ÖTEKİLEŞTİRME…

Öteki yazılarımızda KUTUPLAŞMA’yı, KAMPLAŞMA’yı anlattık…

Esasen tam da bu ikisi arasında bir de “ÖTEKİLEŞTİRME” var…

Kelime bir ihtiyaca mebnî üretilmiş... Aynı ihtiyaçla “other” (Türkçesi öteki, diğeri) kelimesinden “otherization” üretilmiş İngilizcede. 1995 basklı Redhouse’larda kelime yok. Yani bizde de ecnebilerde de yeni…

Yeni fakat fiiliyatı (işlevi) eski, hattâ kadîm. Sanıyorum eskiden düşman, düşmanlaştırma gibi sözlerle karşılanıyordu..

Malûm; DÜŞMAN, “aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan tarafların her biri” demek… Yani bir birini ötekileştirip kamplaşmış taraflar…

* * *

Ötekileştirme ilk bakışta uydurukça görünüyorsa da “öteki” öz be öz Türkçe..

Ve kelimenin aslı Lugat-i Ni'metullah’ta (16’ıncı asır, Farsça – Türkçe) geçtiği haliyle “dün degil ötegi gün” misâlindeki “ötegi”..

Ötekileştirme bu kelimeden türetildi… “Bir içtimaî sınıfı, bir toplum grubunu yabancı ve düşman saymak..”

Evvelki (ya da öteki) iki yazımızda anlattığımız bütün hadise işte bu ÖTEKİLEŞTİRME’nin yani düşman saymanın ürünü…

* * *

Allah’ın va’z ettiği hak dinleri tahrif eden insanoğlu, ilk büyük ötekileştirmeyi başlatmış oldu…

Tahrif edilen artık hak (sahih, doğru) değildir ve muharref dinlerde görülen de kendinden olmayanları DÜŞMAN saymaktı.

Papa II. Urban Haçlı Seferlerini “Tanrı böyle istiyor (öldüreceksin)” naralarıyla başlatmadı mı?

Tahrif edilemeyen, Allah’ın korumaya aldığı hak din İslâm ise ötekileştirmeye tam mánâsı ile kapalı…

Bu yüzdendir ki, yüzyıllarca Yahudiler de Hristiyanlar da İslâm diyarlarında huzur içinde Müslümanlarla bir arada yaşadı…

* * *

İslâm, ötekileştirmeyi men ediyordu. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur’ân ahlâkını yaşamış ve emretmişti…

O’nun (salat’u selâm olsun ona), sünneti güzel ahlâkın şerhi idi.

Allah bizden insanları anlamamızı, onlara güzellikle yaklaşmamızı, yani empati kurmamızı ister.. Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına da yapma der…

Bir yerde gerilim artıyorsa empati azalmış, empati artıyorsa gerilim azalmıştır..

Bu karı-koca arasında da böyledir, bütün kutuplar arasında da…

Empati kurmak için İslâm dininden olmak da şart değildir amma, en güzel ve sağlıklı empatiyi Müslümanlar kurabilmelidir..

Empati (kendini muhatabının yerine koymak) sempati (hoşlanmak) yolunu açabilir mi? Her zaman bu olacak diye bir kanun yoktur..

Ölçülü, dinine ve ahlâkına şuurla sahip biri mukallid olmaz... Lâkin empati sayesinde belki o seni sever de hidayetine vesile olursun.

O yüzden kimseyi ötekileştirme, empati kur. Senin dinin barış dini…

Sen Firavun’a bile gitsen güzellikle gideceksin. Din düşmanlarından kafana taş yesen Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) gibi “onlar bilmiyorlar, bu yüzden böyle yapıyorlar (agresifler) diyeceksin…

#harbiden: Bir biriyle empati kurabilen, kutupları kamplaştırmayan, ötekileştirmeye kapalı… Hülasa-i kelâm; mánâsı barış olan İslâm dinine yakışan insanlar olalım inşa’allah.. 6.11.2017