Reşat Nuri Güntekin’in 1919 yılında yayınlanan Çalıkuşu romanı kahramanı Feride’nin günlüğüne dayalı bir anlatıdır. Feride, zengin bir aileden gelen ve gençlik yıllarını hastalıklarla tüketmiş bir annenin...

Reşat Nuri Güntekin'in 1919 yılında yayınlanan Çalıkuşu romanı kahramanı Feride'nin günlüğüne dayalı bir anlatıdır. Feride, zengin bir aileden gelen ve gençlik yıllarını hastalıklarla tüketmiş bir annenin, Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı bölgelerinde görevden göreve koşan bir paşa babanın kızıdır.

Feride altı yaşındayken annesi ölünce babası, hayranı olduğu Batılı anlayışla eğitilmesi için kızını Notre Dame de Sion adlı Fransız yatılı kız okuluna kaydeder. Çocukluğunun tümünü ve ergenlik yıllarının önemli bir bölümünü Fransız eğitimi aldığı bu okulda geçiren Feride, okuldaki son yılında, babasını da kaybedince, mezuniyet sonrası, yine bir Osmanlı paşasının eşi olan dul teyzesinin köşküne taşınır.

Zamanla, aile çiftin de onayını alarak, Feride ile evin oğlu Kamran'ın nişanına karar verir. Ancak Feride nişanlısının zengin bir dul kadınla yaşadığı gizli aşktan haberdar olunca, geçmişini sorgulamaya başlar ve yaşam tarzını baştan aşağı değiştirmeye karar verir. Teyzesinin köşkünü terk eder ve İstanbul'dan uzak bir köyde öğretmenlik görevi için Milli Eğitim Bakanlığı'na başvurur.

Zeyniler köyündeki görevi sırasında, Anadolu ve Türkiye'nin gerçeklerinin farkına varır. Köydeki teknik yetersizlikler gibi maddi sorunlarla olduğu kadar tabular ve batıl inançlar gibi kültürel sorunlarla da mücadele etmek zorunda kalır.

Yazarın adını zikretmediği bir savaşta hemşire olarak da görev yapar. Feride'de öğretmenlik ve hemşirelik görevleri esnasında, ikili bir tepki gelişir:

Yıkılmaktaki vatanını, halkını çok sevmektedir ama vatanının Batılı anlamda gelişmesine katkıda bulunma çabası hayal kırıklığı yarattığı için İstanbul'a ve İstanbul'daki ailesinin nispeten modern hayatına özlem duymaktadır. Roman sonunda Feride İstanbul'a döner ve Kamran ile evlenir.

Feride'nin öyküsü, 19. yüzyıl sonları İstanbul'undaki birçok üst sınıf kadının deneyimlerini betimlemektedir. Bu bağlamda toplumsal ve siyasi reforma ilişkin fikirleri, din ve kadının toplumsal konumuna dair görüşleri ele alınan Halide Edip Adıvar'ın biyografisini de andırmaktadır.

Feride de Halide de çocuk yaşlarda annelerini kaybetmiş, ikisi de dönüşmekteki Osmanlı İmparatorluğu'nda resmi görevler üstlenen babalarının kılavuzluğunda Batılı okullarda eğitim almış, ikisi de öğretmenlik yapmış ve savaş cephelerine hemşire olarak gitmişlerdir. Daha da önemlisi hem Feride hem de Halide reform dönemi kadınları olarak vatanlarının toplumsal kalkınmasına katkı vermek istemişlerdir. Onlar, Osmanlı'nın Tanzimat dönemi ile birlikte, Batılılaşma yolundaki ilk hamlelerini atan ve çocuklarını ülkelerinin kurtuluşu için gerekli gördükleri Batılı prensiplerle büyütmek isteyen bir kuşağın kızlarıdır.

Batılı okullarda elde ettikleri fikir, ilkelerle gerçek birer milliyetçiye dönüşen bu kadınlar, öğretmenlik ve hemşirelik görevleri esnasında gözlemledikleri geri kalmışlığa isyan etmişler, eğitimli bireyler olarak vatanlarının, toplumlarının kalkınması arayışı içinde olmuşlardır. Onlara göre bu çabanın sonuç vermesi, bir yandan Anadolu toplumunun erdemlerini korurken, öte yandan da Batılı sisteme geçişi sağlayacak bir yol bulunmasına bağlıdır.