Münbic Düğümü

Suriye’de bir taraftan Astana ve Cenevre görüşmeleri ile diplomatik kanallar üzerinden çatışmazlık sağlanarak taraflar arasında görüşmeler sağlanmakta diğer taraftan sahada etkin olan güçler hakimiyet alanlarını askeri olarak genişletme temayülündedirler. Özellikle son olarak Fırat Kalkanı harekatı ile Türkiye ÖSO ya verdiği askeri destekle El-Bab’ı ele geçirmiş durumdadır. Bundan sonraki hedefin Münbic olduğunu en üst düzdeki ağızlardan açıklanarak kararlılık mesajı verildi. Türkiye’nin buradaki amacı 4000-5000 m karelik bir alan oluşturarak ülkeye sığınan yaklaşık 3 milyon mülteci Suriyelileri buraya yerleştirmektir. Diğer bir amacıda PYD-YPG merkezli Kürt yapısının oluşturduğu sözde Afrin ve Kobani/(Ayn el-Arap) katonlarının birleşmesinin önüne geçmektir. Ayrıca Raka üzerine yapılacak olası harekatta yer alıp Münbic ve Elbab üzerinden güneye doğru ilerlemeyi planlamakta idi.

Ancak dün itibarı ile Rejim güçlerinin El-Bab güneyinden harekete geçerek DAEŞ elinden 10 köyü ele geçirerek YPG merkezli Kürt güçlerinin hakim olduğu sınıra ulaştığına dair haberlerin teyit edilmiş olması Münbiç merkezli yeni bir çatışma stratejisinin inşa edildiği görülmektedir.

Esasta ABD nin Obama döneminde birkaç kez YPG güçlerinin Münbic’ten çekileceğine dair açıklama yapmalarına rağmen çekilmemeleri hatta ABD özel kuvvetlerinin Münbic’te yer alması ve nihayet dün itibariyle ABD nin Ordadoğu dan sorumlu komutanı Townsend ‘in “ Rakka operasyonunda YPG güçlerinin de yer alması gereklidir “ şeklindeki beyanatları oyunun içinde oyun olduğunu göstermektedir.

Diğer taraftan Astana görüşmelerinde Türkiye’nin bütün itirazlarına rağmen Rusya’nın Kuzey Suriye’de Özerk Kürt yapının oluşturmasını dikte ettirmesi. Bununla da kalmayarak PKK yı terörist bir yapı olarak tanımlamadığı gibi Moskova’da Kürt kongresinin düzenlenmesine göz yumması Rusya’nın da rejim dışında PKKve YPG üzerinden rejimin hakim olduğu yerler dışında da bölgedeki enerji kaynakları ve bölgesel güç unsurları bağlamında bir stratejisinin olduğunu göstermektedir.

Diplomatik ve askeri sahada görülen bu gelişmeler, Uluslar arası güçlerin vekalet savaşını yürüten sahadaki güçleri yani DAEŞ-YPG ve Rejim güçlerinin zammen TSKve ÖSO unsurlarının bölgedeki etkinliğini durdurmaya dönük yeni bir strateji olsa gerekir.

ABD’nin Erbil ve Kuzey Suriye’de inşa ettiği askeri üstler göz önüne alınıp aynı zamanda Barzani ve PYD nin ABD destekli geldikleri noktalar izlenerek ABD’deki yeni yönetimle daha etkin çok yönlü çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.