PKK’nın ABD ve NATO’dan himaye ve destek gören kolu PYD’nin yuvalandığı Resulayn’dan (Kobani) gelen iki canlı bombanın gerçekleştirdiği


PKK’nın ABD ve NATO’dan himaye ve destek gören kolu PYD’nin yuvalandığı Resulayn’dan (Kobani) gelen iki canlı bombanın gerçekleştirdiği 44 vatan evladının canına kıyan menfur terör eylemi hepimizi yasa boğarken birileri hala ucuz siyaset ve çıkar hesabı derdinde.


PYD destekli bombacılar masum insanları katlederken, ABD parlamentosu PYD’ye helikopter de dahil silah yardımı yapan kararı onaylama cür’etini gösterebiliyor. Sanki, 15 Temmuz’da bitiremedikleri yarım kalmış darbe girişimini tamamlama derdindeler.

Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili Anayasa değişiklik teklifinin TBMM’ye sunulmasından birkaç saat sonra patlatılan bombalarla verilmek istenen mesajı anlamayanlar, anlamak istemeyenler, güçlü Türkiye’yi istemeyen odakların çıkarlarına bilerek ya da bilmeyerek hizmet etmekte devam ediyorlar.

Çok satan bir gazetenin medyanın patlama ile ilgili tavrını sözüm ona eleştiren şu tavrına ne buyrulur?

“Patlama tüm İstanbul’dan duyuldu, yandaş medya duymadı” diyor ve ekliyor, “Yandaş medyanın derdi Başkanlık sistemi…”

Terörün istediği de bu zaten…

Terörün ekmeğine yağ sürmek değil de nedir bu?

Uzmanlar boşuna “Medya terörün oksijenidir” demiyor.
***
RTÜK ve Emniyet Genel Müdürlüğü işbirliği ile 2003 yılında “Medya ve Polis” konulu bir dizi panel yapılmıştı.

RTÜK bu etkinlikte sunulan bildirileri “Medya ve Polis” adı ile kitaplaştırdı.
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi dekanlığı da yapan Prof. Dr. Zakir Avşar’ın, o zaman RTÜK Başkanvekili sıfatı ile yönettiği “Terör Haberleri ve Medya” konulu benim de konuşmacı olarak katıldığım panelde konu enine boyuna tartışılmıştı.

ABD’nin 11 Eylül olaylarındaki tavrını değerlendiren Avşar kanlı görüntülerin, acı ve ıstırabı yansıtan yayınların Amerikan medyasına yansımadığını hatırlatarak, doğrudan Pentagonun medyaya müdahale ettiğini belirtmiş, Amerikan medyasının bunu sorumlu yayıncılık olarak nitelediğini dile getirmişti.

Bendeniz de o panelde özetle şunları söylemiştim:

“Terör ve şiddeti besleyen en önelli gıda propagandadır. Terörist örgütler propagandalarını yapmak için basından, televizyondan, internetten yararlanırlar. Eylemlerini, basın ve yayın organlarında en çarpıcı şekilde nasıl verileceğini planlayarak gerçekleştirirler.”

O panelde aktarılan ilkokul mezunu bir aşiret reisinin teröristlerle ilgili şu değerlendirmeleri dikkatinize sunarım:

“Televizyondaki, gazetelerdeki haberler bu sıradan insanlara kişilik, kimlik veriyor, bir aidiyet veriyor.”

Aradan 13 yıl geçmiş, ama maalesef değişen bir şey yok.

Sözde kahramanlık adına kendilerini patlatıyorlar.

Medya da terörün amacına hizmet edecek şekilde kanlı görüntüleri, parçalanmış ceset görüntülerini verme yarışında.

Sonra da kalkıp OHAL’in uygulanmakta olduğunu unutarak sosyal medyayı da kapsayacak şekilde konan yayın yasaklarını eleştiriyoruz. Basın özgürlüğünün engellendiğinden dem vurmaya kalkıyoruz.

Hayat hakkının engellendiği yerde özgürlükten söz edilemeyeceğini görmezden gelerek…
***
Dikkat çeken bir ayrıntı var.

Tıpkı Gezi olayları sırasında CNN’nin Taksim’de konuşlandığı gibi, BBC kameramanı da
Patlamanın meydana geldiği yeri çok iyi gören bir açıya yerleştirdiği kamerasıyla olayın hemen ardından yayına giriyor ve menfur olayı sıcak görüntülerle dünyaya aktarıyor.

Hani BBC’nin yayın ilkeleri?

Daha önce BBC’de çalışmış olan Zafer Arapkirli bir zamanlar, İngiliz yayın kuruluşunun terör olayları konusundaki tutumunu şöyle anlatmıştı:

“BBC’ye başlayan bir gazeteci, ilkeler kılavuzundan, bu tür durumlarda ne yapacağını, ne yapmayacağını öğrenir. Kolu kopmuş, acı çeken bir insanı görüntülemenin insanlıkla bağdaşmayacağını, insanın ailesinden birinin ağır yaralı olduğunu televizyondan öğrenmemesi gerektiğini bilir ve refleks olarak bu tür yayınlardan kaçınır?”

Herhalde terör Türkiye’de meydana gelince BBC yayın ilkelerini de rafa kaldırıyor.
***

Beşiktaş’ın Ermeni asıllı oyuncusu Aras Özbiliz’in terörü Türkiye karşıtı yayınlar için fırsat gören Armnews kanalına söylediği “Bunlar dünyanın her yerinde yaşanıyor. Paris’te, New York’ta, yarın Erivan’da da olabilir, Moskova’da da. Sizlerin de başınıza gelebilir. Yapmamız gereken terörün karşısında dimdik durmak” şeklindeki sözleri ibretlik.

Umarım birileri Beşiktaşlı Attiba’nın, kendisinden Türkiye hakkında olumsuz sözler bekleyen Kanada medyasına söylediği şu sözlerden ders alır:
“Uzaktan insanların ne yaşadıklarını bilmiyorsunuz, sonra da kendinize göre yorumlar istiyorsunuz. Sizinle konuşmak istemiyorum, çünkü boş konuşuyorsunuz."