NAFİLE BEKLENTİ

Başkan Trump, kendi destekçilerini bile şaşırtacak şekilde verdiği Suriye’ye müdahale kararı ile ABD’nin derin siyasetini belirleyenlerin yörüngesine girdi.

Her ne kadar müdahalenin başarısı tartışılsa da simgesel bir yanı var.

Pekiyi, bu müdahalenin bir üçüncü dünya savaşını çıkaracak sonuçları olur mu?

ABD silah lobisi avuçlarını ovuşturmaya başlamış gibi.

Bölgemizdeki ateşin derecesi Rusya’nın izleyeceği siyasete bağlı.

Rusya üslupta sert, uygulamada ihtiyatlı bir siyasetle mesajı almış görünüyor.

Tamamen tahrip edildiği söylenen havaalanının hala faaliyette oluşu, Suriye’nin savaş uçaklarını havalandırıyor olması her ne kadar gerilimi tırmandırmaya yönelik gibi görünse de sadece “yıkılmadık” havalanışından öteye gidemez.

Yeni gelişmelerin izlenegelen Suriye politikası doğrultusunda olması sebebiyle Türkiye açısından bugün için bir sorun görünmüyor.

Rusya ile yakınlaşma siyasetine rağmen Türkiye’nin NATO üyeliği bir realite olarak ortada durduğu için Türkiye’nin duruşu Rusya için de anlaşılabilir bir konumda.

Putin yönetiminin bir yandan siyasi ilişkileri normalleştiriyor görüntüsü verirken bir yandan tarım ürünlerinde uyguladığı kısıtlamalar koyması çelişki gibi görünse de Türkiye’nin bu siyasi konumunu kendince kontrol etme tutumundan başka bir şey değildir.

Bu durum, ipleri elinde tutma, iki ülke arasındaki siyasette belirleyici rol üstlenme güdüsünden kaynaklanmaktadır.

Nitekim Türkiye’nin son gelişmeler karşısında ABD’den yana tavır koyması karşısında Ruslar ipleri gevşetme sinyali vermekte, tarımsal ürünlere yönelik ticaretteki kısıtlamaların her iki ülke dış ticaretine zarar verdiği yönünde beyanlarda bulunmaktadırlar.

Türkiye’nin Ortadoğu’daki muhtemel bir gerilimde safını değiştirmeyeceği gerçeği Rusya’yı da bir ölçüde dizginleyecek, Putin’in bir çılgınlık yapmasını önleyecektir.

ABD’nin sınırlı müdahalesi bir gözdağı niteliğinde olsa da her an her şeyin olabileceği ihtimaline karşı da hazırlıklar devam etmektedir.

***

Referandumda son haftaya girdiğimiz bu günlerde “Hayır” cephesinden yayılan bir söylenti var.

Güya bölgemizdeki savaş ortamı sebebiyle referandum iptal edilecekmiş,

İktidar referandumdan “hayır” çıkacağını gördüğü için, böyle bir iptal yoluna gidecekmiş.

Bu söylenti, her ne kadar “hayır”cılar açısından bir böbürlenme biçiminde ortaya atılsa da aslında havlu atmanın kabulü olarak da değerlendirilebilir.

Çaresizliğin tezahürü olarak da görülebilir.

Savaş çığırtkanlığı yapmak, savaş haliyle referandumun iptalinden söz etmek, anayasa değişikliğinin gerçekleşmesini önlemek için olağanüstü gelişmelerden medet ummaktan başka çare kalmadığının işareti olarak da algılanabilir.

Yani, referandumun iptali söylentisi “hayır”cılar açısından kendi ayağına kurşun sıkmak anlamına da gelebilir.

Zira böyle bir söylenti seçmeni rehavete sürükleyebilir.

Bu söylenti yüzünden bazı seçmen sandığa gitmeyebilir.

O yüzden “hayır”cılara tavsiyemiz, fısıltı gazetesine sürülen bu söylentiyi bir resmi politika haline getirmemeleri.

Zira iptal ihtimali nafile bir beklentidir.

Bölgemizde savaş sesleri yükselse de iktidarın uyguladığı kontrollü siyasetle vatandaşın bir savaş korkusu ve endişesi içerisine girmesi önlenmektedir.

Referandum kampanyası son hızıyla devam etmekte.

Olağanüstü hal içinde olunmasına rağmen hiç hissedilmiyor, normal hayat sürüyor.

O yüzden, kimse referandumun iptali beklentisi içine girmesin.

İster yüzde yüz hayır çıkacağı varsayılsın, ister yüzde yüz evet çıkacağı bilinsin, yine de referandum yapılacaktır.

Dış siyasetteki asıl hamleler ise 17 Nisan’dan sonra…