Mazbatayı almak fazilet midir?

İmam Gazâlî (rahmetullahi aleyh), İhyâu Ulûmi'd-Din isimli meşhur ve mübarek eserinin «Talîmin Fazileti» bölümünde:(Cilt 1, Rub’ul İbâdat, s: 38) ilmin fazilet ve nefasetini anlatırken “fazilet, «fazla» kökünden gelir, ziyâdelik, artma ve çoğalma mánâsına, fazlalık demektir” dedikten sonra,

“Bir hükümde ortak olan iki şeyden birisine has bir ziyâdeik olursa,işte bunun diğerine fazileti var denir ki, bu ziyâdelik onun kemâli olur” der.

İmam Gazâlî buna misâl olarak da At ve Merkebi verir... “At merkebden efdaldir, denildiği zaman, bunların yük taşımakta ortak oldukları, fakat atın daha ağır yük taşımakta, düşmana saldırmakta, koşup kaçmakta ve güzellikte merkepten üstün ve kemâlli olduğu anlaşılır..”

Kendi asrına ve geleceğe ziyâ saçan büyük âlim İmam Gazâlî bütün İhyâu Ulûmi'd-Din bahislerinde olduğu gibi fazilet bahsini de öyle mükemmel anlatır ki, insan sadece bu bahsi okumuş olsa eserin tamamını okumak iştihası ya da hevesi gelir..

Bu girizgahı şunun için yaptım... 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri yapıldı ve aradan tam 23 gün geçti...

17 Nisan’da Maltepe ilçe seçim kurulu görevlilerince oy sayımının ardından hazırlanan birleştirme tutanaklarının İl Seçim Kurulu'na teslim edilişinin ardından Ekrem İmamoğlu (Müdafa) nihayet mazbatasını aldı..

23 Nisan çocukları gibi sevindirik olan Ekrem Bey, mazbatasını almadan önce bir sürü yaramazlık yaptı... Devlet ayinlerinin yapıldığı Ulukabir’e gidip hortlak defterini “başkan” sıfatını kullanarak imzaladı...

Sonra futbol maçlarında aynı şekilde davranarak YSK’yı baskı altına aldı, hattâ İl Seçim Kurulu’na da Maltepe’den sonra hemen mazbatasının verilmesi yönünde tehditler savurduğu da rivâyet edilmekte...

Görmemişin oğlu olmuş tutmuş şeyini kesmiş kısmına girmeyim, lâkin Ekrem Bey bilmelidir ki mazbatayı almak, belediye başkanı olmak tek başına bir fazilet değildir...

Acaba belediye başkanı faziletlerine sahip midir mesele budur... Bence değildir, zira öyle olsaydı eski çaycısını getirip çay ocağını da yemekhane olarak yutturmaya kalkıp o MUSAKKA şovunu yapmazdı...

Not: Tá Nurettin Sözen’in belediye başkanı olduğu günlerden bugüne araştırmışlar, hiçbir İBB başkanı için özel yemek çıkmamış, yani öyle özel olarak antrikort (entrocote: sığırın iki kürek kemiği arasından, pirzolalık yerinden çıkartılan, kemiğinden sıyrılmış et dilimi) falan yememiş kimse..

Fazilet sahibi bunu yapar mı? Fazilet odur ki emsallerine nisbetle vasıflı bir ziyâdeliği olsun. İmam Gazâlî’nin yine FAZİLET bahsindeki at ve merkep misâlinde belirttiği gibi farz-ı muhâl bir merkep attan daha iri cüsseli olsa da attan faziletli ya da daha tercih edilir olamaz.

Çünkü buradaki ziyâdelik yalnızca vücutçadır ki, bu bir fazilet sayılmaz... Merkebin sesi de vücudu da ata nisbetle çirkindir, iri de olsa at gibi hızlı koşamaz, binaen’aleyh savaşlarda da, beylerin idman yapmak ya da ava gitmek için kullanışında da tercih edilmez.

Düşünebiliyor musunuz, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı merkeplere binmiş, bir yabancı devlet adamını karşılıyor... Gülmeyin, misâl misâldir...

Bilâteşbih merkep, yalnızca yük taşımaya müsaittir.. Belki bütün işi yük taşımakla olan bir köylü için daha faziletli kabul edilebilir, bu da bir istisna olarak kaideyi bozmaz...

Gelelim yine Ekrem Bey’e. Zátıâlilerine háşa merkep falan demiyoruz Teşbihte hata olmaz.. Bu, İmam Gazâlî hazretlerinin FAZİLET BAHSİNDE verdiği misâl olduğu için alındı o kadar..

Ekrem Bey’in yaptıkları yapacaklarının işaretini taşıyor ve daha işin başında fazilet sahibi bir İBB Başkanı olamayacağını gösterdi..

İnşá’allah yanılırım ama şimdilik hissiyatım böyle... Lütfen bendenizi affetsinler, kanım hiç ama hiç ısınmadı zátıâlilerine...