Merhum istiklâl marşı şairimiz vefat ettiklerinde gençlk ihtifâl yapmak ister. Fakat bu vaziyet o günün münevverleri arasında bir tartışma başlatır...Hiçbiri hayatta olmayan bu mevtaların ardından (maalesef tanıyamadığım, haklarında tam bir bilgi sahibi olmadığım için) kötü konuşmak edebe muhalif olacağından “münevver” dedim geçtim...

Merhum istiklal marşı şairimiz vefat ettiklerinde gençlk ihtifal yapmak ister. Fakat bu vaziyet o günün münevverleri arasında bir tartışma başlatır...

Hiçbiri hayatta olmayan bu mevtaların ardından (maalesef tanıyamadığım, haklarında tam bir bilgi sahibi olmadığım için) kötü konuşmak edebe muhalif olacağından 'münevver' dedim geçtim...

Lakin aşağıda kimilerinin merhum (Akif) hakkındaki bu ihtifal (hürmet ve saygı için büyük cemaat ile yapılan cenaze merasimi) münasebetiyle yazıp çizdiklerine yàni telakkilerine bakarsanız, bu payeye müstehak olmadıklarını siz de teslim edeceksiniz...

Münevverlik (entelektüel, ziyalı) bu değildir, bu olmamak gerekir... Allah aşkına Akif böyle bir gayz u garezle anlatılacak insan mıdır?

'Bence Akif gerek Safahat'ında ve gerekse Sebilürreşad risalesinde İslam ideolojisinin (!) tam mánasile vaizliğini yapmıştır. (........) Dinler ve bahusus İslam dini asla milliyetçiliğe yer vermez; ancak din kardeşliği(ni) kabul eder. Akif bu sebepten milliyetçi olamaz. Akif dine bağlanmıştır, hem pek çok bağlanmıştır.'

Buyur burdan yak derler ya o hesap... Bu Şefik Celal isimli müstağribe göre İslam háşa millî hislere mugayir ve dinibütün bir Müslüman asla milliyçi olamaz. Belli ki hazret milliyetçiliği kavmiyetçiliğe inhisar etmiş faşist biridir. Başkası olamaz...

Hadi itikadın bozuk, dine soğuksun bari san'atına hürmet et. Ne gezer:

'San'atkar Akif'e gelince: Bunun üzerinde fazla söz söylemeye lüzum yoktur. Zira Akif Fuzûlî'nin, Nedim'in, Hamîd'in, [Tevfik] Fikret'in, Haşim'in, Yahya'nın [Yahya Kemal Beyatlı] yanında bilmem mevzubahis edilebilir mi?'

Hülasa Mehmed Akif milliyetçi değil, ümmetçi idi. İslam camiası içinde bir Türklüğe yer veriyordu. Büyüklüğü bir idealist oluşundadır. Başka şeyinde değil…'

Belli ki senin aydın tarafın da zifiri karanlıkta görülebilen ateş böceklerinin ziyası kadar bile değil. O devasa san'atı göremiyor, sadece vızıldayıp duruyorsun çünkü...

Edebiyatçı Beşir Ayvazoğlu iki yıl önce yazdığı bir makalesinde, Nazım Hikmet'in Yahya Kemal hakkındaki övgü dolu sözlerini Nazım'ın bir mektubundan aktardıktan sonra şöyle der:

'Gerçek şairler, yazarlar ve fikir adamları ideolojik olarak karşı kutuplarda yer alsalar bile, birbirlerinin kıymetini takdir etmekten çekinmiyor, hatta rahatça bir araya gelebiliyorlardı...'

Ayvazoğlu'nun makalesinden devam edelim:

'Nazım, sadece Yahya Kemal'e değil, takipçilerinin şairden bile saymadıkları Mehmed Âkif'in de inanmışlığına hayrandı ve onu 'büyük şair' olarak görüyordu. Bu 'büyük şair' ifadesi Kurtuluş Savaşı Destanı'nın İstiklal Marşı'ndan söz edilen bölümünde şöyle geçmektedir:

bilmem ki nasıl anlatsam, / Âkif, inanmış adam, / büyük şair...

Olması gereken buyken, Şefik Celal müstağribi neler, ne ipe sapa gelmez laflar etmiş. Ne Akif için, ne din-i mübin-i İslam için hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayan hilaf-ı hakikat zırvalar...

Bunlar biraz hürmeti bile çok görüyorlardı büyüklerimize...

Eşref Edip'in Mehmet Akif isimli (Asarı İlmiye Kütüphanesi Neşriyatı, 1357 – 1938) kitabının sonlarında böyle birkaç negatif sözde münevver yanında vefalı ve hürmetkar hakiki münevverlerden de misaller var.

Onları da bir başka yazımızda ele alalım inşá'allah...