Neden Aşı Olmalıyız?
Çocukluk çağı aşılamada dünyaya örnek olan ülkemiz, erişkin bağışıklama oranlarına bakıldığında sınıfta kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 2-3 milyon kişi aşı ile önlenebilir enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Oysa dünya genelinde aşılama oranlarının artırılmasıyla bu ölümlerin yarı yarıya azaltılması mümkün görünüyor.
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık
Derneği (EKMUD), ülkemizde yetersiz olan erişkin bağışıklaması
konusunda farkındalığı artırmak amacıyla “Erişkin Bağışıklama
Akademisi” düzenledi.
Türkiye EKMUD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hürrem Bodur,
enfeksiyon hastalıklarından korunmanın ve bulaşıcı hastalıkların
toplumda yayılmasını önlemenin en etkili ve güvenli yollarından
birinin “bağışıklama” olduğunu vurguluyor. Bağışıklama, aşı
uygulayarak kişinin bir enfeksiyon hastalığına karşı bağışık hale
gelmesini sağlamak olarak tanımlanıyor.
Günümüzde dünyada ve Türkiye'de çocuklara yönelik aşılama
programlarında giderek artan bir başarı söz konusu. Bu programlar
sayesinde aşısı yapılan hastalıkların (Tüberküloz, Difteri,
Boğmaca, Kızamık) görülme sıklığında ciddi düşüşler sağlanırken,
ülkemizin de içinde bulunduğu DSÖ Avrupa Bölgesi'nde 1998 yılından
beri çocuk felci hastalığı artık görülmüyor. Erişkin ve yaşlılık
döneminde ise, aşılama ve aşı programlarıyla ilgili hazırlıklar ve
ulaşılabilirlik çocukluk dönemi kadar yeterli değil.
Öncelikle Yaşlılar ve Risk Grupları Aşılanmalı
Aşılar, erişkin dönemde de, çocukluk döneminde olduğu gibi
bireyleri hastalıklardan koruyarak ekonomik kazanımlar sağlıyor.
Çocuklarda başlanan aşılama şemalarının bir devamı olarak
erişkinlerde yaş gurubuna özgü ve düzenli aşılamalarla önemli
birçok hastalıklardan korunmak ve ölümleri azaltmak mümkün
olabilecek.
Türkiye EKMUD Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr.
İftihar Köksal, ülkemizde yaşam süresinin uzaması, yaşlı nüfusun
artmasıyla, gerek yaşlanmaya bağlı gerekse kronik hastalıklara
bağlı olarak bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla beraber bulaşıcı
hastalıklara karşı da duyarlılık arttığını dile getiriyor.
Prof. Köksal, “Transplantasyonlar, medikal cihaz uygulamaları ve
kanserlerin tedavi edilebilir hastalıklar halini almasıyla bir
yandan iyileşme oranı artarken bir yandan da bağışıklık sisteminin
zayıflamasıyla bulaşıcı hastalıklara daha duyarlı özel hasta
grupları ortaya çıkmaktadır” diyerek bağışıklamada erişkin
popülasyonun önemli bir hedef kitle olduğunu vurguluyor. Prof.
Köksal, ülkemizde erişkinlere ait bağışıklama rehberinin ilk defa
2009 yılında basıldığını ve 2016’da güncellendiğini bildiriyor.
Risk Grubu Erişkinlere Ücretsiz
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hasan Irmak ise, yaşamın her döneminde sağlık hizmeti anlayışı ile çocukluktan başlayarak bütün yaşam dönemlerini içine alacak şekilde “Yaşam Boyu Bağışıklama Programı” uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor ve “Çocukluk döneminde başlayan aşılama hizmetlerinin kesintiye uğramadan erişkin ve yaşlılık döneminde de devam ettirilmesi önemlidir. Bu bağlamda Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu aşı ile önlenebilir hastalıklar açısından risk grupları ve bu gruplara yönelik aşı uygulama şemaları yürürlüğe konmuştur ve Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında risk grubu erişkinlere ücretsiz yapılmasına karar verilmiştir” açıklamasında bulunuyor.
Grip Aşısı Ölüm Riskini Azaltır
Prof. Bodur, toplumda grip aşılarına karşı bir güvensizlik olduğunu
belirterek, “Erişkinlerde enfeksiyonlara bağlı en önemli ölüm
sebepleri arasında yer alan zatürre ve gripten aşıyla korunabilmek
mümkündür” uyarısında bulunuyor.
Grip, dünya çapında her yıl 3 ile 5 milyon kişide ciddi seyirli
hastalığa ve yaklaşık 500 bin civarında kişinin ölümüne yol açıyor.
En çok ölümler 65 yaşın üzerinde görülüyor. Prof. Bodur, zatürre ve
menenjit gibi ciddi hastalıkların en sık nedenini oluşturan ve
hastaneye yatışı gerektiren ‘invaziv pnömokok hastalığı’nın görülme
sıklığının binde bire kadar çıktığını, özellikle 65 yaş üzerinde bu
sıklığın arttığını belirtiyor. Bu hastalık, dünya genelinde her yıl
1.6 milyon ölüme yol açmasıyla önemli ölüm nedenleri arasında yer
alıyor.
Prof. Bodur, “Her iki hastalık da 65 yaş üzeri erişkinler başta
olmak üzere kronik kalp ve akciğer hastalıkları, diyabet ve
bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıkları olan erişkinler gibi
özel risk gruplarında daha sık görülmekte, daha ciddi seyretmekte
ve ortaya çıkan komplikasyonlarla daha fazla ölüme yol açmaktadır.
Aşılama sayesinde hastalığın görülme sıklığını, ciddiyetini ve
ölümleri azaltmak mümkündür” diyerek 65 yaş üstü ve risk gruplarını
grip aşısı olmaları konusunda duyarlı olmaya davet ediyor.
Prof. Köksal ise, grip ve zatürre gibi solunum yolu
hastalıklarına karşı yapılacak aşıların aynı zamanda gereksiz
antibiyotik kullanımını da engelleyeceğini vurguluyor. Toplumdaki
“Ben aşı yaptırdım, aşı korumuyor” düşüncesinin yanlış olduğunu
belirten Prof. Köksal, “Grip ile nezlenin çok karıştığını
görüyoruz. Yılda 200 kere grip, nezle benzeri tablo yaşanabilir.
İnfluenza aşılarının önerilmesi ve yapılması gerekiyor, çünkü
ölümcül seyrediyor, alt solunum yollarını da etkiliyor. Akciğer
hasarı, ağır zatürre tablolarına yol açıyor. Vatandaşlarımızın bu
klinik tabloya yakalanmamaları için öneriyoruz” diyor. Hasta ve
hekimlerin bu konuda dikkatli olması ve “aşı korumuyor” düşüncesine
kapılmaması gerektiğini vurguluyor.
Prof. Köksal, son yıllarda ülkemizde de karşılaşılan aşı reddinin
hem çocukları hem de yetişkinleri aşı ile korunabilir hastalıklar
açısından risk altında bıraktığını belirterek, “Neden aşı
olmuyoruz, neden kendimizi ihmal ediyoruz? ‘Yaşam Boyu Aşılanalım’
sloganımızla halkımızın ve hekimlerimizin dikkatlerini çekerek,
özellikle risk grubunda yer alan erişkinlerin aşılanmalarına
gösterilecek hassasiyetin artmasını bekliyoruz” diyor.
Sağlıkla kalın. Bize yazın, sizin için araştırıp yazalım.