Pehlivan… Pehlivan! Şahini küçük görme


Pehlivan… Pehlivan! Şahini küçük görme

Allah, Allah illallah

Hayırlar gele inşallah

İki yiğit çıktı meydane

İkisi de birbirinden merdâne

BAŞPEHLİVAN: “Eyyyy bre şaşkınlar, seviyesiz taşkınlar; lan, var mı bana yan bakan! Ya benden taraf olur, biat eder, alkış tutar, rahat edersiniz ya da sittin sene sürünmekle kalmaz hapı yutarsınız. Anladınız mı angutlar?”

VATANDAŞ KAZIM: “Anladık Abi! ‘Sen ki başımızın tacı, dil ehlimizin miracı, sine serimizin sultanısın.’ Senden yana olmamak kimin haddine… Yolumuz, yolun; kolumuz, kolun… Emret yeter ki… Alkış ne ki… Uğruna feda başımız. İste, minder olalım.

BAŞALTI PEHLİVAN: “Heyyyt! Ulan! Sabrımı zorlamayın, diş bileyip dırlanmayın; gelirsem alayınızın… !”

VATANDAŞ SEYFİ: Eyvallah Beğim! Büyüksün, istersen alayımızı hizaya sokar, ciğerlerimizi söker, havada ezer; bulamaç yapar sonra da kapalı zarf usulü satarsın.

BAŞPEHLİVAN: “Eyyyy… Yamyamlar! Eyyy, akordu bozuk tamtamlar! Siz beni tanımadınız mı hâlâ? Bakın gözlerime, dikkat kesilin sözlerime! Ben ne dersem o olur! Arayan Mevla’sını, lafımın üstüne laf koyan karşısında beni bulur. Ben ki, göklerin emri ile aranıza katılmış, müjdelerle donatılmış bir ser merdanım. Bu ülkenin değil, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük başpehlivanıyım. Bundan böyle meydanda, kemerde, kündede, minderde benim adım söylene… Söylemeyen olursa hemen ifadesi alına ve de cezası kesile…

BAŞALTI PEHLİVAN: Alayınız duydunuz serdarımın sesini. Ben, serdarına mutlak itaat ve biatte karar kılmış biri olarak sizlere kestirmeden söyleyeyim; bundan böyle Ağamın aleyhinde laf edecek olanı, bol soğanlı yahniye mantar diye doğrar, bisküviyle yoğurur, ipe dizer pazara sürerim. Unutmayın ki bu kulvarda dönüşü ve satışı en seri tüccarım.

VATANDAŞ HURİYE: Evelallah, eyvallah, Paşalarım benim! Sizler bu meydanda boy gösterdiğiniz sürece yoktur bize gece…

BAŞPEHLİVAN: Eyyy… Nasipsiz dingiller! Ben, vurdum mu oturtur, koydum mu ses getirtirim! Keklik gibi seker, taraf olmayanları susuz tarlaya ekerim. Bundan böyle beni başpehlivan olarak tanımayan kişilerin, örgütlerin, milletlerin, ülkelerin, o ülkeleri yönetenlerin ocağına incir diker, başaltı pehlivanıma sulatırım.

VATANDAŞ NURİYE: Helal olsun, işte civan; işte başpehlivan… Es ağam es… Koy postanı dünyaya. Bastır, tam zamanıdır. Eğilsin ağaçların dalları, kopsun denizlerde fırtınalar. Öyle gürle ki korksun, gökdelenlerde oturanlar…

BAŞALTI PEHLİVAN: Ulan alayınıza tekrar söylüyorum! Serdarımı koşulsuz alkışlamayanın… Ha bu arada unutmayın! Bu çorba, benim ateşim olmasaydı nah kaynardı!

VATANDAŞ KERİM: Allah, Allah illallah, hep birlikte pehlivanlarımıza alkışlarla diyelim maşallah! Bir maşallah da bana! Adım Kerim, başpehlivanıma yan bakanı öperim(!)

BAŞPEHLİVAN: Ya Allah, Bismillah, Allahuekber…

BİR UĞULTU ARDINDAN BİR SES: Durun hele yahu! Siz küçük dağları biz yarattık diyorsunuz da. Hele bir soluklanın. Bu millette elli öpülecek analar, daha çok pehlivanlar doğurur. Bakın tarihe; niceleri tıpkı sizin gibi alayına “heyt” çekmiş, sonra da cartayı çekmiş!

BAŞPEHLİVAN: Eyyy bre gafil, Eeey kendini bilmez, adi ve terbiyesiz sefil! Lan, sen kim oluyorsun da ben ağanın, sözünün üstüne söz koyuyorsunuz?

BAŞALTI PEHLİVAN: Ulan, serdarıma laf söyleyen densizler! Ulan ben gelirsem alayınızı!

AYNI UĞULTU AYNI SES: Hop! Orada durun! Ben, sizi yetiştirdiğim gibi daha çok pehlivan yetiştirmiş ve yetiştirecek olan milletin sesi, nefesi hatta kendisiyim! Önce dinleyin! Zengin babayı hayırsız evlat; fakir kocayı süslü avrat, siyasetçiyi de hırs ile kuru inat yıkar. Bakın, pehlivanlar; sizler hayrı tanıyamamış, iyiye, güzele, doğruya da iyi hazırlanmamışsınız. Unutmayın ki söğüt dalından odun her ananın doğurduğundan da pehlivan olmaz. Siz, at gibi yarışmayı, koç gibi tokuşmayı, koyun gibi meleşmeyi, kardeş gibi güreşmeyi de çoktan unutmuşsunuz. Onun için üste çıktım diye sevinmeyin, bulunduğunuz mevki ve makamla da övünmeyin. Sakın çapraz gireyim demeyin, yan baş atar, sarma, künde derken kılçık batar. Demedi demeyin! Boyunuzdan büyük nane yemeyin. Zurnayı hor, şahini küçük görmeyin. Unutmayın şahin, koca turnayı gökten indirir! Ha bu dediklerimi de bir yere yazın ve sakın unutmayın!