O HAYVAN -1

Adını vermiyorum.

Bir Müslüman için o hayvanın ismini söylemek bile tiksindirici.

Bir Müslüman o hayvanın adını bile ağzına almak istemez.

Nerede kaldı onu yemek.

Fakat o hayvanı bu Müslüman milletin bir kısmına planlı ve programlı bir şekilde “yedirmeyi” başardılar maalesef.

Bu çok acı ve sarsıcıdır.

Acıdır, zira bozulma zihinde başlar mideden devam eder.

Nitekim mideden önce zihniyet olarak başlamıştı.

Unutmayalım ki, zihniyet değişiminin “sürdürülebilir” olması yani mütemadi olabilmesi mideden geçer.

Beslenme dediğimiz husus, insanlarda çok hızlı bir dejenerasyon husule getirir ve getirmektedir.

Beslenme mutfakla ilgilidir bilirsiniz.

Yine bilirsiniz ki, mutfakta dikkatlerin merkezleştiği (şimdi odaklanmak diyorlar) yer “tenceredir”.

Seçimlerden yeni çıktık.

Hatırlayalım; “tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur” diyordu 9. Cumhurbaşkanı.

İşte o tencerenin içinde pişirilen neyse biz oyuz.

Tekrar başa dönüyorum.

O hayvan.

Bu Müslüman milletin bir kısmına o hayvan tedrici olarak önce “sevdirildi” sonra yedirildi.

Bu ülkenin ne kadarı Müslüman?

Eskiden (yani 40-50 sene önce) “yüzde 99. 9 Müslüman” derdik.

2019 yılı itibariyle artık bu “ülkenin yüzde 99’u Müslüman” diyemiyoruz.

Esasen “yüzde 99’u Müslüman” ifadesi çok isabetli bir söylem değildi. Yani bu ülkede yaşayan herkesin Müslüman olmak gibi mecburiyeti yoktur. Hatırlayacağımız gibi Müslüman olmak bir tercihtir. Tercihte insanlar hür iradelerini kullanırlar. Ben, şahsen bir Müslüman olarak herkesin Müslüman olmasını arzu ederim ve muhataplarıma tebliğimi yaparım. Tercihi kendilerine bırakırım.

Ama şunu asla yapmam ve yapmadım. Dinlerarası diyalogcuların yaptığı gibi “Hristiyanlık da, Yahudilik de ve Budistlik de haktır” diyerek insanların zihinlerini kirletmeyi tercih etmem ve etmedim. Zira bilirim ve inanırım ki, İslamiyet’in dışındaki dinleri hak olarak ifade etmek insanların ebedi alemini tarumar etmektir.

Ben böyle inanırım.

Nitekim her biri samimi bir Müslüman ve bir kısmı da ayrıca muhteşem birer deha olan Osmanlı hükümdarları ve Osmanlı toplumunun tamamı Müslüman değildi. Ama Osmanlı devletinin adil idaresi altında hayatlarını idame ettiriyorlardı.

Bu kısa hatırlatmadan sonra tekrar bahsimize avdet edelim (Devamı var)