Örgütün yapılanması ve organları 9

“Huruç Harekâtı başlatıldı, ancak bu harekât 35-40 sene sonra uygulamaya konulabilecektir, bugünkü ortamda bu mümkün değildir.

Huruç Harekâtının başarılı olabilmesi için bütün ülkede, kendi binalarımızda ve kiralanacak yerlerde orta ve yükseköğrenim gören öğrenciler için yurt binalarının açılması, yurtlarda eğitilen öğrencilerin meyvelerini vermesi, kendi fikirlerimiz doğrultusunda çeşitli kitap ve dergilerin basımının gerçekleştirilmesi, özellikle Türkiye’deki öğretmenlerin büyük bir bölümünün kendi yönümüzde faaliyet göstermesi gerekmektedir.” (Haziran 1980)

“Öğrencilere en başta ilkokul öğretmenliği, orta ve lise öğretmenliği, ikinci planda subaylık, polislik ve hukukçu olmayı tavsiye ediyorum.” (Eylül 1984, öğrencilere hitaben yaptığı bir konuşma)

“Fen Liseleri, Anadolu Liseleri, Askeri Liseler, Siyasal, Tıp ve Hukuk Fakültelerine yönelik olarak öğrencilerin hazırlanması gerekmektedir.

Diyanet mensupları ile kurulacak diyaloglar önem arz etmektedir ve onlara karşı olmak büyük bir hata olacaktır.

Anılanlarla ilişkilerin iyi tutulması gerekmektedir ve bu doğrultuda hediyeler verilerek gönülleri alınabilecektir.

Diyanet mensuplarıyla kurulan iyi ilişkiler sayesinde aleyhimizde herhangi bir hususun su yüzüne çıkarılmamasını sağlayacağız, aksi durumda diyanete tabi olan halk içerisinde rahat hareket edilemeyecektir.

Aşılması gereken bir tünel içerisinde bulunuyoruz, bu tünel döneminde dikkatli olunması gerekmektedir ve bu doğrultuda dostların düşman saflarına itilmemesi, düşmanların da kendi üzerlerine saldırtılmaması gerekmektedir.

Yetiştirilen talebelerle irtibat devam ettirilmesi ve ilişkilerin canlı tutulması önem arz etmektedir.

Yurt ve okullardaki talebelerin imkân ölçüsünde haftanın bazı günlerinde başka talebeleri getirmekle vazifeli olması gerekir.

Geleceğin mücahitlerini yetiştireceğiz, hâlihazırdaki yetiştirilen talebelerle Türkiye genelindeki talebelerin mukayesesi yapıldığında oran çok azdır, bu nedenle de ülkenin her yerinde (bütün okullarda, müesseselerde vs.) varlıklarını hissettirme mecburiyetindeyiz.” (Temmuz 1984, Manisa/Turgutlu, Bölge il sorumluları ve yurt müdürlerinin katıldığı bir toplantı)

“1967 yılından itibaren (kendisinden) eğitim alan kişi sayısı 13.460’tır.

Eğitim alan insanlar hâlihazırda çeşitli yerlerde görevler yapmaktadırlar.

Yapılan hizmetlerin saman altından ve süratli bir şekilde olması gerekmektedir.

Türkiye’de İslami bir devrimin olabilmesi için 2 şartın gerçekleşmesi gerekir; şartlardan birincisi halkın 40%’ının desteğinin elde edilmesi, ikinci şart ise dış devletlerin (Müslüman/Müslüman olamayan) içerisindeki cemaatlerden siyasi ve ekonomik yardımın sağlanmasıdır.

Türkiye’nin bu iki şartın gerçekleştiği duruma geldiğinde siyasi kadrodaki ve önemli mevkideki vazifeli idareci kardeşler harekete geçip hükümeti şeriat yönünde sıkıştırmaya başlayacaklardır.

TRT’nin ele geçirilmesi ve askeriyenin saf dışı edilmesi önemlidir." (15.04.1987, İstanbul, 36 tane (bölge) imamının 2 ay süreyle eğitime alındığı dönem)

“Kendi cemaatlerine ait yurt ve okullarda eğitim alan kişilerin mimlendiklerini, bu nedenle askeri okullarla polis kolejlerine girmesi istenen talebelerin lise son sınıfta devlet okullarına kaydettirilmesi ve bu yolla mimlemenin önüne geçilebileceğini” ifade etmiştir. (Ağustos 1987)

“29.11.1987 tarihinde yapılacak olan erken genel seçimde oylarını ANAP’a vereceklerini, ANAP’ın iktidar olduğu dönemde (1983-1987) rahat çalıştıklarını, devlet kademelerinde işlerini kolayca hallettiklerini, önemli noktalarda nüfuzlu taraftarların elde edildiğini” belirtmiştir. (Kasım 1987)

“İki, üç asırdan beri Türkiye’nin kaderiyle oynayan bazı kurumların mevcut olduğunu, bu kurumlara önem dereceleri verdiği ve bu doğrultuda;

Birinci derece olarak ülkenin kaderiyle oynayan mezkûr kurumların ele geçirilmesinin, fethedilmesinin milletin boynunun borcu olduğunu, içlerine adam koymak suretiyle etkinliği sağlamanın bu milletin her ferdine farz olduğunu söylemektedir.

İkinci derece olarak; adli ve idari makamları elinde tutan mekteplere girmek suretiyle nüfuz edilmesinin gerektiğini, üçüncü derece olarak ise eğitim kurumlarının ele geçirilmesi suretiyle fethedilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Bu vatanın evlatlarının mezkûr kurumlara girerek öğretmen olacaklarını, sonrasında ise faziletli ve çalışkan öğrencilerin yetiştirileceğinin halka inandırılacağını, hizmet için en verimli yerlerin orta dereceli okullar olduğunu, orta dereceli okullarda okuyan talebelere sahip çıkılmasının gerektiğini” ifade etmiştir. (Eylül 1989, 12 nolu vaaz kaseti)

“Kızlarımız eğitimle türban arasında tercih yapmaları gerekirse eğitimi tercih etsinler... "sıkıştığınız zaman Allah’ı bile inkâr edebilirsiniz"...

Vesveseye esas teşkil edecek hususların doğmaması için beyin yıkanmasının lüzumuna inanıyorum ve bu konuda insanlar şartlandırılmalıdır...

Beni sevip sayan insanlara da şu yolda reylerinizi kullanın dememde bir mahzur olmasa gerek.” (Mart 1998)

Fetullah Gülen daha ilk baştan itibaren “cemaat, altın nesil, hizmet harekâtı vb.” adlar verilen yapıyı günümüzdeki pozisyonuna getirmeyi amaçlamıştır.

Onun bu amacı hiç değişmemiştir.

Ancak yöntemleri değişip, gelişip büyüyebilmek, devleti ele geçirebilmek için halkın sempatisini kazanabilecek söylemlerle materyallerle gerçek niyetin kamufle edildiği ve halkın kandırıldığı, anlaşılmaktadır.