Mescid_i Aksa-VI

Müslümanlar Kudüs’ü Hz.Ömer zamanında 638 yılında fethettiler. Hz. Ömer (ra) bu şehrin kudsiyetine binaen bizzat teslim aldı. Mescid-i Aksa’ya girdi. Burayı temizleyip namaz kıldı.

Abdülmelik’in burada bir mescid yapmasının nedenini de tarihçiler şöyle anlatırlar: "Mir'atu'z-zaman" adlı eserin sahibi dedi ki: "Bu senede[1] Abdülmelik b. Mervan, Kudüs'te Mescid-i Aksa'daki ka­yanın üzerine bina yaptırmaya ve Mescid-i Aksa'yı onarmaya başladı. Bu onarım işi hicretin yetmişüçüncü senesinde tamamlandı. Bunun se­bebi de şu idi: Abdullah b. Zübeyr, Mekke'yi istila ettiği zaman Mina ve arefe günlerinde insanların Mekke'de ikamet ettiği günlerde hutbe irad ediyor, hutbesinde Abdülmelik'in aleyhinde konuşuyor ve Mervan oğul­larının kötülüklerini anlatıyordu.

Abdullah b. Zübeyr, insanları kendisine bey'ata davet ediyor, çok fa­sih konuşuyordu. Şamılıların büyük çoğunluğu ona meylettiler. Abdül­melik, bunu duyunca insanları hacdan menetti. Hacca gitmelerine mü­saade etmeyince insanlar ona kızdılar. Bundan sıkıntı duymaya başla­dılar. O da Mescid-i Aksa'daki kayanın üzerine kubbe yapmaya ve Aksa mescidini inşa etmeye başladı.

Abdülmelik, Beyt-i Makdis'i tamir etmek istediği zaman oraya bol miktarda para ve işçi gönderdi. Onarım işini de Reca b. Hayve ile Yezid b. Selam adındaki azatlısına tevdi etti. Memleketin çeşitli yerlerinden sanatkarları toplayıp Beyt-i Makdis'e gönderdi. Ayrıca bol miktarda da para gönderdi. Reca b. Hayve ile Yezid'e, bu iş için tereddütsüz olarak bol masraf yapmalarım emretti. Onlar da bu için büyük miktarda para harcadılar. Kubbeyi inşa ettiler, çok güzel bir yapı meydana geldi. Orayı renkli mermerlerle döşediler. Kubbenin üzerine de biri kış mevsimine mahsus olmak üzere kırmızı maden filizinden, diğeri de yaz mevsimine mahsus olmak üzere deriden iki örtü yaptılar. Kubbeyi çeşitli perdelerle çevrelediler. Oraya hizmetçiler tahsis ettiler, çeşitli kokular, misk-i am­ber ve safranları oraya saçtılar. Çok masraflar yapıyorlar, geceleyin kubbeyi ve mescidi buhurlarla tütsülüyorlardı. Altın ve gümüşten kan­diller, altın ve gümüşten zincirler asarak orayı süslediler. Miskle kaplı, ay parçasını andıran dallarla süslediler. Mescidi ve kayanın üzerine ya­pılan kubbenin üstüne renkli sergiler serdiler. Buhurları tütsüledikleri zaman kokusu uzak mesafeden hissediliyordu. Orayı ziyaret eden bir kimse dönüp memleketine vardığında kendisinden günlerce misk, tüt­sü ve güzel kokular saçılıyordu ve onun Mescid-i Aksa'daki kayalığa git­tiği ve Kudüs'ten geldiği anlaşılıyordu. Mescid-i Aksa'da çok sayıda hiz­metçi ve kayyum vardı. O gün yeryüzünde ondan daha güzel bir bina ve kayalığın üzerindeki kubbeden daha göz alıcı bir kubbe yoktu. Öyleki insanlar, Ka'be'ye haccetmeye gitmeyip oraya gelmeye başladılar.

Kısaca diyeceğimiz şu­dur ki, Beyt-i Makdis'teki kayalığın üzerine yapılan kubbenin inşaatı tamamlandığında, yeryüzünde o kubbe kadar güzel ve göz alıcı başka bir kubbe yoktu. Oraya birçok taşlar, mücevherler ve mozaikler yerleş­tirdiler. Göz alıcı birçok şeyleri taktılar. Reca b. Hayve ile Yezid b. Selam, Mescid-i Aksa'mn tamiratını ve kayalığın üzerine yaptırdıkları kubbenin inşaatını en mükemmel bir şekilde tamamlamış oldukları halde yine de 600000 miskal (başka bir rivayete göre ise 300000 miskal) altın arttı. Bu durumu bir mektubla kendisine bidirdikerinde Abdülmelik, onlara: "Ben artan altınları size hibe ettim." diye cevabî bir mektup yazdı. Onlar da bu altınları kabul et­meyerek: "Eğer yapabilseydik mescidin tamiratına kendi zevcelerimi­zin ziynet eşyalarım da katardık." diye mektub yazdılar. Bunun uzerme Abdülmelik, onlara: "Eğer kabul etmiyorsam* o altınları kubbenin ve kapılarının üzerine dökün." diye mektub yazdı. Herhangi bir kimse, kubbenin üzerindeki eski ve yeni altınların miktarını tahmin edemezdi.[2]

Mescid-i Aksâ deyince; geniş anlamda Kubbetü's-Sahrâ, mezar, türbe, tekke, zaviye ve sebil gibi dini amaçla yapılmış yapılan içine alan yaklaşık 150 dönüm kadar bir arazi üzerine serpilmiş binalar topluluğu anlaşılır.

