ÖZ ZAYIFLADIKÇA KABUK ÖNEM KAZANIR-1-

Yazılarımın çoğunda “İslam dünyası neden geri kaldı?” sorusuna cevap aramaya çalışıyorum. Bu konu üzerine etraflıca düşünmek, araştırmak, insanların fikirlerine başvurmak gerekiyor haliyle.

Tabi ki kendi özgün düşüncelerimin izdüşümünde…

Bu konuyu irdelerken “İslam dünyası neden geri kaldı?” sorusuyla beraber…

“Batı nasıl ilerledi?” sorusunu da sormak gerekiyor.

İslam Birliğinin son kalesi Osmanlı İmparatorluğunu da bu konudan bağımsız ele almak mümkün değil.

Bu hafta genel hatlarıyla değineceğimiz konuyu önümüzdeki haftalarda teferruatıyla ele alalım.

Evvela İslam’ın ilerlemeye mani bir din olmadığını, İslam’ın ileride olduğunu ve hiç geri kalmadığını geri kalanların iman ile amel arasındaki irtibatı zayıflayan biz müntesiplerinin olduğunu bileceğiz. Onun için, öz zayıfladıkça kabuk önem kazanıyor. Özün ve kabuğun tahayyülünü siz okuyucularıma bırakıyorum. Bu ayrımı yapmak ve bunun üzerinden sorgulamak bizi mantıklı bir sonuca götürecektir.

Son iki yüz yıldır kimlik bunalımı yaşayan İslam Dünyası batının 18. ve 19. Yüzyıllarda başlayan atılım ve hızına ayak uyduramadı. Maddi imkânlar çoğaldıkça kültürden, sanattan ve edebiyattan kopuşlar başladı.

Ne yaptıysak olmadı!..

Sakallı Celal’in deyimiyle:

Tanzimat ilan ettik, olmadı.

Meşrutiyet ilan ettik, olmadı.

Cumhuriyet ilan ettik, olmadı.

Biraz da ciddiyet ilan edelim.

*

Ümmetin ahvali nedeniyle İslam gericilikle eş anlamlı hale geldi. Müslümanlar dünyadaki gelişmeleri ezilmişlik duygusuyla takip edip kabullenmek durumunda kaldı.

Oysa ki akıl dini olan İslamiyet, geçmişte en önemli en güçlü uygarlıkların doğuşuna vesile olmamış mıydı? İslam dışı inançların dini inançmış gibi yerleşmiş olması bu ümmete vakit kaybettirmiş olabilir mi?

Sultan 2.Mahmut’tan beri devam eden yenileşme çabalarının gayesi Batı uygarlığı seviyesine ulaşmaktı. Sonuçta koskoca bir İmparatorluk yıkıldı. Sonra Cumhuriyet kuruldu, tek gayemiz “Muasır medeniyet seviyesine ulaşmak” oldu.

Egemenliğin “gökten yere indirilmesi” olarak tarif edilen demokrasi, Müslüman toplumlarda doku uyuşmazlığına sebep oldu. Bugün dünyada söz sahibi bir tane Müslüman ülke yok. Bizde hala 60-70 yıldır gelişmekte olan bir ülkeyiz.

Sosyal medyadan salâvat zinciri oluşturarak, şunu on kişiye gönderirsen şu olacak, göndermezsen bu olacak tarzında paylaşımlarla nereye varacağız?

Başarı dilde kalan duâ ile değil, kalbe inen, eyleme ve davranışlara dönüşen çabalarla kazanılır.

Allah’ın vaadı duâyı fiiliyata dökenleredir. Fatih, İstanbul’u sadece Fetih Sûresini okuyarak değil, Fetih Sûresiyle amel ederek fethetmiştir.

Soru sormadan, söylenene itaat etmek, söyleyene biat etmek, hiç itiraz etmeden kabul etmek Muhafazakâr- Dindar toplumların sarsılmaz öğretisi oldu.

Sistemin ve siyasetin sloganı adeta şu oldu “Tavandan talimat tabandan itaat.”

Dini dar alanlara hapsettik. Bir partiye oy vermemiz, bir televizyon kanalını seyretmemiz, bir gazeteye abone olmamız, bir STK’ya üye olmamız, namazı camide kılmamız Müslüman olmamız için yeterli oldu. Dindarlığı dini-darlığa çevirdik.

Ya bir kurtarıcı bekledik ya da geçmişi özlemle yâd ettik.

*

2015 yılında Kâbe’de gerçekleşen vinç kazasında 107 kişi ölmüş 238 kişi yaralanmıştı.

Hacıların üzerine düşen vinç kazasından sonra yapılan yorumlar şu şekilde:

1-İnşaatın sahibi Müslüman Arap müteahhit: “Allah’ın takdiri.”

2-Kazada babası vefat eden 7 Türk hacıdan birinin oğlu: “Allah babamın emanetini kutsal topraklarda aldı.”

3-Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinden biri: “Harem-i Şerif’te vefat etmek her kula nasip olmaz.”

4-Kâbenin güvenlik amiri: “Lâilahe illallah”

Peki, bu dört yorumda bir sıkıntı var mı?

Asla!.. Âmennâ ve saddaknâ…

Peki, aşağıdaki 5. Yorumda bir sıkıntı var mı?

5-Vincin üretici firmasından Alman mühendis: “Vincin her biri 500 ton olan denge ağırlıklarının tamamı takılmamış. Şiddetli rüzgârda vincin devrilmemesi için “bom” dediğimiz iç içe geçmiş uzayan destek kollar, yerdeki insanlara daha fazla alan açmak için indirilmemiş.

İlk dört yorumla beşinci yorum arasındaki farkı tekrar sizin tahayyülünüze bırakıyorum.

Haftaya tekrar bu konuya devam edeceğim. Ayrıca bu konuyla alakalı kaynak ve katkı sağlayıcı görüş, öneri, eleştiri ve değerlendirmelerinizi [email protected] adresine bekliyorum.

Kalın Sağlıcakla..