Mahalli yerleştirme sistemi eleştirisi eğitimde tövbe kapısı açık olmalı

Siyasetçiler, halkın sorunlarını dinler; bürokrasiye, önemli gördüğü halkın sorunları hakkında ne yapılması gerektiğinin talimatını verir; bürokratlarda, siyasetçilerin ne yapılacağı emrinin nasıl yerine getireceğinin somut çözümünü ortaya koyar. Somut çözüm daima farklı fikirlere açık olmak ile gelişebilir. Her sistemin daha iyisi bulunabilir.

***

TEOG öncesini hatırlayalım. Seviye Belirleme Sınavı vardı. Bütün çocuk bir sınavla hayatının gidişatına karar veriyordu. Sınava geç kalanın hayatı kararıyordu. Sınav stresi ile çocuklar eziliyordu. Her okul kayıt parası alıyordu. Sonra TEOG geldi, okul kayıt parası dönemi bitti, sınav günlere yayıldı, telafi sınavı konuldu, sınav stresi bitti. Ama bu seferde, en yakınındaki okulun puanı yüksek olduğu için düşük puan alan uzaklara gitmek zorunda kalıyordu. Eğitimin en önemli ilkesi, en iyi eğitim en kolay ulaşılabilir eğitimdir. Bir bilgi öğrenmek için ne kadar sıkıntı çekerseniz, başarınız o kadar düşer. Bu nedenle, en iyi eğitim; evinin en yakınında verilen eğitimdir. TEOG sisteminde bu ilke uygulanamadı.

***

Mahalli Yerleştirme Sistemi, 12 yıl zorunlu eğitim olduğu için hiçbir zorlukla karşılaşmadan, öğrenciler en yakın okullarda eğitimini tamamlama imkanı verdiği için çok güzel bir sistem. Ancak bence eksik olan bir yönü var; Nitelikli okullar sınavı yine bir güne sıkıştırılmış. Yani tıpkı Seviye Belirleme Sınavında olduğu gibi, her şey bir güne sıkıştırılmış. O günün kazası da yok. Yani TEOG’daki gibi, iki hafta sonra yeniden sınava girme imkanı da yok. Ayrıca üniversite sınavı gibi, bir daha ki seneye girerim de diyemiyorsunuz. Aşırı stres yapan bir durum söz konusudur. Bütün liselileri aynı kefeye koyup, nitelikli okullara alamayacağımız doğrudur. Herkes alınınca sıradan bir okul olur. Kaliteli öğrencilere daha kaliteli okul yaparak, daha yoğun eğitim verilmesi de doğrudur. Kabiliyeti fazla olan kişiler, kabiliyeti az olan kişileri bekleyerek, kabiliyetlerini körelmek zorunda değildir. Bir konuyu on dakikada anlayacak birine, iki saatte anlamayan arkadaşların var, eşitlik olması lazım, sende onları bekle demek asla adalet değildir.

***

Nitelikli okulların olması gerekli, nitelikli okullara herkesi alırsak nitelikli olmaktan çıkar o nedenle, nitelikli okullar için eleme sınavı yapmak zorunludur. Peki! O zaman bu eleme sınavı adalete uygun ve stressiz olarak nasıl olmalıdır? Adalete uygunluk hak edenin girmesi sağlamaktır. Peki! Kimler girmeli bu nitelikli okullara? Öncelikle böyle nitelikli okullara girecek öğrencinin zeki olması gerekir, zeki olması da yetmez çalışkan olması gerekir. Çalışkan ama zeki değil, öyle öğrencide yeni bir buluş yapamaz. Öyle ise Nitelikli okullara giriş için yapılan eleme sınavı hem zeka ölçmeli hem çalışkanlık ölçmelidir. Zekaları, zeka testi ile ölçebiliriz. Çalışkanlığı ise ancak sonuçları ile ölçebiliriz. Öğrenci çalışkanlığını ortaokulu bitirinceye kadar derslerden öğrendiği bilgilerden öğrenebiliriz, ayrıca ders notlarının ve ödev yapma disiplinin ortalaması olan diploma notları ile ölçebiliriz.

***

Eleme zeka ve çalışkanlık üzerinden olması gerektiği için, elem iki aşamalı olmalıdır. Birinci aşama zeka ölçme sınavı olmalıdır. Öğrencilere yapılacak zeka sınavı yılda dört kere yapılmalı, tek oturumda olmalı, müfredat bilgisi asla sorulmamalı, öğrenci en yüksek puan aldığı üzerinden başvuru yapmalıdır. Böylece öğrenciler sınav stresi çekmezler. Hatta bu zeka testi sınavına sadece sekizinci sınıf öğrencileri değil, yedinci sınıf öğrencileri de girebilmelidir. İsteyen öğrence yedinci sınıftaki zeka puanı ile de başvuru yapabilmelidir. Zeka;Yedinci ve sekizinci sınıf arasında çok fazla değişen bir özellik de değildir. Merkezi zeka testi sınavı ile okulların başarısını asla ölçmemelidir.

