Yaklaşık iki yıl önce Isparta Valisi Ömer Seymenoğlu’na randevu konusu ile ilgili eleştiri getirdiğim bir yazı yazmıştım. O yazımın yine arkasındayım… Ancak bir gazeteci mesleği gereği, eleştirdiği makam sahipleriyle küs kalamaz, o makam hele hele Cumhurbaşkanlığı makamını temsil eden valilik makamı ise…

Yaklaşık iki yıl önce Isparta Valisi Ömer Seymenoğlu'na randevu konusu ile ilgili eleştiri getirdiğim bir yazı yazmıştım.

O yazımın yine arkasındayım…

Ancak bir gazeteci mesleği gereği, eleştirdiği makam sahipleriyle küs kalamaz, o makam hele hele Cumhurbaşkanlığı makamını temsil eden valilik makamı ise…

Vali, belediye başkanı ya da herhangi bir kamu kurumundaki yetkili zat da, makamı gereği gazeteciyle küs kalamaz, kalmamalı.

Zira o makam o yetkiliye, o amire babasından devrolan bir miras değildir. O makamla ilgili yapılan çalışmaları halka anlatacak, devletle millet arasında köprü vazifesi görecek meslek erbapları gazetecilerdir.

Dolayısıyla seversin, sevmezsin.

Beğenirsin, beğenmezsin.

Sana emanet edilen makamın hatırı için gazeteciye ya da herhangi bir vatandaşa sırtını dönemezsin…

Varsa bir yanlış anlaşılma konuşur düzeltirsin, konuyu kişisel bir sorun haline getiremezsin…

***

Mahallemizde yapımı tamamlanan pazar yerinin açılışına gelen Isparta Valisi Seymenoğlu ile alış-veriş yaptığım sırada karşılaştım. Özel olarak gidip konuşma gibi bir düşüncem olmamıştı ancak yanımdan geçtiğini görünce 'mahallemize hoş geldiniz' dedikten sonra kendisini ziyaret etmek istediğimi söyledim.

Önce bana 'Özel kalemi arayın' sonra arkasındaki görevliye dönerek 'randevu verin' dedi.

Ben de, 'Sayın Valim, özel kaleme daha önce de müracaat etmiştim, 8 ay sonrasına gün vermişlerdi, bir gazeteci o kadar bekletilmemeli' şeklindeki ifadem üzerine Vali beyin tavrı bir anda değişti…

'O siz misiniz?' dedi.

'Evet' karşılığını verince küçük bir 'tansiyon yükselme' olayı yaşadık!

'Olmaz, burası yeri ve zamanı değil' şeklinde, hala anlam veremediğim bir ifade kullandı.

Tartışacağımızı mı sandı acaba?

Oysa sadece 'Siz bilirsiniz' karşılığını verdim.

Az önce de ifade ettiğim gibi valilik makamında oturan zat Cumhurbaşkanını temsil ediyor. Dolayısıyla böyle bir makama saygısızlık yapacak kadar cahil değiliz!

Eleştirebiliriz…

Bu yazı için kullandığım başlığı yıllar önce başka bir vali için de kullanmıştım.

Ama o vali hoşgörülü davrandı ve gidip makamında ziyaret ettiğimde, 'Gazetecisiniz, görevinizi yapmışsınız' demişti.

Ve o valimiz, kendisini eleştirmemize rağmen gazetemizin yayın kurulunu ziyaret edip yaklaşık 4 saatini bize ayırmıştı.

Yapıcı eleştiriler olmasa biz yanlışlarımızı nasıl anlayacağız, hatalı davrandığımızın farkına nasıl varacağız?

Vali, belediye başkanı ya da daha önemli makamlarda bulunan memurların 'hata yapmama garantisine sahip olmaları' mümkün mü?

Neyse, konuyu dağıtmadan gelelim bizim meseleye.

Aslında biz mesele yapmıyoruz…

Yaklaşık 40 yıla yakın bir zamandır bu mesleğin içindeyiz.

Ne valiler gördük.

Emekli olmasına rağmen kimisiyle hala görüşür, hasbihal ederiz.

Kimisini ise telefon kaydımıza bile almayız.

Üç günlük dünya için, birkaç senelik makam-mevki için hiç kimseyle kırgın olmanın bir anlamı yok bence…

***

Nefsime direnip görevimi yaptım, Sayın Vali Seymenoğlu ile tekrar görüşme talebinde bulunarak, 'belki kırmış isem en azından helalleşirdik' diye düşünüyorum.

Şahsen sorumluluğu üzerimden attığıma inanıyorum, artık bundan sonrası vali beyi ilgilendirir.

Yalnız şunu hatırlatmadan geçemeyeceğim; küçük bir eleştiriye bile tahammül edemeyip, halkın sorunlarıyla hemhal olması gereken valilik makamını, halk adına görev yapan gazeteciye kapatan Ömer Seymenoğlu'nun; medyası güçlü, meydanı boş bulamayacağı bir ile atanması halinde bayağı zorlanacağını sanıyorum…

***

Yazımın son bölümünde Türklere, Batı Anadolu'nun kapısını açan Miryokefelon Zaferi'nin kazanıldığı yerin tescili ile ilgili Isparta'nın yanı sıra Konya, Denizli ve Afyonkarahisarlıların verdiği mücadeleyi ve Vali Seymenoğlu'nun bu konudaki tavrını anlatmayı arzu ederdim ancak şimdilik daha fazla zamanınızı almak istemiyorum.

Kısmet olursa o meseleye de başka bir yazıda değiniriz…