Necmeddin Kübrâ, tasavvuf tarihinde tarikatlar dönemi denilen, Hicrî altıncı asrın ikinci yarısı Türklerin çoğunluk olarak yaşadığı Harezm bölgesinde yaşamış ve yöre halkını irşad etmiştir.

Necmeddin Kübra, tasavvuf tarihinde tarikatlar dönemi denilen, Hicrî altıncı asrın ikinci yarısı Türklerin çoğunluk olarak yaşadığı Harezm bölgesinde yaşamış ve yöre halkını irşad etmiştir. Yetiştirdiği öğrencileri daha sonraki dönemlerde çağın seçkin mutasavvıf şahsiyetleri olmuşlardır. Türklerin İslamiyet'i kabul edişinden sonraki dönemlerde, halkın üst düzey dini yaşamında, tasavvufi akımların etkisi büyük olmuş, İbadet ve ahlak bağlamında, mürşitler örnek yaşamlarıyla toplumu fiili olarak eğitmişlerdir. Hoca Ahmed Yesevî, Abdülhalik Gucdevanî – Necmeddin Kübra ve daha niceleri manevi olarak insanlara ışık olmuşlardır.

Necmeddin Kübra Hicrî 540 tarihinde Harezm'e bağlı Hive kentinde, ticaretle uğraşan zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmuş, ilköğreniminden sonra dini ilimleri öğrenmek için o dönem ilim merkezleri olan Nişabur, Hemedan, İsfahan, Mekke, İskenderiye, Bağdat, Tebriz'de eğitimini tamamlamıştır. Kırk yaşına kadar gurbet ortamındaki ilmi ve tasavvufi ilerleyiş tamamlanınca ülkesine dönerek halkını irşada başladı. Büyük bir ilgi gördü. Bu günkü Türkistan özellikle Harezm bölgesinde, ehlisünnet geleneğinin sarsılmaz bir şekilde kökleşmesini sağlamıştır. Hicrî 618 tarihinde ülkesinde vefat etti.

Harezm bölgesini coğrafi olarak tanımlamak gerekirse, Horasan ve Meveraünnnehir'e komşu bölgedir. Bugünkü konum itibari ile Türkmenistan-(Merv ve serahs ) Afganistan (Belh ve Herat) ve İran toprakları olarak tarif edilebilir. Hicri 7. Yüzyılda Anadolu'da yaygın hale gelen tasavvufi düşünce, iki ekolden oluşmaktadır.

Irakîler: Arap yarımadasından gelen tasavvufi düşünceleri, dünyevileşmekten kaçınma (zühd) ve takva olan ahlakçı sufîler ve arif sufîlerin temsil ettiği çizgidir. Cüneyd-i Bağdadî- Beyazıd-î Bestamî- Muhyiddin-i İbnî Arabî – Sadeddin Konevî bu çizgi için örnek verilebilecek şahsiyetlerdir.

Horasanlılar: Orta Asya içlerinden gelen Harezm ve Maveraünnehir bölgesinde yetişmiş şahsiyetlerin ilkleri, bilindiği üzere, Ahmed Yesevî- Abdülhalık Gucdevanî - Necmeddin Kübra-Şihabeddin Sühreverdi- Behaüddin Nakşibend- Behaüddin Veled- Burhaneddin Muhakkık Tirmiz'dir.

Kübreviyye yolunda Kayseri önemli bir yer tutmuştur. O zaman ki Selçuklu için özel bir mekandır. Ayrıca bir başkent gibi işlem gördüğünden pek çok tarikat şeyhleri ve müridleri için kayseri önemli bir yer işgal eder. Ahiler, Mevleviler ve diğer tarikatlar ve Selçuklular ve Moğollar içinde bu şehir önemli idi. Necmeddin Daye Mevlana'nın babası Bahaddin Veled ve Seyyid Burhaneddin Muhakkık Tirmizi bu tarikatın Anadolu'daki temsilcileridir. Ve halkın yaşamını tasavvufi hayatını derinden etkilemişlerdir. Kübreviyye ve Sühreverdiye gibi iki önemli tasavvufi ekol, Mevlana Celaleddîn Rumî dönemine kadar ilgi görmüş ve sonraki dönemlerde Mevlevilik için de erimişlerdir. Bu nedenle Kübreviye tarikatı üzerinde epey konuşmak gerekecektir. Necmeddin Kübra'nın 12 seçkin vekilinden biri, Sultanü'l ulema Bahaüddin Veled, onun biricik vekili Seyyid Burhaneddin veli sıralaması yapıldığında, Seyyid Burhaneddin Veli'nin büyük mürşidi doğal olarak Necmeddin Kübra olmaktadır.