Ne Kalıyor ki?

Okumayı gerçek seven pek çok insanın bile dert ettiği bir konu var: Okuyorum, ama geriye ne kalıyor ki? Ne kadar hatırlıyorum.

Benzer bir sorun öğrenmeye çalışan insanlarda da başka bir görünümle var. Okuyorum, araştırıyorum, deniyorum, bakıyorum ama öğreniyor muyum? Nasıl öğreneceğim?

Her iki sorunun temelinde de, en azından bazı durumlarda, beynimizin neyi nasıl yaptığına fazlaca burnumuzu sokmak var. Doğal bir yetkinlik haline gelecek bir konuya çok fazla müdahil olarak işi doğal sürecinin dışına çıkarmış oluyoruz.

Nasıl yürüdüğünüze sürekli kafa yorduğunuzu düşünün. Attığınız adımların sizi götürdüğü yer konusunda eğer attığınız adımları hatırlamıyorsanız ve onların detaylarının farkında değilseniz asla memnun olmadığını düşünün. Saçma değil mi? Otomatik pilotunuz yürümeyi zaten çok iyi biliyorsa, hedef belirlemişseniz ve sizi sorunsuz bir şekilde oraya götürmüşse, aradaki adımları pek de fark etmemiş olmanızın ya da aradaki adımları hatırlamakta zorluk çekmenizin ne önemi var?

Okuma ve öğrenme ile ilgili de benzer sorunlar olabiliyor. Bir kitabı okudunuz, ondan tat aldınız, izlenimler edindiniz, sizde bir iz bıraktı. Bıraktığı iz ve aldığınız haz ortadayken, bir sene sonra detayları hatırlamıyor olmanızın ne önemi olabilir ki? Beyniniz eğer belirli bir şekilde anormal bir beyin değilse, o kadar detayı asla biriktirmeyip genel izlenimlere dönüştürecektir zaten. Detayları hatırlamasanız da, bakış açısı olarak, zevkinizin incelmesi olarak ve başka bin bir türlü şekille etkiler sizde kalır.

Öğrenmede ise, bu beynin işine müdahil olma süreci genelde daha öncül olarak gerçekleşir. Gerçi bazen okumada da olur bu. Beyne doneleri aktararak onun öğrenmesine fırsat tanımaktansa öğrenmenin her aşamasını bilinçli olarak yapmaya çalışırız. Oysa beynimizin nasıl öğrendiğinin detaylarını tam olarak bilmiyoruz bile daha. Büyük ölçüde bilimsel fikirlere sahibiz ama detaylarda karanlıklar var. Üstelik ortalama bir insan oluşmuş bilimsel bilgiden de haberdar değil.

Ama hepimiz öğreniyoruz, rahatlıkla öğreniyoruz. Yeter ki bırakalım beynimiz öğrensin.

Okumanın da öğrenmenin de detaylarıyla ilgili endişe ederek beynimizin potansiyelinizi kısmamıza gerek yok. Okuyun gitsin, beyniniz ondan yararlanır. Doneleri aktarın beyninize o beklediğinizden çok daha iyi bir öğrenici olduğunu fırsat verirseniz gösterecektir.