Birinci soru: Seksen milyonluk nüfusu olan sanayi, iktisat, finans, üretim, ihracat, ilim, araştırma, teknik, nizam intizam devi medenî Almanya’nın başkenti Berlin’in nüfusu beş milyon da, Türkiye’nin gerçek başkenti İstanbul’un nüfusu niçin otuz milyonu aşmıştır ve durmadan artmaktadır? Bu nüfus patlamasında rantçıların rolünü anlatan bir kompozisyon yazınız.

İkincisi: Kur’an’da ve Sünnette, bütün mü’minlerin tek bir Ümmet olduğu kesin şekilde beyan edilmiş olmasına rağmen, Türkiye Müslümanları niçin tek bir Ümmet değiller, tam aksine birbirinden kopuk bin parçaya, hizbe, cemaate, sekte, kliğe ayrılmışlar? Bu parçalanmışlıkta, bölünmüşlükte, tefrikada din baronlarının rolünü yazınız?

Üçüncüsü: Güney Kore devlet ve hükümet büyükleri yüzde yüz millî ve yerli Kore makam otomobillerine bindikleri halde, Türkiye’ninkiler niçin yabancı otomobillere biniyor? Kore’den daha imkânlı olmasına rağmen Türkiye niçin millî bir otomobil sanayii kuramamıştır? Kurulmasına mâni=engel olan güçleri ve zihniyeti tahlil ve teşhir ediniz.

Dördüncüsü: Bir Asya ve doğu ülkesi olan Japonya, öğrenilmesi ve öğretilmesi çok zor, çok karmaşık, çetrefil millî yazısıyla dünyanın üçüncü büyük sanayi ülkesi oldu da; çok kolay Frenk ve Latin yazısını alan Türkiye ilimlerde, fenlerde, sanayide, eğitimde, üniversitelerde, ihracatta, başarıda Japonya’nın çok gerisinde kaldı? Açıklayınız.

Beşincisi: Önemli olan serpuş mudur, zihniyet midir? Bu konuda bin kelimelik bir rapor sayfalık yazınız.

Altıncısı: Türkiye, kadınlara seks köleliği yaptırmayacağına dair uluslararası bir sözleşmeye imza koymuş olmasına rağmen, niçin bazı karılara resmî vesika vererek genelevlerde yasal seks köleliği yaptırmakta, bundan KDV ve gelir vergisi almakta ve bu parayı bütçesine koymaktadır? Diyanet İşleri Başkanlığı ve İslamcı Feministler bunu niçin protesto etmemektedir?

Yedincisi: Azınlıkta olan Alevî vatandaşlarımız Cemevleri için var güçleriyle çalıştıkları halde, çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanlar İslam medreselerinin açılması için niçin çalışmıyor?

Sekizincisi: Yakın bir tarihte dünyanın altı tahıl ambarından biri olan ve fazla ürününü ihraç eden Türkiye şu anda, halkının ekmeği için yılda üç milyon tondan fazla kalitesiz ve sağlığa zararlı buğday ithal etmektedir. Bu vahim gerilemenin sebeplerini araştırınız.

Dokuzuncusu: Ülkemizde son kırk yılda kırk bin yeni cami yapıldı ve bunların ancak kırkı sanatlı ve güzel oldu, geri kalanı eskilerin kötü taklidi olmaktan öteye geçemedi. Dinî mimarlıktaki bu geri kalmışlığı izah ediniz.

Onuncusu: Müslüman bir ülkede akıllara durgunluk veren maddî kalkınma olur, zenginlik artarken; buna paralel olarak eğitim, kültür, sanat, ahlak kalkınması olmazsa, hatta bu ikincilerde gerileme ve düşme olursa o memleketin geleceği parlak mıdır, karanlık mıdır?

On birincisi: Mercedes otomobillerini, nüfusu bizimkinden fazla olan zengin Almanya üretiyor ama bizdeki lüks, pahalı, israflı Mercedes sayısı Almanya’dakinden daha fazladır. Bunun sebeplerini yazınız.

On ikincisi: 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti başlangıçta bir İslam Cumhuriyeti idi. Anayasasının ikinci maddesinde devletin dininin İslam olduğu yazılıydı. Devletin, Dolmabahçe sarayında oturan resmî bir Halifesi vardı ve her Cuma mutantan resmî bir merasimle namaza gidiyordu. Hafta tatili cumaydı. Medenî Kanun Mecelle idi. Bütün Müslüman kadınlar, Cumhurbaşkanının zevcesi Latife hanım dâhil olmak üzere tesettürlüydü. Ramazan gündüzünde açıkta oruç yiyenler, şapka giyenler polis tarafından nezarete alınıyordu. Bütün toplu taşıma vasıtalarında kadınların yerleri ayrıydı. Karma okul yoktu. Bir sene sonra Halife kovuldu ve İslam’a karşı bir terör başlatıldı. Bu konuda ciddî bir kompozisyon kaleme alınız.

On üçüncüsü: Haklarını bilen ve onları savunan medenî bir toplum, İstanbul’un çılgın trafiğine koyun gibi tahammül eder mi?

On dördüncüsü: Türkiye’nin yüzlerce üniversitesi, dünyanın beş yüz üniversitesi sıralamasında niçin nal toplamış, ancak listenin sonlarında yer alabilmiştir?

On beşincisi: İngiliz kolejlerinden mezun olan başarılı öğrenciler, ülkenin en büyük edibi olan Shakespeare’in kitaplarını eski baskılarından okuyup anlayabiliyorlar da; Türkiye’nin on binlerce lisesinden mezun gençler en büyük millî şair ve edibimiz Fuzulî’yi niçin okuyup anlayamıyorlar?

On altıncısı: Şapka kanununa göre TC vatandaşı olan her erkeğin şapka giymesi mecburîdir. Günümüzde en koyu Kemalistler bile bu kanuna uymuyor. Zaten dünya şapkayı terk etmiştir. Bu konuda lütfen ipe sapa gelir bir kompozisyon yazınız.

On yedincisi: Ülkemizde büyük sayıda domuz çiftliği bulunmaktadır. Ayrıca yine büyük sayıda yaban domuzu avlanmaktadır. Yine bol miktarda eşek kesilmektedir. Bu hayvanların etleri ne olmaktadır? Kimlere yedirilmektedir? İnternetten bilgi ve veri edinerek bu konuyu aydınlatınız.

On sekizincisi: Hastahanelerde, hiç gerekmediği halde MR cihazlarına sokularak, tahliller yapılarak hastalardan ve devletten para alınmaktadır. Yine hiç lüzumu ve gereği olmadığı halde ölmek üzere olan hastalar yoğun bakıma alınmakta, birkaç gün bitkisel hayatta tutulmakta ve bundan da para kazanılmaktadır. Bunun tıp etiğine, genel ahlaka, vicdana sığıp sığmadığını, bir tür dolandırıcılık olup olmadığını gerekçeleriyle yazınız.