O mendili kim verdi eline?

Merhum cumhurbaşkanı Turgut Özal seçim çalışmalarına kıyak bir hamle ile (TRT’ye) “İcraatin İçinden” isimli (seçim sath-ı mailinde kullanılan) özel bir program koydurmuş, pek bi keyifle de bunu sonuna kadar sömürmüştü...

Gel zaman git zaman Türkiye’de de ipini koparan medya sahasına atladı ve yüzlerce gazete ile televizyonumuz oluverdi...

Kıyamet gibi kanalımız oldu ve herkes kendi çöplüğünde öttü... Tam G. Orwell’in Hayvanlar Çiftliği oldu vaziyet... Artık herkes eşit ötecek, havlayabilecek yahut miyavlıyabilecekti... Gerçi domuzlar daha eşitti ama o kadar da olurdu artık...

“İCRAATİN İÇİNDEN” programında, devlet televizyonunda tahsis edilen zaman ve sürelerde konuşuyorlardı. O saatte işin varsa mahvoldun, adamları dinleyemedin!. Ya çok mühim şeyler söyledilerse, ülke kaderini etkileyecek (!?)..

Neyse işte o yıllardaydı... Rahmetli Özal bir akşam “İcraatin İçinden”e çıktığında bir baktık elinde bir dolma kalem... Konuşurken kâh not alır gibi yapıyor (!) kâh boşlukta sallıyordu...

Merhum babam işi çözdüydü: “Adamın eline kalemi vermişlerki ‘bak biz hesap adamıyız, işkembe-i kübradan sallamıyoruz, ilim irfan sahibiyiz’ sureti (yeni dilde: imajı) kazandırılmak istenmiş..” demişti...

Dikkat ettiniz mi? Bizim dünya starı Ekrem 31 Mart seçimleri için sahne aldığı ilk günlerde elinde habire terini sildiği bir beyaz mendili vardı, Özal’ın kalemi gibi..

Belli ki başlangıçta bu mendil “bak biz emekçiyiz, şeyimizden ter akıyor” imajı için düşünülmüştü.. Amma ve lâkin...

Halk, sanılanın aksine bunu beğenmemiş olmalıydı... Sosyal medya halkı muhtemelen “Hastalıklı mı bu adam? Sürekli terliyor mu? Ne o iğrenç mendil??” falan demiş olacak ki mendil artık cepten çıkmıyor...

Halbuki esnaf tokatlamalardan (pardon pışpışlamalardan) sonra bir çıngar çıkar da ağzı burnu kırılırsa mendille siler, en ajite propagandayı da kapmış olurdu...

Bence CHP Genel Müdürü Kemal bey, İmamzade’nin sonunu getireceğini çaktı ve imaj rotasını mendilden, KAVGA ve SÖVGÜ’ye çevirtti...

Çok da zor olmamıştır, Yılmaz Özdil ve Bekir Coşkun ekibiyle sıkı fıkı olması yeter. Üstelik bir de bonus: Uğur abisi bunun ana-babasını da çıkardı ekranlara..

Yahu şu Türkiye kadar ajitasyonun adeta resmîleştirildiği bir ülke daha var mıdır?

* * *

Ve bizden daha aptalı... Yok yok kimseyi değil önce kendimi söylüyorum... Bu rezil ve bozuk düzenin siyaset arenasında Roma’nın gladyatörleri gibiyiz!..

Bizi (bizzat yaşadım) baba oğul kavga ettiren soysuz düzen ve onun soysuz siyasetçilerine, seçimleri savaşa çevirenlere lâ’net olsun... Bizim gibilere de veyl...

* * *

Ve iyi bayramlar Türkiye... Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan...

Öyle ya... Bayramları yaşayabilen bahtiyarlar var; mahpushane, hastahane gibi yerlerde çile çeken bedbahtlar var..

O yüzden çınlattım kulaklarını Reha’nın... Ha bir de parantez içinde nedenim var:

Bayramları tatilden ibaret görüp, “artık bayram, canımızın çektiği her haltı yapalım..” zihniyetindekiler var;

Bayram gün ve gecelerinin de Kadir Gecesi gibi özel dinî gün ve geceler olduğunun şuuruda akıllı, takvalı, bahtiyarlar var...

Selâm olsun bu ikincilere, veyl (yazıklar) olsun o beyinsizlere ve onları şuurlu birer Müslüman yapamayan mihraptakilere...