MUHÂFAZAKÂR MIYDIN?

Şu an Türkiye’de “muhâfazakâr” denen sınıfla diğerleri arasında -uyduruk Türkçeyi benimseyip kanıksamak bakımından- bir fark kalmadı. 

Uydurukça üstünde -istisnâlar hâriç- herkes ittifâk etmiş vaziyette: etnik,

dînî, mezhebî, siyâsî, ekonomik, kültürel, felsefî, sosyal sınıfların alayı...

***

Ey muhâfazakâr!
Söyler misin, sen nasıl bu hâllere düştün?

Bin yıllık geçmişe âit binlerce kelimenin “Osmanlıca artığı, yabancı” diye raporlandığını, resmen horlandığını, intihâra zorlandığını ve mezara yuvarlandığını fark edemedin mi?..

Dil Darbesi'nin, yedi asırlık Osmanlı devrindeki bütün kültür, din, dil, edebiyat, sanat ve medeniyet unsurlarına sırtını çevirdiği ve gözlerini devirdiği, senin kulaklarına hiç mi çalınmadı?

Kulağını, başkaları mı doldurdu yoksa?

Engin, rengîn ve zengin Türkçeye karşı 85 yıldır TDK kulislerinde hazırlanıp devlet sahnelerinde oynatılan art niyetin, nefretin, hiddetin, şiddetin, illetin, sakaametin, muhâlefetin, ihânetin ve gafletin seyircisi mi oldun? 

Türkçenin, her biri asırlık çınarlar gibi binlerce kelimesine kılıç üşürüldüğünü ve bugünkü kavruk-savruk-buruk-vuruk-kuduruk-uyduruk-kıl kuyruk hâllere düşürüldüğünü hâlâ anlayamadın mı?..

***

O hâlde epey kül yutmuşsun, darbecilerle saf tutmuşsun, özünü unutmuşsun demektir...

Hâlbuki bir zamanlar Türkiye'demuhâfazakâr, sağcı, milliyetçi, dindar sıfatlarıyla tanınan insanlar uydurukçadan hoşlanmazlardı. Hoşlanmadıkları bu kelimeleri söz ve yazılarında kullanmazlar, dostların ağızlarından kaçan uyduruk kelimeleri hoş görmezlerdi...

Hey gidi günler...

Geçmiş zamân olur ki hayâli cihan değer...”

***

Dil Darbesi mahsûlü, Fransız pardösülü, Osmanlıya küsülü, öz Türkçe tütsülü, dil mikrobu kapsülü; Türkçe foyalı, Avrupa iğne oyalı ve kara boyalı kelimeleri o nesil yadırgamış ve ağızlarına almamıştı. Meselâ şimdi senin ağzından düşmeyen “açı, algı, araç, aşama, atama, bay, bayan, belge, bilinç, birey, etki, ilgi, ilginç, olay, olumlu, savunmak, sorumlu, sorun, süreç, önemli, özel, özellik” gibi yüzlerce kelimeyi...
***

Hafifletici bir sebebin var, evet:
Tahsil hayâtında derslerini başarmak, kaliteli bir liseye / üniversiteye girebilmek, iyi bir iş sâhibi olup hayâta atılmak, mesleğinde yükselmek vs. için yüzlerce imtihânı geçmek zorundaydın: OKS, SBS, TEOG, LGS, ÖSS, YGS, LYS, DGS, YDS, TUS, ALES, KPSS vd.

Bunların tamâmında sürekli tekrar (telkin) yoluyla kafana uydurukça kelimeler kakıldı. Yüzlerce, binlerce...
***
Evet, o zaman buna mecburdun ve -tâbiri câizse- köprüdengeçinceye kadar ayıya dayı dedin...

Ama artık mecbur değilsin; çünkü köprüyü geçtin.

Belli bir işin, mevkiin, makaamın, rütben, îtibârın var.

Hattâ iktidârın var...

***

Hâlâ muhâfazakâr, sağcı, milliyetçi veyâ dindar olduğunu iddiâ ediyorsan şu uydurukçayı artık terk etmelisin...

Bunu yapamıyorsan bâri yeni neslin kafasını uydurukçayla doldurma, zekâ çiçeklerini açmadan soldurma, torunlarımıza saç baş yoldurma...

Onulmaz, onarılmaz, olmadık dertleri oldurma...