“ÖZGÜRLÜK”

Bir televizyon programında “solcu” olduğunu söyleyen biri “demokrasiden ve insan haklarından” söz ediyordu. Söz arasında “basın özgürlüğünden” dem vuruldu.
Bunlara 1940 yılına ait İnönü devrinden küçük bir hatıra nakledelim.
Vakayı nakleden Ahmet Emin Yalman'dır.
Yalman, İnönü'ye fikren uzak biri değildir.
Fiziken de öyledir.
Yalman'ın naklettiği vaka şöyledir;
"Nadir Nadi’nin 30 Temmuz 1940 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan Türkiye’nin savaş karşısında takınacağı tutumla ilgili yazısı, basında geniş yankılar uyandırır. Başbakan Refik Saydam da Yunus Nadi’ye telefon ederek, yazının ‘çok kötü’ olduğunu bildirir. Yunus Nadi eski arkadaşı ‘Milli Şef’ İsmet İnönü’ye durumu anlatmak ister. 7 Ağustos’ta onu Ankara Garı’nda karşılar. İnönü Nadi’yi azarlar ve elini sıkmadan gider. Aynı gün Basın Yayın Genel Müdürü Selim Sarper, Nadir Nadi’ye telefon eder: Ankara Garı’nda geçen olayla ilgili tek satır çıkarsa Cumhuriyet kapatılacaktır. Nadir Nadi olaydan söz etmeksizin, yalnız İsmet Paşa’nın anlayacağı biçimde, ‘Özel çıkarlar uğruna yazı yazmayacağını’ belirten bir başmakale yayımlar. İsmet Paşa pek sinirlenir, ‘Bu adamlar benimle uğraşmak istiyor. Kapatın şu gazeteyi!’ der. 10 Ağustos’ta kapanan Cumhuriyet, 3 ay sonra 9 Kasım 1940’ta yeniden yayımlanır”. A. Emin Yalman, Yakın Tarih’te Gördüklerim ve Geçirdiklerim, 89-107.

Tırnak içinde kullanılan kelimeler bana ait değildir. Mesela “tutum”, “yayım” ve “çıkar” kelimeleri kullanmayı tercih etmem. Mümkün olduğu kadar yüksek Türkçe (Osmanlı lisanı) kullanmaya çalışırım. Her neyse mevzumuz bu değil. Hassasiyet hatırlatması yapmak istedim sadece….

Yalman'dan nakledilen vaka budur.
“Milli Şef”, “kapatın gazeteyi” diyor ve gazete derhal kapatılıyor.
Şimdi sormak lazım değil mi?
Bunlar mı ülkeye hürriyet getirecekler?
Bunlar mı Türk gençliğine istikbal vadedecekler?
Bunlar Türk milletinin askeri olabilirler mi?
Güldürmeyin insanı !....

Milli Şef dönemine ait bir vaka daha hatırlatalım.

Yıl 1939.

Adana’nın (Seyhan) Bahçe kazasının Arıcaklı köyünde Müslim hoca adında bir kişinin evinde köy çocuklarına elif cüzü okuttuğu yönünde bir istihbarat alınıyor. Emniyet görevlileri derhal Müslim hocanın evine “baskın” yaparak “suçüstü” yapmak istiyorlar.

Şimdi “özgürlükten” dem vuran “solcularımız” ve tek partici “ulusalcılarımızın” kulakları çınlasın.

Evinde, istekli olanlara elif cüz okutan bir şahsın meskenine baskın yapılıyor.

Günümüzde tek partili dönemi özleyenler ellerinden gelse yine aynısını yapacaklar. Allah fırsat vermesin onlara….

Jandarmanın elif cüzü okutan Müslim hocanın evine yaptığı baskında “suçüstü” yapamamışlar fakat “suç aleti” olarak 8 (sekiz) adet Arap harfli elifba “ele geçirmişler”.

“Suç aleti” sekiz adet elif ba !

Müslim hoca gaz altına alınarak mahkeme sevk edilmiştir.

Daha bitmedi.

Seyhan vilayeti 6 Şubat 1939 tarih ve 328 sayılı yazısına göre, Kaza müftüsü Emin Aksay da mahkemeye verilmiş.

Niye bilir misiniz?

Kaza müftüsü, elif cüz okutan Müslim hocaya yapılan muameleyi tenkit etmiş.

Bunun üzerine kaza müftüsü mahkemeye verilerek üç ay hapis cezasına mahkûm edilmiş.

Seyhan Valiliği tarafından Diyanet’e yazılan yazıda deniliyor ki,

“Şu hareketiyle rejim aleyhtarı olduğu anlaşılan Bahçe kazası müftüsü Mehmet Emin Aksay’ın vazifesine son verilmesi hususunu yüksek takdirlerinize arz eylerim”.

Türk milletine Kur’an okumasını yasaklayan zihni yapının devamı olanlar mı ülkeye hürriyet getirecekler?.

Beyler biraz ciddi olalım.