Müslüman; kül yutmayan diri, dinamik, eleştirel şuuru her an teyakkuzda olan, aldatılma, kandırılma ve dolandırılma gibi sıradan eylemler ile güvene dair epey mesafeli; cesaretli, hak ve batıl kavramlarına hakim, zalim ve zulüm ilişkisini cidden kavramış ve bunun pratiği noktasında pazarlıktan uzak olan ve dolayısıyla iman ve eman içerisinde din ve dünya karmaşasını netleştirmiş kişidir.

Müslüman; kül yutmayan diri, dinamik, eleştirel şuuru her an teyakkuzda olan, aldatılma, kandırılma ve dolandırılma gibi sıradan eylemler ile güvene dair epey mesafeli; cesaretli, hak ve batıl kavramlarına hakim, zalim ve zulüm ilişkisini cidden kavramış ve bunun pratiği noktasında pazarlıktan uzak olan ve dolayısıyla iman ve eman içerisinde din ve dünya karmaşasını netleştirmiş kişidir.

İçerisinde bulundukları toplum ile nitelik bakımından altın ve teneke farkı arz eden, söz dinleyen, bağnazlıktan uzak, engin, derin, kavrayan ve kuşatan ve haliyle ötekileştirmekten, kategorik ve kriminal yaklaşımdan uzak kişi demektir.

Suni söylemler ile mutlak ve Baki olan arasındaki mesafe, kalite, meziyet ve mahiyet farkını iliklerine kadar kavramış, içselleştirmiş ve dolayısıyla yığınlar içinde belirgin aydınlığı ile seçilen ve ayırdı son derece kolay olan kişidir.

Taklidin körlük, statikocu bir ölüm ve muhafazakar olmaktan kaynaklı çökmüşlük ile kavgalı; iman etmenin ve bu imandan hasad ettiği dinamizmi hayatın her anı ve alanına yaymış, genleşmek, genişlemek ve düşünmekten kaynaklı üretimsel sonucu tüm ihtiyaç sahipleriyle buluşturan kişi demektir.

Aynı delikten defalarca ama defalarca ısırılmak, aynı kişi, oluşum, kurum ve parti tarafından defalarca ama defalarca kandırılmak, aldatılmak ve dolandırılmak, bahsini yaptığımız islam ve müslüman ilişkisinin epeyce dışı ve uzağında bulunan sebep ve sonuç ilişkisidir.

Özenle ve özellikle vurguladığımız Müslüman tipolojisi dışında kalan geniş kitlenin bir takım ritüeller ile hem hal olması, bir takım ibadetleri terennüm etmiş olması, Kuran ve Müslüman ilişkisindeki münevver payesinden hak aldığı anlamına gelmemektedir.

Siyah cilbab (ne demekse artık) giyerek, bilmem ne kadar sakal uzatıp dişleri arasında gezdirdiği odun parçası ile yüklü ve hatırı sayılır bir sevap hasat ettiğini sanmak ölü, kör, statik ve muhafazakar bir kafa ve konforun ederi olmayan inanç ve ibadet anlayışıdır.

Ölü, taklide dayalı ve dolayısıyla alışkanlığın yansıması bir takım hareketler ile Allah'ı aldattığını ve bunlarla sevap kazanıp hem dünya ve hemde ahireti kotardığını zanneden mukallit ve dolayısıyla ölü kafa ve inanç, İslam ve Müslüman korelasyonu ile kavgalı, uzak ve kinsel bir ilişki kurmuş kişi, zümre , cemaat, tarikat ve mezheptir.

Mistik meczupların şeyh, imam, kutup, abdal, alim, ulema, kanaat önderi ve daha birsürü ucube tarif ve tanımlamalardan elde ettikleri HARAM imtiyazlar dolayısıyla ifsad edilen toplum ve bilinç, kendisini inkar edip yalanlayan mekanik bir sistem yaratmıştır.

Bu HARAM imtiyaz sahibi kişilerin İslam, İman, İnanç, İbadet, düşünce, devrim, inkılap ve gelişim ile kurdukları imha ve düşman ilişkisi, günümüzün fasit ve taklit ilişkisinin başlıca müsebbipleridir.

Kuran ile özgürleşmemiş hiçbir kişi, şuur ve eylem islami olmadığı için bir Müslüman varlığından söz etmekte imkansızdır.