ÖZ ZAYIFLADIKÇA KABUK ÖNEM KAZANIR-2-

Geçen haftaki yazımızda İslam’ın terakkiye mâni olmadığını, geri kalma nedeninin İslam Dini değil, iman ile amel arasında irtibatı zayıflayan, din ile dünya dengesini kuramayan biz müntesipler nedeniyle olduğunun ayrımını yapmıştık.

Çoğu zaman bu geri kalmışlığı emperyalist düzene, sömürgecilere, dış güçlere bağlamışız. Onların etkisi %30 ise, bizim kabahatimiz %70’dir. İlim ihmal edilmiş, ictihad kapısı kapatılmış, ritüellere sarılmak ve aşırı detaycılık, mezhep taassubu, dini kaidelerin hikmetini, felsefesini, faydasını araştırmayı ihmal etmişiz.

Sadece Metafizik bilimlere yoğunlaşırken, beşeri ve pozitif bilimler ihmal edilmiş. Yenilik yapmak isteyen padişahlara “Gavur Padişah” denmiş. Hem de geleneksel ve muhafazakâr çevreler tarafından…

Yeni açılan okullara “Gavur Mektebi” denmiş. Kadınların eğitimine önem verilmemiş. “Erkek okursa kadı, kadın okursa cadı olur” denmiş.

Denmiş de denmiş…

İslam’ın bütün Müslümanları kardeş ilan etmesine rağmen: etnik, ideolojik, aşırı taassup kaynaklı parçalanışlar tefrika sebebi olarak varlığını devam ettirmiş.

Dünyaya insanlık, ilim ve medeniyet dersi vermiş Osmanlı Devleti rehavete kapılmış, zamanın dinamizmini kaçırmış mirasyediler tarafından batırılmış.

Osmanlı Devleti yerden bitmemiş, gökten inmemişti. Bilakis İslam Medeniyetinin tezahürüydü…

Şimdi çıkmaz bir sokaktayız.

Ekonomik ve teknolojik güce sahip olanlar, diğerlerini kültür erozyonuna maruz bırakıp, kültür ihraç ederek kendilerine alan açıyorlar. Şu an dünyada sessiz-sedasız, kavgasız –gürültüsüz bir kültür savaşı yaşanıyor.

Bu savaş, Hak ile batıl, haç ile hilal, doğu ile batı, cami ile kilisenin savaşıdır. Artık toprakları işgal etmek yok, zihinleri işgal etmek var.

Artık Müslümanlar “ayartılmış tüketici” durumundalar.

Çalış, kazan, harca!