ÖNCE KENDİN OL

Ülke Almanya,

Yapayalnız yaşayan bir çift.

Yaşları 70’in üzerinde.

Günlerden bir gün her ikisi şöyle bir not bırakarak intihar ediyorlar: “Son 4-5 senedir kapımızı kapıcıdan başka çalan olmadı. Artık yaşamanın anlamı kalmadı”.

Bazılarının günümüzde hala “muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak” diye höykürdüğü Batı’nın sosyal yönü genellikle böyle.

Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında “tıpa-tıp” Batılı olmak isteyenler vardı. Dr. Abdullah Cevdet bunlardan biriydi.

Atalarımız “Malumat yalnız zekâyı değil, ahmaklığı da artırır” demişler. Herhalde “tıpa-tıp” Batılı olmak isteyenleri bu söz çok güzel resmediyor.

Yine derler ki, “Laubaliliğe en az tahammül etmesi gereken mekânlar mekteplerdir”. Fakat günümüzde ne kadar öyledir? Şayet laubaliliğin en az tahammül edilmesi gereken mekânlar okullar olsaydı “Hababam Sınıfı” bu kadar seyir rekoru kırar mıydı, bilemiyorum.

Yukarıda verilen örnekler; gerek Batı ve gerekse bizim toplumumuza ait olarak teşmil etmek çok isabetli olmayabilir. Ama manzaray-ı umumiyeyi resmetmek bakımından fikir verir kanaatindeyim.

Sabitemiz olmak kaydıyla dünyaya açık olmak gerekir. Savrulmadan, istikamet üzere mesafe almayı hedef seçerek ilerlemek bizim inancımızın temelidir.

Doğru dil, doğru tarih ve doğru inanç şiarımız olmalıdır.

Bir Müslüman öncelikle İslam’ı öğrenmelidir. Ezanla yoğrulmuş bu mübarek topraklar, kilise çanlarının galip geldiği bir vatan olmamalıdır.

Gayrimüslimler bizim emanetimizdir. Cumhuriyet öncesinden beri bu böyledir.

Bir insan olarak; insanlığımızı muhafaza etmek durumundayız.

İnsanlığımızın muhafaza etmemizin en temel şartı; ait olduğumuz inancı yaşamaktır.

Avrupa toplumunun sosyal yönden kriz içinde olduğu herkesçe biliniyor.

Ezanla yoğrulmuş bu mübarek topraklarda kilise temelleri atarak İslamiyet’in gölgelenmesi riskini almamak lazımdır.

Ülkemizde öteden beri mevcut olan gayrimüslimler her zaman Müslümanların himayesi altında huzur içinde yaşamışlardır.

Biz, biz olarak kalmalıyız. Kendimizi olarak kalmalı ve dünyaya açık olmalıyız.

Tekamül etmeye ve gelişmeye evet.

Savrulmaya ve asimile olmaya hayır.