İSLAMDA cihad fi sebilillah vardır ama terör yoktur. Müslüman, gayr-i müslim ve gayr-i muharib sivilleri, kadınları, çocukları, ihtiyarları, suçsuzları, biçareleri, Ehl-i Zimmeti öldürmez. Aksine onları korur.
Müslüman yalan söylemez.

Müslüman savaş hile ve hud’aları dışında hile yapmaz.

Müslüman gıybet ve iftira etmez.

Bilhassa Tarikat mensubu veya Risale-i Nur talebesi Müslüman gıybet edemez. Ederse bilin ki, o gerçek tarikatli ve gerçek Nurcu değildir; ölü kardeşinin etini yemekten zevk alan iğrenç bir fâsık ve fâcirdir.

Müslüman nefs-i emmâresini beğenmez.

Müslüman para ve menfaat için her haltı yemez.

Müslüman haram kazanmaz, haram yemez.

Müslüman israf etmez, o, lüks gösteriş saçıp savurma gurur kibir hastası değildir.

İhtiyacı varsa Müslümanın elbette cep telefonu olur ama Müslüman cep telefonu manyağı, bağımlısı ve fetişisti değildir.

Müslüman ruhbanları erbab haline getirip putlaştırmaz.

Müslüman hizip ve parça holiganlığı militanlığı fanatizmi yapmaz.

Müslüman komşularının meleğidir.

Müslüman durup dinlenmeden gevezelik ve zevzeklik etmez.

Müslüman Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde, parayı veya malı temlik ederek zekatını hakikî şahıslara verir. Zekattan başka sadaka da verir.

Müslüman cimri değildir, cömert ve kerimdir. Yardım etmeyi, paylaşmayı sever.

Müslüman kendini övmez.

Müslümanın boynunda zamanın İmamına biat ve itaat bağı vardır.

Müslüman küfürden, şirkten, dinsizlikten râzı olmaz.

Müslüman, Kuran-ı Kerimi kendi heva ve re’yi ile tefsir etmez. Bunun küfre götüreceğini bilir.

Müslüman, Müslümanları aldatmaz.

Müslüman, Ehl-i Kıble olan, Allahı ve Resulünü (Salat ve selam olsun ona) seven mü’min kardeşini tekfir etmez.

Müslüman insanların gizli günah ve ayıplarını araştırmaz, tecessüs etmez.

Müslüman bir mide ile yer ve doyar. Doyduktan sonra yemez.

Müslüman yüksek ahlaklı ve yüksek karakterli bir insandır.

Müslümanın fazilet ve meziyetlerini, üstünlüklerini düşmanları bile kabul eder.

Müslüman çocuklarına İslamı öğretir veya öğrettirir, buluğ çağından sonra onlara beş vakit namazı kıldırır.

Müslüman Rahmanın evliyasını sever.

Müslüman, kâfirleri dost ve velî edinmez.

Müslüman, işleri ehliyetli ve güvenli kimselerle istişare ederek görür.

Müslüman fitne ve fesat çıkartmaz.

Müslümanda Ümmet şuuru vardır, o, Ümmet dairesi içindedir, birliğe zarar verecek söz ve hareketlerden kaçınır.

Müslüman Rabb olarak Allah’tan râzıdır,

Kitab olarak Kur’andan râzıdır,

Din olarak İslamdan râzıdır,

Nebi olarak Muhammed Mustafa’dan (Salat ve selam olsun ona) râzıdır,

Şeriat olarak İslam Şeriatından râzıdır,

Ümmet olarak, Ümmet-i Muhammed’den râzıdır.


(İkinci Yazı)

Pazar Gezisi


PAZAR günü öğleye doğru Haliç kıyısında Halıcıoğlu Sütlüce semtlerine gidecek, kaldıysa eski evlere bakacak, öğle namazını oralarda bir camide kılacak, hiç gitmediğim bir küçük lokanta keşf edip orada lokma edecek, biraz hava alacaktım. Aaaa yollar kapalı, neymiş maraton koşusu varmış… Bu koşular, bisiklet yarışları ne bitmez tükenmez şeyler. Bunları tenha yerlerde yapsalar olmaz mı?

Kasımpaşa tarafına geçemeyince, Unkapanı’ndaki Şebsefa Hatun camii civarında kurulan bitpazarına gittim, biraz kitap, şunu bunu, peçeli bir Suriyeli hanımdan iki küçük örtü ile bir seccade aldım… Bir sokaktan geçerken gördüm: Harap bir evin kömürlüğünü fakir Suriyeli bir aile kiralamış. İn gibi karanlık bir yer, sanırım elektrik falan yok. Küçük çocuklar girip çıkıyordu. Soğuklar gelince orada nasıl barınacaklar?

Yemeği nerede yiyeyim?.. Edirnekapı’ya giderken sol taraftaki Mesihpaşa camii civarındaki yola saptık. Sol kenarda TAİBA isminde bir Arap lokantası gördüm (Hırka-i Şerif Mah. Mütercim Âsım sokak. No. 14). Oraya girdik. Müşteriler hep Arap. İki porsiyon tavuk döner istedik. Dönerleri yufka içine koyup kızartmışlar, parçalara ayırmışlar, döner dolması gibi bir şey olmuş. Yanında beş çeşit garnitürü de var. Çok lezzetliydi ama bitiremedim, bir parçasını yanımdakine verdim. Hesap istedik. İki döner, bir şişe de su, 13 lira tutmuş!.. Adam başına 6,5 lira… Lokanta dükkanına sekiz bin TL kira ödedikleri halde bu kadar ucuza yemek veriyorlar ve para kazanıyorlar, bravo… Tavsiye ederim. (Orada çalışan Suriyeli avukat Mustafa bey Türkçe biliyor, giderseniz size yardımcı olur.)

Daha nereye gideyim?.. Yakınken Topkapı Kaleiçinde Rıza beyin elbiseci dükkanına gideyim de kendime bir ceket alayım bari dedim. Üç düğmeli kaşmir yününden bir ceket, iki kaliteli gömlek, bir de fermuarlı kışlık hırka aldım, yanımdakine de bir mont alıp hediye ettim. (Karabulut giyim Rıza Değirmenci, Topkapı Bostanı sokak, no.1. O535/769 27 35)

Aslında bugün, kıyıda köşede kalmış sakin bir yerde bahçeli müstakil bir ev arayacaktım. Maraton koşusu yüzünden bunu yapamadım. İnşaallah bir dahaki pazara…

Yorgun argın eve döndüm, güzel bir çay demleyip içtim. Çay içmek bendenizi mutlu kılıyor ve dinlendiriyor. Masrafı ve külfeti de yok. Sadece çayı demlemeyi ve içmesini bilmek gerekiyor.

Her gün yazmam gerekiyor: İstanbul trafiği çekilmez hale geldi. Şehir nüfus fazlalığı, betonlaşma, yeşil alanların tahribi, eski kültürün yok olması, aşırı göç dolayısıyla patlamaya hazırlanan biyolojik bir bombaya döndü. Bu gidişin sonu parlak olmaz. Şehri berbat eden rantçılara hakkım haram olsun!