***

İkinci aşamada ise öğrencinin çalışkanlığı ölçmek için diploma notuna bakılmalıdır. Ancak bazı özel okullar ile başarısını önde göstermek isteyen devlet okullarının olabileceği ihtimali sebebi ile objektif bir değerlendirme olmayacağı düşünülmelidir. Bu nedenle okulların da başarısının objektif olarak ölçülebileceği; öğrencinin de okul başarısının objektif ölçülebileceği merkezi sınav sistemi notları da kullanılmalıdır. Altıncı Sınıftan itibaren tüm öğrenciler (beşinci sınıf okula uyum senesi olduğu için çok erken bir yaş) her dönem sonunda bütün derslerden soruların sorulduğu bir merkezi bilgi ölçme sınava girmeli, bu merkezi sınavın telafisi de olmalı, sadece bilgi sorulmalı, asla zeka sorusu sorulmamalı, açık uçlu sorularda olabilmeli (en fazla iki kelimelik cevabı olan sorular olmalı ki objektif değerlendirme yapılabilsin) merkezi sınav her dersin üçüncü yazılı yerine de sayılmalıdır. Böylece merkezi sınavlar diploma notuna üçte bir oranında etki edecektir. Tabi bazı dersler için merkezi sınav yapılması mümkün olmadığı için istisnalar olabilir, beden ve resim dersi gibi…

***

Bu sistem ile okulların başarısı da ölçülebilecektir. Şöyle ki, merkezi zeka testi sınavında %1’lik dilime giren bir öğrenci merkezi bilgi sınavında %30’larda kalıyorsa, okul başarısız diyebilirsiniz. Ancak öğrenci zeka testinde %50’lik dilime giriyor, merkezi bilgi sınavında %2O’lik dilime giriyorsa, eğitim veren okul başarılı demektir. Ama öğrenci zeka testinde %50’lik dilime giriyor bilgi testinde de %70’lik dilime giriyorsa okul başarısız değil, öğrenci başarısızdır diye düşünülebilir. Böylece okullar başarısızlıklarını örtmek için bu çevrenin çocuklarının zekası düşük, ben ne yapayım diyemez.

***

Dönem sonlarında yapılacak merkezi bilgi sınavlara, notlarını yükseltmek amacı ile üst sınıftaki öğrenciler de girebilmelidir. Bunun içinde, merkezi sınavlar hafta içi üç günde ve her sınıf ayrı bir günde olacak şekilde yapılması gerekir ki not yükseltmek isteyen öğrenci her sınıfın sınavına girebilsin. Pazartesi altıncı sınıflar, Salı yedinci sınıflar çarşamba sekizinci sınıflar sınavı yapılabilir. Böylece haylaz öğrencilere, kendini toparlama fırsatı da verilmiş olacaktır. Bazı öğrencilerin aklı başına son sene gelebilir. Eğitimde de her zaman bir tövbe kapısı açık olmalıdır. Her çocuk bir dönem kendini haylazlığa verebilir, bunun bedelini ömür boyu ödememelidir. Mevcut sistemde sınava iki ay kala konsantre olamayan çocuk hayatı boyunca bunu öder.

***

Nitelikli okullar öğrenci seçilirken, öğrencinin aldığı zeka puanı, diploma notu, öğrencinin merkezi sınavlarda alınan puanların ortalama notu toplamından oluşan bir puan hesaplanmalıdır. Nitelik Okula Seçilme notuna, zeka puanı %50, diploma notu %25, merkezi bilgi sınavı notu %25 etki etmelidir. Sıralamanı iyi yapılması için bütün notlar (zeka, bilgi, diploma) küsuratlı hesaplanmalıdır. Merkezi sınav üçüncü sınav olduğu için hem diploma notuna etki edecek, hem de seçilme notuna %25 etki edeceği için okulların ve öğrencilerin azmi artacaktır. Aynı sistem liseden üniversiteye geçiş sistemi olarak da uygulanabilir.

Her şeyden önemlisi karnelerin sağ tarafındaki notlarda diploma notuna dahil edilmelidir. İnşaallah Milli eğitime katkılı olabilmişimdir.