Muharrem İnce'nin asıl hedefi bir parti kurmak değil, genel başkanın genel başkanlığını tartışılır hale getirmek. Eğer arkasına alacağı rüzgarla bir olağanüstü kurultay yaptıramazsa eldeki verilerle o zaman düşünecektir parti kurma meselesini, tıpkı Mustafa Sarıgül gibi... O zaman kuracağı partiyi basamak yaparak belki genel başkanlığı kapma çabasına girecektir.

Bu yazıyı yazmaya başladığım dakikalarda tam da yazının konusu ile ilgili yeni açıklanan bir anket gündeme geldi.

Anket 'CHP'de parti içi liderlik meselesi' için yapılmış. Ankete ve anketteki ilginç sonuçlara geçmeden önce CHP muhalefeti ve CHP'nin muhalifi Muharrem İnce konusunu ele almak istiyorum.

Pandemi nedeni ile sessiz sedasız gerçekleştirilen son CHP kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeniden seçilmesi, parti üst yönetiminde dikkat çeken değişikliklere gitmesi pek konuşulmadı ve tabii CHP'nin kronik hastalığı parti içi muhalefet de pek gündeme gelmedi. Ta ki Muharrem İnce'nin yeni parti kuracağı haberleri çıkana kadar.

CHP'nin Muharrem İnce sorununu anlamak için öncelikle CHP parti yapısını iyi anlamak gerekir.

CHP'de siyaset dışarıdan çok içeriye doğru yapılır. Parti içinde Türkiye'ye iktidar olma vizyonu yerine, ekip olarak CHP'de iktidar olma çalışmaları yapılır.

Bir kurultay biter bitmez sürpriz olup bir olağanüstü kurultay olmazsa, parti olarak iki yıl sonra yapılacak kurultaya hazırlanmak için kolları sıvarlar, çalışmaya başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt parti sadece Atatürk'ün genel başkanı olduğu tek parti döneminde iktidar olmuş. Kalan bütün siyasi geçmişi muhalefet partisi olarak devam etmiştir.

12 Eylül darbesi sonrası parti yasaklarının kalkması ile tekrar siyaset sahnesine döndüğünde SHP'nin hatırı sayılır siyasi mirasının üzerine oturarak birleşmesi sonrası siyasi varlığını sürdüren CHP, Deniz Baykal başkanlığında yeni bir parti yapılanmasını benimsemiştir.

CHP iktidara muhalefeti ile siyasette konuşulmamış sadece parti içi muhalefetle anılan bir parti olmuştur. Sadece kurultayları ile siyasette konuşulan bir parti haline gelen CHP, iktidarlara karşı muhalefet yapmayı bir siyasi mücadele olarak görmekten uzaklaşmıştır. Parti içi muhalefeti parti ana politikası haline getirmiştir. Toplumda ve parti tabanında da CHP ile ilgili heyecan yaratan tek şey parti içi siyasetin ortaya çıktığı kurultaylar olmuştur.

Deniz Baykal'ın CHP'si birleştiği SHP kurmaylarını siyaset dışına atarken oluşturduğu yeni teşkilat yapılanması delege ağalığı yapılanması olmuştur.

CHP'nin Deniz Baykal döneminde oluşturulan parti yapılanması, iktidar olma fikrinden uzak içe dönük politikalarını üretildiği mahallelerden başlayarak genel merkeze kadar delege ağalığı sistemi ile sözde demokratik ama aslında tek adam sisteminin olduğu bir partiye dönmüştür.

Yani parti içi muhalefetin aday gösterme, seçimi kazanması imkansız hale getirilmiştir.

Bilenler hatırlayacaktır, Deniz Baykal'a karşı en güçlü muhalefeti yürüten Mustafa Sarıgül polis koridoru içinde kurultaya katılmış ve sonucu belli olan kongrede yarışı kaybetmişti.

Deniz Baykal'ın kaset skandalı ile genel başkanlıktan çekilmesi ile ancak Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanmıştı. Aksi takdirde Deniz Baykal ne kadar isteseydi CHP'nin genel başkanı olarak kalırdı.

Kemal Kılıçdaroğlu da yine parti içinde aynı sisteme entegre olmuş ve delege ağalığı yapılanmasına devam etmiştir.

Dolayısı ile CHP'de kurultayda aday olarak kazanma şansı olmamasına rağmen sadece sembolik karşı adaylar çıkar demokrasi oyunu oynanır ve delege ağası başkan tekrar seçilir olmuştur.

Son kurultayda tıpkı Deniz Baykal dönemi gibi artık aday da çıkmamış ve Kemal Kılıçdaroğlu tek aday olarak kurultaya katılmıştı.

Parti yapılanması bu olunca müzmin muhalefet partisi CHP'nin müzmin muhalifi gönlünde genel başkan olma sevdası olan Muharrem İnce olağan kurultaylarla parti genel başkanı olamayacağını bildiği için tıpkı Mustafa Sarıgül gibi yeni parti kurma kozunu masaya sürdü. İnce hesaplar yapan muhalefete muhalif Muharrem İnce bu hamleyle parti tabanını yoklamak, oradan bir dalgalanma yaşatarak bir olağanüstü kurultay rüzgarı yaratma çabasına girmiş durumda.

Asıl hedef bir parti kurmak değil genel başkanın genel başkanlığını tartışılır hale getirmek. Eğer arkasına alacağı rüzgarla bir olağanüstü kurultay yaptırmazsa eldeki verilerle o zaman düşünecektir parti kurma meselesini, tıpkı Mustafa Sarıgül gibi... O zaman kuracağı partiyi basamak yaparak belki genel başkanlığı kapma çabasına girecektir. Ama o hamle bugünün hamlesi olmaktan çok uzak durumda. Bugün Muharrem İnce üzerinde konuşulan yeni parti tartışması aslında bir olağanüstü kurultay çalışmasıdır.

Nitekim nasıl bir tesadüfse artık Muharrem İnce'nin parti çalışmaları konuşulalı bir kaç gün olmasına rağmen önceden sipariş edildiği belli olan CHP parti içi için yapılmış anket medyaya servis edildi.

Optimar'ın anketinde 'CHP Genel Başkanı kim olmalı?" sorusuna katılımcıların yüzde 41'i Muharrem İnce, yüzde 28.7'si Kemal Kılıçdaroğlu, yüzde 6.7'si ise Canan Kaftancıoğlu yanıtını verdiği açıklandı.

Ankette "Sizce yeni bir partiye ihtiyaç var mı?" sorusuna, ankete katılanların yüzde 14.7'si 'Evet' yanıtını verirken, yüzde 70.8'i 'Hayır' yanıtını verdi. 'Fikrim yok' diyenlerin oranı ise yüzde 14.5 olarak açıklandı.

Ankette "Muharrem İnce parti kurduğu takdirde oy verir misiniz?" sorusuna ise, katılımcıların yüzde 17.1'i 'Evet', yüzde 66.9'u 'Hayır' yanıtını verdi.

Bu anket adeta Muharrem İnce'nin ince hesabının izahı gibi. 'İstemem yan cebime koy' demenin anket ile anlatılmış hali..

Yani Muharrem İnce dersine iyi çalışmış. Parti içi muhalefetle medyada boy boy haberleri çıkmaya başladı. Şimdi bir de anket servis edildi. Bundan sonra anketin parti tabanındaki etkilerine bakılacak. Sonraki hamleleri anket benzer çalışmalarla parti tabanını harekete geçirmek olacak.. An itibariyle medyada en çok konuşulan CHP'li olmayı başaran muhalefete muhalif Muharrem'in ince planı adım adım işliyor.