Değerli İstiklal gazetesi okuyucuları ve çok kıymetli gazete çalışanları ve yöneticileri gazetenizde, bizi misafir edip burada köşe yazısı yazma fırsatı verdiğiniz için hepinize teşekkürlerimi sunuyorum...

Değerli İstiklal gazetesi okuyucuları ve çok kıymetli gazete çalışanları ve yöneticileri gazetenizde, bizi misafir edip burada köşe yazısı yazma fırsatı verdiğiniz için hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Size sıcak bir Merhaba demek için ilkyazımızı kaleme aldık. Tarih sevenlerle gazete sütunlarından buluşmakta şüphesiz benim için çok keyifli olacağını düşünüyorum. Kitap neşrinden sonra bir gazete köşesinde kısa yazılar yazmakta pek tabi bir maharet işidir. Şayet bu sütunlardan size ulaşırken sürçü lisan edersek af ola.

Haftalık yazılarımızla siz okuyucuların karşına çıkacağız kah gündemi tarihe bağlayacağız kah tarihi gündeme bağlayacağız. Köşemizin adını da klasiğimiz olan kaybolan tarihin peşinde olarak belirledik. Mehmet Dilbaz olarak böyle tanınmıştık. Bu şekilde devam etmekte yerinde olacaktır, kanaatindeyim. Henüz çocuk yaşlarda başlayan tarih merakımız sosyal, görsel ve yazılı medya aracılığı ile oluşturduğum 'Kaybolan Tarihin Peşinde' hareketi ile hizmetlerimiz epey bir ivme kazanmış oldu. Bu hareket ile Bizans'tan ve Osmanlı'dan günümüze ulaşan tarihî eserlerin korunması ve yaşatılması konusunda farkındalık oluşturmayı hedeflemiştim, hamd olsun Allahın lütfudur ki, bu hareket güzel sonuçlar vermiş oldu.

Kaybolan tarihin peşinde kitabımız görsel ve yazılı basında teveccüh görerek raflardaki yerini aldı. Siz okuyucularımızla buluştu. Gönüllü tarihçi arkadaşlarımızla kaybolmaya yüz tutmuş hazire ve türbede medfun bulunan ilmi, dini, fikri şahsiyetlerin, tanıtımı için onları anlattığımız görsel tabelalarla tarihimize sahip çıkılması ve kamuoyunda ve halkın arasında farkındalık oluşturmayı da başardık. İlerleyen zamanlarda, kaybolan tarihin peşinde olarak, suyu akmayan çeşmelerden, suyun akması ve onların tabelalarını, camii kitabelerini de günümüz Türkçesi ile hazırlayıp, bu ülkenin evlatlarının tarihini bilmek ve sahip çıkabilmemiz için, bunların kimler olduğunu bu eserleri kimlerin yaptırdığını açıklamak adına Ecdadımızı tanımak için halkımızı bilgilendireceğiz.

Sultan Abdülhamit Han'a ait bir söz de ulu sultan der ki; Tarih tekerrürden ibaret değil hataların tekrarından ibarettir. Son yüzyılda o kadar çok yanlış alınan kararlar vardı ki, pek çok tarihi eserlerimizi ya çaldırdık, ya talan ettirdik, ya yıktık, ya da bakımsızlıktan yok olmaya terk ettik. Hataları tekrar yapmamak adına, gelecek nesillerimize mamur ve inşa edilmiş köklerimizi tanıyacağımız, Türk irfan, sanat ve kültürünü yaşatan büyük Türk milletine ait eserleri onararak onlara bakarak tekrar mamur ve abad olmuş bir coğrafyada evlatlarımıza tarihimizi sevdirelim

Eski hatalarımızı tekrar etmeden ve bu eserleri imar ederek gelecek nesillerimize ışık olup tekrar dirilip, istiklalimizi ikbalimizi parlatarak tarihi tekrar yazmak adına beraberce gayret edelim. Köşe yazılarımda bunlara dikkat çekip tarihin bilinmeyen yönlerini gözlerinizin önüne serip Kaybolan Tarihin Peşine düşüp size anlatmayı bir vazife olarak kabul ediyorum.

Baki selam ve muhabbetlerimle. Haftaya görüşmek üzere.