Ramazan neşem kayboldu..

Biliyorsunuz, bir haftadır Filistin üzerine yazıyor, kahrımı paylaşıyorum siz muhterem okurlarımla...

Ramazan’ı bir başka severim... Ramazan Ayı’nda dünyaya gelmişim, etkisi var mıdır bilmem, Ramazan’da daha bir neşeli olduğum söylenir(di)...

Malûm-u âlîleri bu Ramazan’a kahırla başladık... Hem ne kahır...

Tam mübarek aya girecektik ki, arefesinde Filistin’den yürekleri dağlayan o felâketin, o menhus saldırının haber geldi...

“KANLI PAZARTESİ KATLİAMI”nda, ilk tesbitlerde 47 olarak bildirilen şehid sayısı gün gün arttı ve 65’lere ulaştı..

Terörist devlet İsrail’in lâ’netlik askerleri binlerce sivil insanın üzerine salvo ateş açmış ve oracıkta can verenlerin yanı sıra, üçbine yakın insan da ağır bir şekilde yaralanmıştı...

İnşa’allah rakam artmaz... Fakat görülen o ki, doğru dürüst hastaneleri bile olmayan Filistinlilere, yaralıların tedavisinde de mani oluyor İsrail ve bu nedenle de şehidlerin sayısı 100’e bile çıkabilir!..

Hoş 65’te kalsa bile, ağır yaralı kardeşlerimizin bir çoğu kötü travmalar yaşayacak, hattâ belki bazısı “keşke şehid olsaydım” bile diyecekler...

* * *

Hâsıl-ı kelâm, bu sene Ramazan neşem kayboldu... Allah ömür verir de görürsem seneye de neşem olmayacak... Neden mi?

Birincisi, bundan böyle her Ramazan’a kavuşma arefesinde, KANLI PAZARTESİ MEZALİMİNİ de hatırlayacağız...

İkicisi, (biliyorum ki) her zamanki gibi, intikamları alınamayacak... Hattâ seneye belki de Terörist İsrail Devletinin öldürebileceği bir Filistinli bile kalmamış olacak...

Bu kahredici hissiyatla… Belki uyanırız, belki narkozdan çıkmamıza vesile olur dedim... Bir iki şey yazıp sosyalmedya, whatsapp gibi ortamlarda paylaşacaktım...

Ayla Agabegüm hocanın ifadesiyle “yoğun duygularımı” kelimelere dökmüştüm... Şiir niyetiyle değildi... Hüzünlüydüm, kahroluyordum... Baktım ki şiire benzemişler...

FİLİSTİNLİ ÇOCUK

Gün gün çaldılar Filistini... / Hem toprağı, hem insanı çaldılar..

Eli kanlı, kahrolası zalimler... / Şehid babanın çocuklarını da ağlattılar..

Yetim çocuk evini beyhude aradı harabelerde... yürüdü yürüdü...

Bir kadın ağlıyordu ilerde biçare / “Osmanlı nerdesin?” diyordu delicesine...

“Osmanlı” neyi oluyordu? / Bilemedi çocuklar... Birlikte inlediler...

Ne kadını ne yetimi... İşitmedi kimsecikler... / Yardıma gelmediler...

ÖLMELİYİM...

Ücra bir köşede canı yansa bir mazlumun, / Burkulur içim, ne tadım kalır ne de tuzum...

Hele bir yetim inliyor yardım edemiyorsam, / Kahrolur, kül olur, dağlanır yüreğim...

Öldürülüyor kahpece kardeşlerim / bense bir tas su vermekten acizim,

Ya bu mezalimi yapanları öldürmeli / Ya utancımdan yataklara düşüp ölmeliyim...

İzliyor, “vah vah” diyebiliyorum sadece... / Sizi bilmem ama ben bu zilletle, şerefsizce..

Yaşamak istemem... Ya ölmeli, ya sahiden dirilmeliyim / Kardeşlerimin yardımına mutlaka gitmeliyim..

#HARBİDEN: (Kaptırdık bir kere, bu harbiden de şiir olsun..)

Kudüs ağlarken ben acizsem, utancımla yerin altıdır hakkım..

İsraf etmeyin merhameti, kabrime değil, Kudüs’e ağlayın... 21.05.2018