Merkez Bankası Erdoğan’ı Bitirecek

Nurettin Sözen ismini kaç kişi hatırlar? İstanbul, büyükşehir belediyesi yapıldıktan sonra gelen ikinci başkandı. İlk Başkan, Dalanyalı Bedrettin’di. Bedrettin Dalan, dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal’ın da desteğini alarak İstanbul’u mezbelelikten kurtarmıştı. Tarlabaşı ve Haliç başta olmak üzere İstanbul’un pislik yuvası ve kangren haline dönüşmüş semtleri yerle bir ederek şehri tarihi ismine yaraşır bir hale gelmesi için inanılmaz çaba sarf etmişti.

İşte böylesi bir eski devir kapatma mücadelesi sürecinde, Sosyal Demokratlarımız her zaman olduğu gibi o gün de mezbelelik ve pislik üreten olan yapıyı savundu.

Özal İle Dalan kapıştı ve Aradan Nurettin Sözen sıyrıldı ve tam 5 yıl boyunca İstanbul’un içine etti. Şehrin suları hiç akmadı. Bırakın sokakları caddeler temizlenmedi. Şehrin her sokağında çöp dağları oluştu. İstanbul yaşanmaz hale gelmişti.

Ve Türkiye’nin bir hülasası olan İstanbul, bir daha solcuları, sosyal demokratları büyükşehir Belediyesi’nin kapısına otopark görevlisi dahi yapmadı.

Türkiye’nin kahir ekseriyeti de o minval üzre siyaset izledi. Sadece gözleri ve kalpleri bağlı olanlar “rezil zamanlar”ı tercih etmeye devam etti.

Ve Nurettin Sözen’in bu olağanüstü çabaları sonucunda Türkiye, bir daha solu iktidara getirmeme ahdi yaptı. Çünkü sol demek, sorun demekti. Sol demek akmayan sular, yoksulluk fakirlik, kirli ve pis bir dünya demekti.

Nurettin Sözen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken İstanbul'da öğrenciydim. Olağanüstü bir susuzluk vardı. Sular hiç akmazdı. O yıllar İSKİ tarihinin utanç yıllarıdır. Sular çok uzun süre akmayınca musluklar anlamını kaybederdi. Biz dahil birçok kimse de sabah muslukları kontrol etmeden işine, okuluna giderdi. Sonra akşam bir gelirdik ki İSKİ evde kimse yokken birkaç saat su vermiş evi su başmış. Her taraf leş gibi.

Yıkamaya su lazım ama İSKİ suları tekrar kesmiş...

Allah var, Nurettin Sözen suları akıtması için ulu orta İSKİ’ye tazyik yapıyordu. Lakin İSKİ’nin bütün su kanalları boş olduğu için bu tazyikler o borularda absorbe ediliyordu.

Çok sıkıntılar çekmiştik.

Sonuçta Sözen seçimleri kaybetti ve Erdoğan Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.

“İyi de Erdoğan-Merkez Bankası-Nurettin Sözen arasındaki kombinasyonu hala anlamadık” diye soruyorsunuzdur şu anda.

Türkiye’nin son iki yıldaki “para politikası”na dikkat edeniniz oldu mu hiç?

Erdoğan ile Merkez Bankası’nın ilişkisi, Nurettin Sözen-İSKİ ilişkisine birebir uyuyor.

Kim ne derse desin, dünyanın hiçbir merkez bankası bağımsız değil.

Dünyada olduğu gibi bizde de Merkez Bankası bağımsız falan değil.

Son iki yıldır Erdoğan'ın Merkez Bankası'nı ve para politikasını yönetme şekli Sözen'in İSKİ'yi yönetme şekline benziyor maalesef.

Hükümet ile merkez bankası arasında inanılmaz bir doku uyuşmazlığı var. İkisi de birbirine karşı “Kan zehirlenmesi” faktörü taşıyor. Hükümetin dediğini Merkez Bankası, Merkez Bankası’nın dediğini hükümet takmıyor. Hal böyle olunca da hükümet, Merkez Bankası Kanunu'nu hiç takmıyor.

Sözen zamanında benzin istasyonlarına benzer su istasyonları açarak ve tankerlerle su taşıyarak susuzluk problemini çözmeye çalışmışlardı. Şimdi enflasyonla mücadele için açıklanan tuhaf tedbirlere baktığımda gözümün önüne hep o gülünç istasyonlar geliyor.

Piyasa faiz artışı bekliyor, faizler artmıyor. Yine bekliyor yine artmıyor. Umudunu kesiyor ve faizlerin artmayacağı beklentisi ile pozisyon alıyor. Sonra aniden % 10’un üzerinde bir faiz artışı.

Ve bu çift haneli faizin piyasaya yansıması yüzde 42’yi buluyor.

Tıpkı İSKİ’nin basit bir su kesintisinin insanların gusül abdesti alamayıp cenabet bir halde ortada dımdızlak bırakması gibi.

Merkez Bankası’nın son aylardaki para ve faiz politikası, sadece iş adamlarını ve esnafı değil, tüm Türkiye’yi ortada bırakmıştır.

Şimdi bir sonrakinde ne olacak, yüksek stres seviyesinde beklenti oluşturmaya çalışıyor piyasa... Bazen tutturuyor bazen tutturamıyor. Spor toto oynar gibi ya da Sözen'in İSKİ'sinden su bekler gibi...

Bu arada Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Merkez Bankası anketlerine olan güven sarsılıyor. Bu Türk ekonomisine nükleer bomba atmaktan daha tesirli bir hal. Acilen TÜİK’ten herkes elini çekmeli ve bu kurumun namusuna halel gelmemesi lazım.

İstanbul'da İSKİ Sözen'i bitirdi...

Merkez Bankası da AKP’leşen AK Parti gibi Erdoğan’ı siyaseten bitirecek olan kurumların başında gelecek. Bunu bir yere not edin.