Onların vefatı hayra alamet değil...

Allah gani rahmet eylesin. Üstad Mehmet Şevket Eygi (rahmetullahi aleyh) gerçekten de sevilecek, sayılacak mürüvvet sahibi, kâmil, tam bir beyefendi insandı...

İlmi, irfanı, görgüsü ve mütevâzı kişiliği ile herkesi büyülüyordu...

Merhum ağabeyim, üstadım hiç aklımdan çıkmıyor ve hasretiyle gönlüme acı bir ateşin oturduğunu hemen her dakika hissediyorum...

Arşivimdeti yazılarını tekrar tekrar okuyor, hasretimi bir nebze, bu suretle gidermeye çalışıyorum.

Üstad o kadar Allah dostu, o kadar tavizsiz bir çile ve dâva adamıydı ki, “onun izinden giden bir talebesiyim” demek bile haddimizi aşmak olacak diye utanırım...

Ona yapılan eziyetler, o nahif ve edeb abidesi insanı katiller gibi ağır sevk zincirleriyle sürükleye sürükleye götürmeler, zindanların taş duvarları ardında işkence çektirmek... arştan belâ olarak inmez mı sanıyorsunuz?

Kendisi çok yazmıştı: “Sultan Abdülaziz’in ahı, Sultan II. Abdülhamid Han hazretlerinin ahı... Bunlara dikkat” demişti...

Ben de şimdi diyorum ki, “üstad Mehmet Şevket Eygi’nin ahı!.. Dikkat! Artık onun ahı da zikrettiği eski mezalime ilâve oldu...”

Ve yine diyorum ki... Üstad Eygi’nin; böyle hayırlı ve her yazısı ile âleme ışıklar saçan bir insanın, aniden dar-ı bekaya irtihali hayra alamet değil...

Korkuyorum... Beklenen büyük İstanbul zelzelesi değil sadece korkumun sebebi... Allah’ın gazabının bin çeşidi var muhafazallah...

Kâinatı yoktan var eden, zamanı gelince de yok edecek olan... Ölümü yaratan, sonra ölümü de öldürecek olan... Yegane hâkimler hâkimi Allah (c.c), isteseydi üstadı yüz yaşına kadar da yaşatırdı... Lâkin istemedi...

Belki zillet derecesinde bir ihtiyarlık yaşamasını istemedi, belki de o güzel kulu zelzele ve sair afetlerde, kemter kullarıyla haşrolsun istemedi...

O yüzden korkuyorum işte... Aklı olan korksun...

Hasseten (artık iyiden iyiye neredeyse bir gâvuristan haline gelmiş) İstanbul’da yaşayanlar cidden korkun!.

Evet, ecelden kaçılmaz, o bir vadedir... Çeklerin üzerinde yazan vade gibi... Zamanı geldiğinde Allah’a olan can borcunu öder her kul..

Kur’ân’ın insanoğluna en büyük uyarısıdır ölüm: “Her nefis ölümü tadacak ve sonra hepiniz Allah’a döndürüleceksiniz..”

Kur’ân bir hayat tarzı olarak en çok Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) yakışmıştı. Sonra onun varislerine. Yani Allah yolunda, ilmiyle amil âlimlere...

Üstadın ruhuna Kur’ân okuyorum, ve biliyorum ki Allah onu Kur’ân’ın bereketiyle ödüllendiriyor... Dilerim bize de şefaati olsun, yüce Rabbim şefaatine izin versin...

Onun vasiyetini yerine getirmeye çalışan biz kemter kullarını da Rabbim Tealâ afv edip bağışlasın... (İçimizdeki birtakım beyinsizlerin işleyip durdukları günahlar yüzünden) büyük depremleri, büyük belâları üzerimize salacak mısın Allah’ım?

Gazabından Rahmetine iltica ediyoruz, bizleri de sevdiğin kullar zümresine, salihlere kat... Bizlere de onların yüzüsuyu hürmetine afv kapılarını aç. Amin.