OTOKRAT SOSYALİSTLER VE SAHTE SOLCULAR-3

Türkiye’ye baktığımızda ve Türk solunu spesifik olarak irdelediğimizde üç hususta farklılık ve çeşitli handikapların olduğunu görmekteyiz. Cumhuriyeti kuran, Gazi Mustafa Kemal’in partisi, bugünkü ana muhalefet partisinin halka, çiftçi, işçi, köylüye. vb. kesimlere bakışı, dine saygılı, ama devlet toplum hayatında görmek istememesi, bugün için en azından bunu zımnen de olsa kabullenmiş ve dillendiremiyor, Cumhuriyetin ilk yıllarında keskin dönüşüm inkılapları yapmasına rağmen sonrası yıllarda yaklaşık 80 yıl değişime ve ilerlemeye kapalı, mevcut durumun muhafazası ve statükonun devamı yönünde politika yürüttüğünü, bu anlamda tutucu ve taassup sahibi, jakoben bir parti olduğunu söylemek olanaklıdır.

Sosyal demokratların, yeniliğe ve değişime daha açık, geniş halk kitlelerinin, ezilenlerin, emek sınıfının ve gettoların (gecekondu-çevre halkı) haklarını daha çok önceleyen, gelir dağılımı adaletsizliğinin giderilmesi ve sosyal adalet politikalarına eğilen bir yaklaşıma sahip olduklarını belirtebiliriz. 1970’li yıllarda Ecevit ve politikalarını bu hususta örnek verebiliriz.

Türkiye’deki sosyalistler ise Anti Kapitalist ve Anti Amerikanist olmakla birlikte zorla ve güç kullanarak, halk hareketleriyle ve gerekirse silah yöntemiyle, şehir gerilla taktiği ile ve devrimle sosyalizmin getirilmesi gerektiğini yaklaşımını savunurlar. Bu hususta çeşitli soygun, yaralama, kaçırma ve silahlı eylemlerde bulunan Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile Mahir Çayan ve arkadaşlarını; THKOP-C, TİP, TKP, DEV-SOL, DEV-YOL, DEV-GENÇ, MDD(milli demokratik devrim), DHKP-C vb. parti, fikir, gençlik hareketi veya illegal faaliyetlerde bulunan örgütleri örnek vermek olanaklıdır.

Sonuç itibariyle Türk solu bağlamında baktığımızda sistematik ve homojen bir yapının, analitik ve anlayış bütünlüğünün olmadığını ve heterojen bir tablonun varlığını görüyoruz. Türk solunun bir kısmının tutucu ve taassup sahibi, bir kısmının demokratik sosyalist, bir kısmının da otokratik sosyalist ve totaliter, illegalite-şiddet-terörle bağlantılı olduğunu görmekteyiz.

Millet egemenliği, halkçılık, köylülük, Cumhuriyet, demokrasi vb. kavramların önemi bağlamında örneklerimizi çeşitlendirelim. Devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ e ait şu sözleri hatırlatmak isterim: “ ...Türk Milleti zekidir, çalışkandır…”, gençlere hitaben “...Cumhuriyeti bizler kurduk, onu koruyacak ve yaşatacak olan sizlersiniz…”, Cumhuriyeti birileri, elitist-seçkinci grup veya omuzu dolu güç sahipleri koruyacaktır dememiştir! “Egemenlik kayıtsız ve şartsız Milletindir”, “Köylü Milletin efendisidir”...Yine Gazi Mustafa Kemal’in liderliğinde yapılan Amasya toplantısında ve Amasya Genelgesinde alınan kararlardan bir tanesi ve en önemlisi şudur: “Türk Milletinin geleceğini Türk Milletinin azim ve kararı kurtaracaktır” Kendisini elitist-seçkinci sanan, dev aynasında gören bir grup işgüzar, soytarı ve çakal sürüsü değil!