Peygamberimiz ve gençlik

Peygamberimiz İslam’ı tebliğ ettiğinde insanların yaşına ve sınıfına bakmadan tebliğ yapmıştır. Kendisine inanların başında gençler gelmektedir. Bir hadisinde bu durumu şöyle ifade eder: “Bana gençler yanaştı, ihtiyarlar muhalefet etti” demiştir.

Resulullah’a inanan sahabelerin çoğunun yaşları çok gençti. Fakat biz sahabe denildiğinde veya o kişilerin ismini gördüğümüzde kafamızda olgun ve yetişkin insanlar çağrışırken, aslında günümüzde çocuk diyebileceğimiz çağda insanlar olduğunu bilmiyoruz. Bu durum da; Resulullah (sav)’in gençlere nasıl güvendiğini ve onlara sorumluluk verdiğini göstermesi açısından önemlidir.

Peygamberimize inanan ilk büyük sahabelerin Müslüman oldukları dönemdeki yaşlarına baktığımızda durumu daha iyi kavrarız. Bunlar;

Hz. Ali: Müslüman olduğunda 12 yaşındaydı. Bazı rivayetler on yaşında olduğunu bile söylemektedir. Ubeyde b. Cerrah 13, Cabir b. Abdullah ve Zeyd b. Harise 15, Abdullah b. Mesud, Habbab b. Eret ve Zubeyr b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Erkam b. Ebi'l-Erkam, Sa'd b. Ebi Vakkas ve Esma bint Ebî Bekr 17, Muaz b. Cebel ve Musab b. Umeyr 18, Ebû Musa el-Eşari 19, Cafer b. Ebî Talip 22, Osman b. Huveyris, Osman b. Affan, Ebû Ubeyde, Ebû Hureyre ve Hz. Ömer 25 yaşlarında idiler.

Peygamberimiz kendisine inanan ve davetini kabul eden bu gençlere görev ve sorumluluk vermekten çekinmemiştir. Tebük seferinde sancağı yirmi yaşlarındaki Zeyd bin Sabit (r.a.)’a, onsekiz yaşlarında olan Usame bin Zeyd’i ise Suriye’ye göndermek üzere hazırladığı orduya komutan tayin etmiş, Attab bin Esîd’i yirmi yaşlarında iken Mekke valisi tayin edip maaş bağlamıştır. Muaz b. Cebel’i henüz 25 yaşında iken Yemen’e vali olarak göndermiştir.

Resulullah (sav) vahiy katiplerini de gençler arasında seçmiş ve kendisinin ilk tercümanı olan Zeyd b. Sabit’i henüz onüç yaşındayken İbranice öğrenmesi için görevlendirmiş ve İbranice öğrenen bu genci yanında tercüman olarak tutmuştur. Ayrıca, kendisi henüz hayatta iken etrafındaki gençlerden bazılarına fetva verme izni de vermiştir. O'nun fetva vermelerine izin verdiği gençler arasında Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Abdullah b. Mesud, Zeyd b. Sabit, Muaz b. Cebel gibi isimler bulunuyordu. Fetva verilmesi demek bugünkü anlamda hüküm vermek, yargılamak ve içtihatta bulunmak demektir.

Resulullah (sav), gençlerin eğitimiyle birebir ilgilenmiş, onların yetişmesi için gayret göstermiştir. , Muaz b. Cebel'i, Yemen'e kadı ve öğretmen olarak gönderirken, kendisine bir dava getirildiği zaman neye göre hüküm vereceğini sorar.

Muaz: "Allah'ın kitabına göre hüküm veririm" der.

Hz. Peygamber: "Onda bir hüküm olmazsa neye göre verirsin?" diye sorar.

Muaz: "Rasûlüllah'ın sünnetine göre hüküm veririm" der.

Hz. Peygamber: "Eğer Rasûlüllah'ın sünnetinde de hüküm bulamazsan ne yaparsın?" deyince,

Muaz: "Kendi görüşüme göre hüküm veririm" der.

Hz. Peygamber onun bu cevabından son derece memnun olur.

Mekke’de İslam’ı ilk kabul edenlerden birisi de o dönemde henüz 17 yaşında olan Erkam b. Ebil Erkam’dır. O, Kabe’nin yanında olan evini Resulullah’a tahsis ederek, burada İslam’ın yayılmasını sağlamış, ilk Müslümanların burada yetişmesine vesile olmuş, evini bir okul haline getirmiştir. Müşrikler, Kabe’nin dibinde olan bu evin Resulullah (sav)’in karargahı olduğunu bir türlü öğrenememiş, onu uzakta ararken kendilerinin yakınında olduğunu anlamamışlardır.

Resulullah (sav) gençlere karşı hoşgörülüydü. Onarın taşkınlıklarını sabırla dinler ve çözerdi. O, gençlik için “delilikten bir şübe” derdi. Günümüzde “delikanlı” olarak tabir edilmiştir. Kendisinden zina için izin isteyen bir gence bunun yanlışlığını akli ve mantıki deliller getirerek ikna etmiş, diğer insanlar gibi sert tepki göstermemiştir.

Genç sahabe denilince hep erkekler akla gelmektedir. Halbuki İslam’ı ilk benimseyen genç kızlar da bulunmaktadır. Bunlar; hz. Ayşe, Hz. Esma, Hz. Ömer’in kızkardeşi Hz. Fatma gibi öncü bayanlardır. Resulullah (sav) özellikle eşi hz. Ayşe’yi genç olmasından dolayı tercih etmiş ve onu kadınlarla kendisi arasında bir aracı konumuna yükselttiği gibi, aile hayatı ile ilgili bilgilerin onun kanalıyla ümmetine aktarılması misyonunu vermiştir.

Peygamberimiz genç sahabelerle bizzat ilgilenmiş, Mescidi Nebevi’de Suffe adını verdiği bir yerde onların eğitimini sürdürmelerine çalışmıştır.

Resulullah (sav)’in yetiştirdiği bu gençler, İslam’ın yayılmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasında büyük rol üstlenmişlerdir.