soylu'yu o istifaya götüren tek sebebin Cuma akşamı olanlar olmadığını Başkan da biliyordu. Birçok kişinin tahmin ettiğini onun bilmediğini düşünmek zaten aptallık olur. Bu yüzden de o istifayı aklıselim bir şekilde geri çevirdi.

Süleyman Soylu'dan rahatsız olanlar ayrı bir grup fakat bir de 'ne olacak bakalım, ona göre tavır alalımcılar' var ya onlar işte Pazar akşamı iyice gün yüzüne çıktılar.

Rüzgarcılar yani!

İftarına, düğününe çağırmak amacıyla onunla fotoğraf çektirmek için can atanlar ilk iki saatte, yani istifa geri çevrilene kadar sus pus oldular. Ne zaman ki istifa kabul edilmedi, hepsi Soylu ile olan fotoğraflarını yayınlayıp methiyeler dizmeye başladılar.

Siyasetçi, gazeteci, sanatçı, bürokrat, işadamı vs. hepsinden çokça vardı!

Aslında tüm teşkilatlar, akşam şunu görmüşlerdir diye ümit ediyorum: Recep Tayyip Erdoğan, hep milletini referans almış ve milletinin teveccühünü başının üstünde tutmuştur; bu yüzden de bir efsane olmuştur.

Bu düşüncedeki bir Efsane'nin Soylu gibi güçlü bir kişiliğe sahip çıkması ve onun arkasında durması kadar doğal bir şey yok, daha önce de yaptığı gibi.

Hatta Cumhurbaşkanımız, halkın Süleyman Soylu'ya olan teveccühünden memnun bile olmuştur; zira o, milletini hiçbir zaman karşısına almamıştır, almaz da! Fakat bazıları hala Cumhurbaşkanımızı anlamamış maalesef.

Asıl gariplik ise, bazılarının değişen Türk siyasetinin farkında olmadan hala sadece lidere sevimli gözükmek kafasından çıkamamış olmaları bence.

Bundan sonra makamından güç alan değil, makamına güç veren kişiler Türk siyasetinde başrol oynayacaklar. Bunu herkesten önce, bir defa Başkan çok iyi biliyor ve böyle olmasını da istiyor.

Hani Cumhurbaşkanı'nın dediği o 'metal yorgunluğu' var ya, bazıları hala oradan çıkamamış ve umuyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanı bu çıkamayanları da tek tek temizler.

Süleyman Soylu göreve geldiği günden bu yana durmadan çalışmış ve halkın gözünde, gönlünde takdir toplamış biridir.

Güçlü bir kişi!

Akıllı ve zeki bir insan!

Çalışkan!

Ve sonuna kadar sadık!

Ama aptal değil, o da bir insan ve onun da bir sabrı var.

O, rüzgarcılar yada sadece lidere yaranma kafasında olanlar şunu iyice anlamalılar;

Süleyman Soylu'nun başarılı olduğunu söylemek Cumhurbaşkanı'na ihanet falan değildir bilakis onu da onore etmektir.

Böyle bir durumda başarılı bir bakanın arkasında durmak ülke menfaatlerinin yanında, haliyle Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında olmak demektir.

Ayrıca sanki Cumhurbaşkanı görevden almış da sus pus oldunuz yada yazdıklarınızı sildiniz veya 'Cumhurbaşkanı'nın tavrını bekleyin yorum yapmayın' diye mesajlar çektiniz.

Cumhurbaşkanı istifayı kabul etseydi Soylu'nun başarısını inkar mı edecekti? Hayır tabi ki, çünkü o Recep Tayyip Erdoğan ve bunu yapmazdı.

Ama sizler doğruları değil de sadece kendi menfaatinizi düşünerek sus pus oldunuz.

Ülkenin geçtiği şu kritik dönemde başarılı ve halkın teveccühünü kazanmış bir bakanın yanında durmaktan korkanlar sadece kendi menfaatlerini düşünüyor demektir.

Önemli olan böyle zamanlarda ülke menfaatine konuşabilmek, yazabilmek. Gerçekten Cumhurbaşkanı'nı sevenler de böyle yaparlar.

Cumhurbaşkanımız ne karar verirse versin ona da elbette tabi olunur ama burada konu sevilen ve başarılı bir siyasetçiye sahip çıkmaktır.

Her zaman söylüyorum; Allah Recep Tayyip Erdoğan'a hayırlı uzun ömürler versin, başımızdan eksik etmesin, o müthiş bir güç ve kişilik. Ve yanında güçlü bakanlar ve kurmayları olmalı ki, onun üstündeki yükü biraz alsınlar.

Dava insanı olmak bunu gerektirir.

Şimdi bazıları utanmadan Süleyman Soylu'nun yüzüne nasıl bakacaklar acaba?

Evet; Cuma günü olanlar sadece bir zamanlama hatası olamaz, bırakalım deşmeyelim.

Pazar günü iki saatte yaşadıklarımız da bir film değildi. Siyaset yapanlar ve halktan koparak sadece kendi mecralarında gelecek arayanlar da halkın sevgisini kazanmanın önemini belki anlamış olurlar.

Bu ülkeye bir 'Recep Tayyip Erdoğan' bir daha kolay kolay gelmez, hepimiz bunun farkındayız.

Ama bir Süleyman Soylu da kolay yetişmiyor.

Cumhurbaşkanı'nı seven ve onun davasına gerçekten gönül vermişlere şunu söylemek istiyorum: Bizim siyasetçilerimiz güçlü olmalı. Güçlü bakanlar, bürokratlar, belediye başkanları vs. olmalı ki, bu dava ileriki nesillere emanet edilebilsin.

Çok şükür başımızda Recep Tayyip Erdoğan'ımız var fakat bize daha çok Süleyman Soylu'lar lazım; yoksa bu kadar soysuzla nasıl başederiz?

Artık anlayana...