Uzun zamandır ve de minimum sekiz şiddetine denk sarsıcı ve hatta yıkıcı videolar ve içeriğinde ki iddialar, içerik ve iddiaların birincil muhattabı olan İç İşleri Bakanı'nın tv programında cevaplayacağı iddiası ayrı bir heyecana sebebiyet verdi.

Uzun zamandır ve de minimum sekiz şiddetine denk sarsıcı ve hatta yıkıcı videolar ve içeriğinde ki iddialar, içerik ve iddiaların birincil muhattabı olan İç İşleri Bakanı'nın tv programında cevaplayacağı iddiası ayrı bir heyecana sebebiyet verdi.

Dağ fare doğurdu deyiminin bile cılız düştüğü akşam ki program, İç İşleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun her soruyu ustaca atraksiyona tabii tutuşu, alakasız ve bir o kadar komik cevaplar vermesi, hanesine yazılmış anlamlı, büyük ve derin izler bırakan kuşku ve güven bunalımları yüklü kara bulutlar taşımaktaydı.

Sorulmuş onca sorunun bir tekine dahi cevap vermemiş olması ve sorulan soruları alakasız, anlamsız ve mesnetsiz iddialar ile olmadık işler ve kişilere bağlamış olması ise, ne denli sıkışmış ve çaresizlik içerisinde olduğunu naklediyordu.

Sorular içerisinde bir tanesi vardı ki hem sorunun bizatihi kendisi ve hemde verilecek cevap, sekiz şiddetinde ki yıkıcılığın çok daha ötesine ve tahribat olarak iktidarın ve dahi ittifakın yerle yeksan olmasına sebebiyet verebilir bir soruydu.

Ancak, bütün soruları ustaca kontripiye eden Süleyman Soylu, böylesi yakıcı ve yıkıcı soruya da aynı ustalıkla (!) savuşturma yeteneğini devreye sokmuş, sorular ve soranlarla birlikte koca Ülke'nin aklı ile dalga geçmiştir.

Mafya'dan 10.000 dolar maaş alan Siyasetçi kimdir sorusuna isim, Parti ismi ve faal bir parlementer olup olmadığı sorusunu da aynı ustalıkla pas geçmiştir.

Ancak!

Bu siyasetçinin hangi partiden olduğunun ve isminin ne olduğunu ifade etmemiş olmasının üzerinde biraz durmamız gerektiğini düşünüyorum.

Cumhur ittifakının dışında kalan herhangi bir partiye ait milletvekili ya da siyasetçi olsa idi böylesi bir muhteşem asisti pas geçme olasılığı sıfır olan İç İşleri Bakanı, bir bakıma farkında olmadan kısmi bir adres de vermiş midir ? Diye düşünmeden edemiyorum.

Şöyle ki ;
Cumhur ittifakının dışında kalan partilerden birine ait olması ihtimalini ortadan kaldırdığımız an, geriye cumhur ittifakına müntesip partilerin içinde olduğu düşüncesi galabe çalmaktadır.

Bu durumda MHP'li bir siyasetçi olması ihtimali üzerinde duracak olursak, bugün ki grup konuşmasında Süleyman Soylu'yu en üst çıtadan sahiplenen Sayın Devlet Bahçeli olduğunu hesaba katarsak, MHP'li olma olasılığı da ciddi bir itibar kaybına uğramaktadır. Elbette zorlama bir takım yorumlamalar ile MHP'li olma olasılığına bir kaç damla hayat vermek mümkün gibi olsa da, kıymet-i harbiye içerecek yaklaşım tarzı olacağı kanısında değilim.

İç İşleri Bakanı'nın bir Ak Partili olması ve Ak Parti'nin Bakanı olmasına rağmen kararlı, inançlı ve keskin ifadelerle ''Kesinlikle Ak Partlili değildir'' cümlesini kullanmamış olması, üzerinde özellikle ama önemle durulmasını gerekli kılmaktadır.

Bu tezden hareketle herhangi bir partiye müntesip olma yüzdesi kaça tekabül ediyor ise bizleri, üç katı Ak Partiye tekabül ettiği gerçeği ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu tespit, bütün videoların tamamını içeriği ve akış akustiği dikkatle incelendiği zaman da kendisini dikte ettirmektedir.

Yalnız ve hatta yapayalnız bırakılmış Süleyman Soylu, bu ismi açıklamayarak kim ve neye karşın bir silah, koz ve kalkan kabilinden tetikte tutuyor ? Hissiyat ve sorusu, bizleri yine Ak Parti içlerine doğru bir yolculuğa tabii tutuyor.

Konunun, olay ve diğer tarafta ki kişinin yargıya intikal ettiğini ve çağırılacağı süreç içerisinde ifade edip açıklayacağını belirten Bakan, sergilediği olumsuz performans dolayısıyla bütün inandırıcılığını kaybettiği kanaatindeyim.

Hatta öyle ki, böyle bir performans yerine hiç çıkmaması, duyarsız kalıp cevap vermemiş olması dün akşam sonrası üzerinde kalan kuşku ve güvensizlik tonajından daha yüksek olmayacaktı.

Kanımca Soylu, kendi biletini kesti.