OTOKRAT SOSYALİSTLER VE SAHTE SOLCULAR-1

Sosyalizm 1789 Fransız ihtilalinden sonra ortaya çıkmış bir düşünce akımıdır. Bilindiği gibi Fransız ihtilalinin ortaya çıkardığı üç düşünce akımı nasyonalizm (milliyetçilik), liberalizm ve sosyalizmdir. İhtilal sonrası Avrupa’da ve dünyada milliyetçilik hareketleri yaygınlaşmış, monarşiler güç kaybetmeye başlamış, sanayi ve üretimin gelişmesiyle kapitalizmin doğurduğu işçi sınıfının problemlerinin çözümü için sosyal adaletçi ve eşitlikçi düşünceler ortaya çıkmış, burjuvazi yönetimlerde daha da söz sahibi olarak liberal fikirler (siyasi ve ekonomik) güçlenmeye başlamıştır.

Sosyalizme geri dönelim. Sosyalizm malum olduğu üzere sermayenin ve gücü elinde bulunduran patron karşısında ezilen, ekonomik ve sosyal bakımdan hakkını alamayan, çalışma şartları son derece ağır olan işçi sınıfının haklarını korumak ve geliştirmek, köle olmasını engellemek, örgütlenmelerini sağlamak, toplumda üretim sonucunda elde edilen gelirin sermayenin elinde toplanmasını engelleyerek hakça ve adaletli bir şekilde dağıtılmasını sağlamak, işçi sınıfının ekonomik, sosyal ve siyasal karar alma mekanizmalarında, yönetimde de söz sahibi veya etkin olması amacıyla ortaya çıkmış bir düşünce akımıdır. Emeğin, ezilenlerin, halkın, aşağıdaki geniş halk kitlelerinin haklarını savunur, önceler. Sosyalizm, emek sınıfının ve halkın kendisine tepeden bakan birilerinin dayatmasıyla değil, kendi içinden ve kendiliğinden değişmesi, dönüşmesi, gelişmesidir. Burada halka karşı, halka rağmen, halk için değil; halkın ve emek sınıfının kendiliğinden ve birlikte, kendi iradesiyle, değişmesi, gelişmesi ve güçlenmesi iradesini ortaya koyması durumu söz konusudur. Yani sosyalizm halkın ve işçi sınıfının birlikte ve kendiliğinden hakkını elde etmesi, koruması, dönüşüp gelişmesi ve yönetimlerde söz sahibi olmasıdır. Yalnız bu gelişmeler birilerinin gücüyle, hariçten unsurların zor ve dayatmalarıyla, elitist-seçkincilerin ya da soyluların sevimsiz ve ukala, kendini beğenmiş, kendini dev aynasında görür edaları içinde yönlendirmeleriyle değil; emek sınıfının, halkın, ezilenlerin birlikte, kendi talebi, iradesi ve gücüyle gerçekleşecektir.

Sol akımlar ve sosyalizm ortaya çıktığı coğrafyalara, iktidara gelme ve yönetme biçimleri bakımlarından farklılık arz eder. Bu bakımdan sosyalizm otokratik ya da otoriter sosyalizm ve demokratik sosyalizm şeklinde ikiye ayrılır. Avrupa'ya baktığımızda demokratik sosyalizm ve ya sosyal demokrasi, Sovyetler Birliğine baktığımızda ise otokratik ve otoriter sosyalizmi görürüz. 1917 Bolşevik ihtilâli ile emek ve işçi sınıfı kanlı halk hareketi ve olaylarıyla, zorla yönetimi ele geçirdi, proletarya (işçi) devrimi gerçekleştikten sonra ise bu proletarya diktatörlüğüne dönüştü. Bolşevik devrimden sonra Rusya’da gördüğümüz yönetimi kanla ele geçiren, otokratik, otoriter, baskıcı, her türlü özgürlükleri kısıtlayan, dini reddeden, totaliter, jakoben ve diktatöryal bir sosyalist ve biraz da komünist anlayış söz konusudur. Bu arada kısaca kavramlardan da bahsedelim. Otokrasi tek kişi yada dar bir zümre yönetimi demek, totaliter yönetim baskıcı, dayatmacı ve tek adam yönetimi demektir. Sosyalizm ortak üretim, ortak bölüşüm ve sosyal eşitlikçi, mülk sahibinin devlet olduğu bir sistemdir.