MEHMETÇİK VE GÜLENCİK

Mehmetçik, Peygamberimiz Hz. Muhammed'e, onun Rabbine ve Kitabına iman ederek kendisinin ve milletinin vatanını, namusunu ve bütün değerlerini koruyan kişidir.

Bu kişi, bu görevi devletinden ve Hz. Muhammed'den almıştır.

Mehmetçik bu görevini gerek rütbeli asker gerekse er ve erbaş düzeyinde yerine getirir. Her bir rütbe onun için bir şereftir. Bu yüzden, rütbe elde etmek için sınav sorusu çalmaz, torpil istemez, araya adam sokmaz.

Onun dört gözle beklediği, istediği tek rütbe şehitlik rütbesidir.

Beş bin yıllık Türk tarihi sürecinde Müslüman olana kadar adı Türk askeridir, Müslüman olduktan sonra adı Mehmetçiktir.

Biz onu Çanakkale Cephesinde, Sakarya'da, Dumlupınar'da, Kore'de, Kıbrıs'ta, Mardin'de, Şırnak'ta, en son da El Bab'ta ve Cerablus'ta gördük.

Mehmetçik, vatanı ve dini için ölmeye hazırdır. Hiç gözünü kırpmadan canını verir.

Bu Mehmetçiğin içi dışı birdir. Riyakârlığı, yalanı, “tedbir” denen şeyi bilmez. Neyse odur.

Gücünün yettiğince ibadetini yapar. Bir günah işliyorsa bunun günah olduğunu bilir. Boynunu büküp af diler.

Ailesinden, anne ve babasından utanmaz. Dolayısıyla onları başkalarından gizlemez.

Karısını, kendisi severek ve isteyerek seçmiştir.

Eğlenecekse eğlenir. Üzülecekse üzülür.

Düşmanına saldıracaksa “Allah Allah” diyerek saldırır.

Gelelim Gülencik'e.

Gülencik başta ABD olmak üzere batılı Hristiyan devletlere, sırtını dayamıştır.

Önderi Hz. Muhammed değildir. Onun önderi Vatikan sevdalısı Gülen denilen terörist başıdır.

Bütün hayatı yalan dolandır. Dolayısıyla aslında onun bir hayatı yoktur.

Çocukluğundan beri bütün hayatı “tedbir” adı altında bir takım yalanlar söylemekle, kendisini, özünü gizlemekle geçmiştir.

Anasının başörtüsünden ve babasının takkesinden utanır.

Karısını seçmekten, sevmekten, sevilmekten acizdir.

Birileri hayvan pazarını andıran kataloglar üzerinden bir kadının resmini kendisine göstermişler; “Biz sana şunu uygun bulduk” demişlerdir.

Bir dini bulunmamaktadır. Dinlerarası Diyaloğa inandığı için beş, altı tane dini bulunmaktadır.

Şöyle bir fıkra vardır:

Karga kiliseye gidip şarabı içer. Sonra da haçın üzerine ihtiyaç giderir. Onu yakalayan papaz kargaya der ki “Müslüman'dıysan şarabı niye içtin. Hıristiyan'dıysan haça niye pisledin.” İşte bu fıkra tam da Gülencikleri anlatmaktadır.

Aslında bu sözde asker, mesela bir doktor olması gerekirken iradesiz olduğu için birilerinin emriyle asker olmuştur. Dolayısıyla kendisinde doğuştan gelen bir askeri yetenek bulunmamaktadır.

Bütün rütbelerini de torpille elde etmiştir.

Bu yüzden, biz onu 15 Temmuz akşamı gözüne far tutulmuş tavşan gibi kala kalmış bir şekilde gördük.

Mehmetçik, hiçbir zaman 15 Temmuz akşamındaki gibi bir girişimde bulunmaz. Sadece Gülencikler bulunur.

Tek düşmanı Türkler ve Müslümanlardır.

Mehmetçik, 15 Temmuz akşamındaki gibi bir girişimde bulunmaz bulunmasına, ama hadi diyelim ki bulundu, tutup ellerini kaldırmaz. Mert bir şekilde kafasına sıkar.

Bu Gülencik kısmı, Yunan'a da, Alman'a da teslim olabilir.

Zaten daha önce Gülen'e teslim olmuştur…