ABD Ukrayna için çeşitli yardım paketlerini Kongre’den geçirerek onaylamaya çalışırken, Suriye'nin kuzeyi için burada işbirliği yaptığı gruplara Esad'ın kontrolü dışında hayatta kalmaları için kapı açmış oldu…

Amerika Birleşik Devletleri'nin belli bölgelerde belli aktiviteleri, Caesar yaptırımları dışında bırakarak serbest bırakan bir genel lisans vermesine Türkiye üst düzey tepki gösterdi.

Caesar yaptırımları, Esad ve yandaşlarını 'vahşet işledikleri için' mali olarak cezalandırmayı amaçlıyor.
İlk olarak ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Vekili Victoria Nuland, lisansın yolda olduğunu açıkladı.
Hazine Bakanlığı'nın Perşembe günü duyurduğu yatırımın serbest bırakıldığı bölgeler rejim kontrolünde olmayan, bazıları YPG kontrolünde olan bazılarıysa Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu kontrolünde olan bölgeler olarak tanımlanıyor ve Afrin'i kapsamıyor.

2012'de YPG kontrolüne geçen, 2018'de geri alınan Afrin özel statü altında. Kürt ve Arap nüfusun birlikte yaşaması gereken bölgede nüfus yapısıyla ilgili gelişmeler dikkatle izlenmekte.
Bu bölgede de altyapı yatırımına ve insani yardıma ihtiyaç olduğu bilinmekte.
Suriye Demokratik Güçleri Komutanı olarak geçen, 2005'te PKK Yürütme Kurulu Üyesi olarak görev yapan Mazlum Abdi kararı memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Attığı tweet şöyle:

'İŞİD'e karşı koyacak ve tüm Suriyelilere umut verecek bir adım olan, alt yapıyı yeniden inşa etmek ve ekonomimizi desteklemek için #AANES bölgelerine yönelik ABD Genel Lisansını takdir ediyoruz. Tüm şirketleri buraya yatırım yapmaya bekliyoruz.'

ABD Ukrayna için çeşitli yardım paketlerini Kongre'den geçirerek onaylamaya çalışırken, Suriye'nin kuzeyi için burada işbirliği yaptığı gruplara Esad'ın kontrolü dışında hayatta kalmaları için kapı açmış oldu…

Bölge de dünyanın pek çok yeri gibi artan fiyatlardan etkilenmiş durumda. BM'nin gıda programı dahil yardım kuruluşları kamplar dahil çoğu yere gıda yardımını azalttı.

Şimdiye kadar bölgedeki güçlerin petrolü rejime sattığına dair anlaşmalar çeşitli yayın organlarında ve değerlendirme raporunda yer almaktaydı.
Suriye petrolünün %70'inin ağırlıklı YPG kontrolündeki bölgeden çıktığı bilinmekte. Bu petrolün ABD'ye gidip gitmediği ABD içinde uzunca bir süre tartışıldı.

ABD eski savunma bakan yardımcısı Hoffman elde edilen gelir ABD'ye gitmediğini SDG'ye gittiğini' belirtmişti.

Suriye ile Rusya ise 2018'de ülkenin gaz ve petrol sektörü için bir anlaşma imzalamıştı.
Mevcut lisans ile rejime petrol satışına izin verilmedi. Yabancı yatırımcılara 12 farklı ekonomik alanda kapı açıldı.
Obama ve Trump yönetimleri dahil şimdiye dek bölgeye çok büyük kaynak aktarmama siyaseti izlediler.
Yeni lisans ile Türkiye tepkisini ve kaygılarını dile getirdi.
Ancak ABD kaynakları; geleceği belirsiz olan bölgeye yapılması beklenen yaptırımın PKK ilişkili grupların bölgedeki etkisinin artmasını sağlayacak büyüklükte olmayacağını öngörüyor veya iddia ediyor.
Bölgenin hem gelecekteki siyasi yapısı belirsiz hem Esad, İran milis güçleri, DAESH ve YPG ile SNA arasındaki kavga gibi tehditlerin mevcudiyeti büyük yatırım rakamlarını olasılık olarak küçültmekte.Bu bir nevi ABD hükümeti için maliyeti küçültme hareketi. Bu YPG'nin siyasi olarak legalize edilmesine ne ölçüde katkı sağlayacak şüpheli.
ABD Dışişleri bu kararla ilgili Türkiye'ye danışılıp danışılmadığı sorusunu yanıtsız bıraktı.
Bir diğer konu ise Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılmasına gösterdiği tepki. Tepkinin sebebi bu ülkelerin terör örgütlerine verdiği destek.
ABD kurumlarından Cuma günü çeşitli açıklamalar dinledik.
Bu iki ülkenin Rusya'ya karşı NATO'ya katkısının büyük olacağı görüşündeler.
Ancak bu katkı büyük olmakla birlikte ne ölçüde kritik? Çünkü Finlandiya Rusya ile sınırı olan bir ülke.
Hatta Rusya'dan geçmek isteyen kaçak göçmenlere bu sınırın 15 mil içinde sahte bir sınır göstererek kaçak göçmen tüccarlığı yapan ve dolandırıcıların cezalandırıldığı haberleri var.
Finlandiya'nın katılımı; NATO'nun Rusya sınırlarının genişlemesi anlamına geliyor.
İsveç ise denize uzun kıyısı olan bir ülke ve gelişmiş etkin askeri gücü olduğu değerlendirmekte.
Bu iki ülkenin katılımıyla Putin'in NATO sınırlarının genişlemesini ve kendi sınırındaki varlığını engellemek için başlattığı varsayılan savaş, NATO genişlemesini bambaşka bir boyuta taşımış olacak.

Hem de Ukrayna'nın NATO katılımı için uyum sağlayabilecek durumda olduğu bile soru işareti iken.

Daha büyük sorun Putin'in Ukrayna'da başarılı olması halinde; bu yeni genişlemeye karşı daha büyük bir savaşı başlatma ihtimali.
NATO'ya katılım için üyelerin ortak kararı gerekmekte.
Türkiye'nin veto yetkisi anlamlı bir ölçekte görülmekte.Üyelerin birbirlerinin güvenliğini desteklemeye yönelik taahhüt verdiği bir güvenlik işbirliği örgütünde; yeni katılımı sorgulamak gayet makul görülüyor.
Türkiye'nin kaygılarını ciddiye almamayı alışkanlık edilmiş çevreler için bu durum geçerli değil elbette.

İsveç Dışişleri Bakanı 2020 yılında Türkiye'yi Suriye'den çekilmeye davet etti. Savunma Bakanlarının PKK ilişkili etkinliklerde konuştuğu biliniyor.
Bu tutum Suriye'deki gelişmeler üzerinden iyice gelişti.
Türkiye karşıtı PKK propagandası ve fon toplama faaliyetleri İsveç'te özgür bir ortamda gerçekleşiyor. İsveç'in siyasi kültürü bu konuyu aşabilecek gibi görülmemekte.

Finlandiya bu noktada bir ölçüde daha geride görülüyor. ABD Türkiye'nin Finlandiya için kararı görüşebileceğini öngörmekte. Bu konuda uzun bir müzakere süreci olası.