MEDENİYET’İN NERESİNDEYİZ?

Asya Hun İmparatorluğuyla başlayan Türklerin devlet olma ve medeniyet inşa etme serüveni 2238 yıldır devam ediyor.

Peki, “medeniyet” diğer bir adıyla “uygarlık” ne demek?

“Uygar” kelimesi tarihte ilk yerleşik hayata geçen, geçim kaynağı olarak tarım ve ticareti seçen ilk Türk devleti olan Uygurlardan gelmektedir. Bugün medeniyet ve uygarlık dendiğinde ne hazindir ki akla batı geliyor.

Batılı hayat tarzının benimsenmesi anlamında kullanılan medeniyet ve uygarlığın tam olarak tekelleşmediği, küreselleşmeyle birlikte bugün “modern medeniyet” olarak “batı medeniyeti” tüm dünyaya pazarlanıyor.

Medeniyeti teknik ve teknolojik yenilikleri ithal etmekten, başka millet ve medeniyetlerin “doku uyuşmazlığına” sebep olan kanunlarını kendine uyarlamaktan ibaret sandığımız için bu gün bir Türk medeniyetinden bahsedemiyoruz.

Ne kendi medeniyetimizi inşa edebilmişiz ne de İslam medeniyetine sahip çıkabilmişiz…

Medeniyet anlamında hiçbir müştereklerde buluşabilmiş karar kılmış değiliz.

Bir millet veya devletin, maddi manevi değerlerinin toplamına medeniyet dendiği bir çağda…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak medeniyetin neresindeyiz?

Türk milleti olarak uygarlığın hangi harfindeyiz?

Orta Asya’da resmi dili Rusça olan Türk Cumhuriyetleri var. Uygur Türkleri Çin zulmü altında can çekişiyor.

Millet medeniyetinin hali pür melali bu!

Peki, “ümmet” medeniyetinin hali nicedir?

Yemen’de 10 milyon kişi açlık çekiyor, Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da Filistin’de milyonlarca insan hayatını kaybetti, evlerini terk etti, şehirler yıkık dökük, evler delik deşik, hayatlar paramparça…

Batı ülkelerine akın akın göç ediyorlar. Bu hazin durumu kaç Müslüman dert ediniyor? Bu pasa girmeyeceğim…

Herkes bu durumu ve geri kalmışlığımızı din üzerinden tartışıyor.

Bir grup bu konuyu dinin özünden uzaklaşmaya, dini yanlış anlamaktan kaynaklandığına bağlıyor.

Diğer bir grup ise, geri kalmamızın tek sorumlusunun din olduğunu, dinin ve dindarlığın istismar edildiğini, hatta modernleşmek ve ilerlemek için dinden kurtulmamız gerektiğini düşünenler bile var.

Peki, İslam, Kur’an, özü itibarıyla akla, bilime, terakkiye mani olmadığına göre neden batı önde?

Dünyayı neden batı medeniyeti yönetiyor?

Bu soruya da cevap vermeyeceğim!

Çünkü cevabı sorudan daha acı.

İslam’ı dışarda tutan bir medeniyet bu toplumun ihtiyaçlarına cevap vermez.

Aynı zamanda İslam’ı sadece ibadetlerden ibaret bir dinmiş gibi sunmak da Dünya Medeniyeti olma yolunda fayda sağlamaz.

Mesela neden 7.2 şiddetindeki bir deprem Müslüman olmayan bir ülkede can kaybına yol açmazken, Müslüman bir ülkede 20.000 cana mal olur?

Bu soruya cevap vereceğim.

Zira hilesiz hurdasız, mısmıl iş yapma meylimiz yok. Yalansız dolansız işimiz yok. Ölçümüz tartımız bozuk. Adaletli olmayı, işi ehline vermeyi, yalandan ve hak edilmemiş olandan uzak durmayı bilmiyoruz. Karmaşa ve keşmekeşin bol olduğu, düzensiz, güvensiz, sakat, uyduruk işlerle uğraşıyoruz.

Daha fazla yazmayacağım okurlarıma fenalık gelmesin.

Yağcıoğlu Fehmi Efe’nin iki dörtlüğü ile bitiriyorum…

*

Asâlet bir altın idi, pul oldu,

Türlü türlü bedenlere çul oldu;

İmânın yolu keseden geçeli

Kimi pula, kimi kula kul oldu…

*

Kim biliyor ilim ile irfânı;

Hamiyeti, vicdânı, vatanı?

Endâmın güzelse, kesen doluysa

Sensin herkeslerin beyi, sultânı…

*

Kalın Sağlıcakla…