Monşer ve Leydilere Teslim Edilmez Vatan

İttifak savaşları, yurtta sulh konseyinin B planları, tek tek devreye girerken, yeni bir seçimle karşı karşıya kaldık.

Ülkeyi erken seçime sürükleyen ana meseleyi açarak yazımıza devam edelim.

Bundan birkaç hafta evvel, üç tır dolusu mühimmat sınırlarımıza götürülürken, güvenlik güçlerimiz tarafından ele geçirilmesi, medyada duyulmadı.

Bu sevkiyat 2019 seçimlerini yaptırmamak adına, sınırda ve içeride yeni bir iç karışıklık çıkarma amacını taşıyordu.

Fakat kurulacak tuzak erken fark edildi ve hükümet gereken kararı aldı.

Sulh terör örgütünün iç nizama kasteden bu girişimi, sonuçsuz kalınca, yeni plan hazırlıkları yapıldı.

15 Temmuz işkal kalkışmasını beraber yaşadık. Meydanlarda olan, evlerinde olan, vatan ve millet için var gücüyle mücadele veren kahramanlar varken,

aynı geceyi korunaklı yerlerde geçirenlerde oldu.

Hatta 15 Temmuz’un sabahında, ellerinde olan Fetö dokümanlarını yakanlara dahi şahit olduk. Fetö Darbesi yaşanmadan Yurtta Sulh naraları atan ve 15 Temmuz’da ben Başbakan olacam diyen kişi ne bir partinin başkanıydı ne de bir seçim takvimi vardı.

Fakat 15 Temmuz’u ısrarla göstererek ‘Ben Başbakan olacağım’ diyen kişi şimdi sulh ittifakının baş aktörü haline geldi. Bu bir rastlantı mı sizce?

Bu süreçte Fetönün savunucularından olan Emre Uslu ile yaptığı twiter yazışması dikkatlerden kaçmadı. Bizim istediğimiz sizin Cumhurbaşkanı Adaylığınızı açıklamanızdır söylemi, planlanan oyunun dışa vurumu olarak karşımıza çıktı.

Bugün Sulh Cephesinin liderini daha iyi tanımak için, eski Başbakanlardan Tansu Çillerin konuşması, karanlık noktaları aydınlatacaktır.

15 Temmuz’da Darbe ile yapılamayanları, siyasi bir darbeye çevirmek için hınca hınç bir çalışma başlatılmış durumda.

Fetö’yü her zaman destekleyen CHP, fetö’nün sulhunu savunanları da desteklemekten geri durmadı.

Tek gaye Türkiye’yi emperyalizme teslim etmektir. Bunun İçin Fetö, Hristiyanlara methiyeler dizmemiş miydi?

Onlar ülkenizi işgal ettiğinde, hiç bir şey yapmazlar dememiş miydi?

Alenen televizyonlarda yayınlanan o konuşmasına itiraz edenler varsa bilemem.

Batı sempatizanı olan, bu ülkenin inancını ahırlara gömen, yıllarca dedelerimizin dini eğitimlerini baltalayanlar ile Hristiyanların zararsız insanlar olduğunu söyleyenler şimdi bir ve bütün.

Erdoğan’ı seçtirmemek için dava adamları da!, şovmenlerde, solcularda! Bir araya gelip ortak iş tutuyorsa, bu işte bir iş var demek lazım.

Meselenin Erdoğan olduğunu net bir şekilde görmek lazım.

2019’da bu millete kan ve gözyaşı hazırlayanlar, sınır boylarına yığdıkları cephanelerin deşifresini erken seçim kararı verildiği anda anladılar.

Hükümet o tuzağa düşmedi.

Emperyalistler 2023 hedefleri için tuzaklar kurarken, maşalar iş birlikçiler 2019 için tuzak kuruyordu. Bu benzerliğin sebebi nedir acaba?

Bu memleketin sırat köprüsünden geçtiği günleri unutmayanlar, erken seçimde gerekeni yine yapacaktır. 2000 yıllarından önceki Türkiye ile bugün ki Türkiye’yi karşılaştırmak çok zor olmasa gerek.

Etrafımız ateş çemberiyken, bütün İslam ülkeleri tek tek sömürülürken, ayakta duran son kalenin Türkiye olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Bana göre siyasi darbenin hazırlandığı bu süreçte, yurtta sulh ittifakı son kozunu oynayacaktır. Talimatları kesin ve katidir. Seçimlerden hemen sonra arafta kalan bir sonuç olursa, bu ülkede iç karışıklık olacak demektir. Gezi parkı örneklerinin her ilde yaşanması demektir.

Hele ki darbe severlerin istediği olduğunda, bu ülkenin yüzde 50 sini kapsayacak geniş bir dışlama ve saldırı metodu uygulanacaktır.

Bu sebeple demokrasi nöbetleri gibi kutsal bir vazife bizi beklemektedir.

Çünkü İngiltere’nin monşer ve leydilerine teslim edilmeyecek kadar, önemlidir vatanımız.