  1. Kubbettü’s Sahra

Emevî halifelerinden Abdülmelik bin Mervân, (687-691 yılları arasında ) Peygamber efendimizin Mîrâc’a yükselirken üzerine bastığı ve üzerinde mübârek ayak izi bulunan Hacer-i muallakın üzerine yaptırdı. Bu caminin inşaatında Meryem Bazilikasında çıkan malzemeler de kullanılmıştır. [3]

Sahra üzerinde yapılan kubbe demektir. Sahra ise kaya parçası anlamına gelir. İslam tarihinde sahra veya hacer-i muallaka (boşlukta duran taş) olarak bilinen mukaddes kaya rivayete göre insanlık tarihi kadar eskidir. Emevi halifesi Abdülmelik (65-86/685-705), Kubbesü’s-Sahra’yı 691 yılında yaptırdı[4]. Muallak taşı, tam kubbenin altında bulunmaktadır. Altına merdivenle inilmektedir. Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlarca sahra mukaddes kabul edilir. Sahranın yanında Peygamberimizin Mirac’a çıkarken Burak’a bindiği sırada oluşan ayak izi vardır. [5]

Günümüzde Mescid-i Aksa denildiğinde Mescid-i Ömer (kubbetussahra) anlaşılsa da asıl Mescid-i Aksa onun hemen yanındaki eski bir yapı olan ve Beytülmakdis üzerinde inşa edilen yerdir.

  1. Miraç: Peygamberimiz, bu şehirde göğe çıkmıştır. İlgili ayet daha önce geçti.

Ayrıca kudüste bir çok sahabi mezarı da bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Selman-ı Farisi, Vasile binti Eska, Ebu Reyhane ve niceleri…[6]

SONUÇ OLARAK

Abdülmelik’in 691 yılında Kudüs’te yaptırmış olduğu bu mescid’e Kubbetussahra (Mescid-i Ömer) denilmiştir. Ardından 702 yılında da Beytülmakdis’in olduğu yerde Mescdi-i Aksa’yı inşa etmiştir. Bu yapılar topluluğu İslam tarihin ilk anıtsal yapısı gözü ile bakılan bu eser, hacerul muallaka taşı üzerinde inşa edilmiştir.

Abdülmelik, burayı yapınca insanları buraya cezp etmek için Kur’an’da geçen Mescid-i Aksa ismini buraya vermiştir. Böylece Beytülmakdis mabedi, Müslümanların aşina oldukları Mescid-i Aksa haline gelmiştir.

İşte insanların anlamadığı burasıdır. Resulullah zamanında Mescid-i Aksa yoktu sonradan yapıldı diye itiraz edenler bu ayrımı görmemektedirler. Resulullah zamanında Beytülmakdis vardı ve Resulullah yukarda geçen hadislerde belirttiği gibi oraya gitti. Kur’anda geçen Mescid-i Aksa ifadesi bu isimle anılan bir mescid-i ifade etmek yerine mescid-i hareme en uzak secde edilen yeri ifade etmektedir. Hareme en uzak kutsal ve secde edilen yerde Beyütlmakdis’dir.

Bu konuda saldırıda bulunanlar Mescid-i Aksa’nın Abdülmelik tarafından Hicaz’da halifeliğini ilan eden Abdullah b. Zübey’den dolayı yaptığını söyleseler de bu sadece Müslümanlarca, ayet ve hadislerde kutsal kabule edilen bir mekana cami yapılmasından ibarettir. Camiyi burada yaptığı için değil, zaten kutsal bir yerde cami yapmıştır.

Müslümanların bu tür Yahudi saldırılarına karşı uyanık olmaları gerekir. Onlar, Mescid-i Aksa’yı Müslümanların gözünde itibarsızlaştırmak için İslami kaynakları ve hatta Müslümanları bile kullanmaktadırlar. Olayın özü budur.

ömer mescidi

[1] Hicri 66. yılı

[2] İbn Kesîr, El Bıdaye Ve'n-Nihaye, Çağrı Yayınları: 8/445-450.

[3] İbn Kesîr, El Bıdaye Ve'n-Nihaye, Çağrı Yayınları: 8/445-450.

[4] Kubbetüssahra’da kullanılan mozaikler, hem Bizans ve hem de Sasani etkisi taşırlar. Bunlar, belki de Suriyeli mozaikçiler tarafından yapılmıştır. Çünkü islam öncesi dönemde Suriye de meşhur bir sanat ve mimari okulu bulunuyordu.

[5] Paksu, a.g.e

[6] Paksu, a.g.e