«Peter Prensibi»

Her şahsın, her tüzel kişiliğin bir kompetans sınırı vardır. O sınıra kadar başarılı olur, aşarsa felâketler başlar...

Eskilerin içtimaiyat, yeni nesillerin sosyoloji dediği toplum bilimi, cemiyyetin fotoğrafı, aynasıdır.

İnsanoğlunun, beşerî - içtimaî, davranışları, bu bilimin ilgi alanında.

* * *

İşte “Peter Prensibi” denilen kuram da bu sahada çalışmış bir sosyoloğun kabul görmüş telakkisi.

“Peter Prensibi”, Her kişinin birgün kendi «yetersizlik seviyesine ulaşacağını varsayan bir görüş. Kanadalı Sosyolog Dr. Laurence Johnston Peter tarafından 1969’da yazılan kitaptaki bu prensibe göre,

“.....kişiler bulundukları makamdaki işlerini çok iyi yaptıkları için bir üst dereceye yükseltilebilirler. Getirildikleri bu yeni mevki de genelde kabiliyetleri zorlayacak yeni bir iştir. Ancak herkesin bir yeterlilik sınırı vardır ve kişi eğer yaptığı işte başarılı olamıyorsa artık terfi etmeyecek demektir.”

* * *

“Peter Principle” adlı kitapta özet olarak,

“bir teşkilât içerisinde ‘en yüksek yetkinlik’ seviyesine gelmiş bir kişinin, bu noktadan sonra terfi ettirilse de, daha önceki yetersizlik (iktidarsızlık) seviyesi bâkî kalır”

Başka ifadeyle, her şahıs ‘kendi acizlik noktasına’ doğru ilerliyor.

Bir seviyeden sonra, terfi ettirilseler de, tükeniyor, ilerleyemiyorlar. İnsanın istikbâli, yetersizlik noktasına akıyor’...

Esasen her insan yaş, ömür olarak da yetersizliğe akar. Yıllar geçtikçe gençlik enerjisi söner ve “hey gidi gençlik..” dönemi başlar.

* * *

Bizdeki “haddini bilmek gibi irfan olmaz” sözü bile, belki tek başına Dr.Peter’in kitap hacmindeki görüşlerini tek cümlede hülasa ediyor...

Kişi kendini bilmeli, yetenek ve sınırlarının ötesindeki işlere heves etmemelidir. Ederse ne olur? Rezil, rüsvay olur.

Ecevit – Rahşan ikilisinin iktidar hırsı ülkeye nelere mal olmuştu bir zamanlar...

Altı defa şapkasını alıp giden, yedi defa kapıp geri gelen “çoban Sülo Demirel”in de hırsı yüzünden ülkeyi düşürdüğü durumları hatırlıyoruz...

* * *

“On kişiye bile baş olsanız çetin bir hesaba hazırlanın” hadîs-i şerîfi, çizdiği bu sınırla yetersizlik seviyyesine mani olmuş.

Zaten İslâm kültüründe riyaset veya belirli bir makam talep edilmez. Teklif edildiğinde ise, yapmaya ehil değilse kabul etmez...

Hz. Ömer’e (r.a), “yerine oğlun halife olsun” teklifi yapıldığında “bir aileden bir kurban yeter” diyerek ibretlik bir cevap vermişti. Büyük asalet, güzel ahlâk ve kerem, hakiki mürüvvet budur...

* * *

Ben yine neler anlatıyorum böyle?

1930’lardan kalma ve 1982 ihtilâl (askerî darbe) zihniyetinin muhkemleştirdiği boktan şeyler çöpe atılmadıkça şu anlattıkarımız kime tesir eder, ne mánâsı olur?

#HARBİDEN: Eskiler Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) “hicri sene olarak” 63 yaşında vefat etmiş olmasından dolayı 63’ü geçtiklerinde “haddi aştık” derlermiş yaşlarını soranlara...O ahlâk-ı hasene ile müzeyyen toplumda da zaten hiçbir konuda haddini bilmezlik olmazmış. Onlar ermiş muradına, biz yanalım halimize... 08.02.2018