Racon kesmek…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Kimse benim adıma racon kesmeye kalkmasın, racon kesilecekse ben keserim” dedi ya; şimdi siyaset çevrelerinde “acaba kime ya da kimlere karşı söylendi bu söz” tartışmaları yapılıyor.

Tabii Erdoğan’ın sözlerinin siyak ve sebakından bu sözlerin muhataplarının basın camiası içinde kendilerinde Erdoğan’ın sözcüsü gibi davranma hakkı görüp meslektaşlarını ya da patronlarını etkileme gayretkeşliği içinde olanların, ya da bu havayla okuyucu nezdinde prim yapacağı zannıyla kalem oynatanların kastedildiği anlaşılıyor.

Bir de kızım “sana söylüyorum, gelinim sen anla” kabilinden, AK Parti içinde “Reis” adına hareket ediyormuş gibi davranıp borusunu öttürenlere gidiyor laf…

Kimilerince argo bir ifade olarak nitelense de halkımız Cumhurbaşkanının bu tür ifade tarzından hoşlanıyor.

“Tonton” imajı merhum Cumhurbaşkanı Özal’a nasıl yakışıyor idiyse, Erdoğan’ın “Kasımpaşalı” tavrı geniş halk kitlelerinde sempati topluyor.

Hani anladığı dilden konuşmak denir ya; demek ki bazıları bu tarz azarvarî çıkışlardan ders alıyor ki Erdoğan, hoş laftan anlamayana, anlayacağı üslupla hitap etme gereği duyuyor.

***

Türk Dil Kurumu sözlüğünde “görünüşe göre hüküm vermek” olarak izah ediliyor racon kesmek.

Bir başka anlamı da “gösteriş yapmak…”

“Racon” kelimesinin ise bir masum karşılığı var; “yol yöntem, usul” şeklinde.

Bir de argoda “gösteriş, fiyaka” anlamında kullanımı söz konusu.

“Racon kesme”nin “Kurtlar Vadisi” tarzı kullanımındaki karşılığı ise şöyle:

“Bir anlaşmazlığı kabadayılık dünyasında geçerli kurallara göre sonuca bağlamak ya da yer altı dünyasında bir problemin, kabadayılar toplantısında verilen kararla çözümlenmesi.”

“Reis” adına ahkam kesenlerin kırdıkları kalplerin sesi taa Beştepe’ye kadar ulaşmış ki, Cumhurbaşkanı bu ikazı yapma gereğini hissetti. Anlatılanlara göre, konu MKYK’da gündeme gelmiş.

Parti adına hareket ettiği izlenimi vermeye çalışan bazı gazetecilerden şikayet edilmiş ve bunların bu tür tavırlarının partiye zarar verdiğinden yakınılmış.

Tabii bir de işin sosyal medya boyutu var.

Troller diye adlandırılan bazı parmağı hızlı tuşa basabilen yeni yetmelerin, bastıkları tuşun, attıkları taşın hangi kurbağaları ürküteceklerini hesaba katmadan hareket etmeleri; sosyal medyada fenomen olma sevdasına kapılmaları.

Kendileri fenomen olacağım derken temsil ettiklerini sandıkları davaya zarar vermeleri; kaş yapayım derken göz çıkarmaları…

Onlar da Cumhurbaşkanının fırçasından aldılar nasiplerini.

***

Tabii Cumhurbaşkanının teşkilatını ikaz eden diğer sözlerini de es geçmemek gerek.

Kolay değil bir buçuk yıl kaldı şurada mahalli seçimlere.

Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerine de iki yıl…

Partini Genel başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdiden cıvataları sıkmaya başladı.

İstanbul ikazı çok önemli.

“Unutmayınız, İstanbul'da teklersek Türkiye'de tökezleriz. İstanbul'da metal yorgunluğu olursa Türkiye'de paslanırız. Buna karşılık İstanbul'da kıpırdanırsak Türkiye'de şahlanırız.”

Gerçekten de öyle.

Refah Partisinin yükselişi Tayyip Erdoğan’la İstanbul’dan başlamıştı.

İstanbul belediyesindeki başarılı hizmetler de Türkiye’de iktidar olmanın yolunu açmış, İstanbul Belediye Başkanlığındaki başarısı Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığına taşımıştı.

Geçen referandum sonuçları İstanbul için alarm zilleri çaldırdı.

Nasıl ki Türkiye’yi İstanbul kazandırdıysa İstanbul’u kaybetmenin tüm Türkiye’yi kaybetmeye yol açma tehlikesi var.

O yüzden sıkı tutuyor Erdoğan şimdiden.

O yüzden “racon kesiyor”…

Bazıları bu dilden anlıyor zira.