MADDİYAT MANEVİYATIMIZI GEVŞETTİ

Tüketim alışkanlığının giderek arttığı, hatta çılgınlığa dönüştüğü bir dönemde yaşıyoruz. Üretim ve tüketim ayarı olmayan, kapitalizmin gönüllü kölesi olma yolunda hızlı yol alıyoruz. Yaşamak için yiyen insanlıktan, yemek için yaşayan insanlığa şahit oluyoruz.

“Bir lokma bir hırka” tasavvufi hayatın yerini, aşırı tüketimin, israfın, müsrifliğin, savurganlığın genelde toplumu özelde insanı nasıl savurduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz.

Her şeyin en iyisine ve lüksüne düşkün olan insan daha bencil, paylaşmayı bilmeyen, başkasında olana tahammül edemeyen egoist bir insan olarak çıkıyor karşımıza. Hani demiş ya şair “Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı” diye. Peki! Bu kadar imkan varken, insanların satın alma gücü artarken, hayat standartları yükselirken nedir bu problem?

Hastanelerde dahiliye polikliniğinin önünde bekleyen hasta sayısından daha fazla psikiyatri polikliniğinin önünde bekleyen insan sayısı.

Her şey var, imkanlar aliyyülâlâ.. Herkes halinden memnun, ama kimse mutlu değil. Çünkü tüketimde denge ve ayar yok. Sağlıklı ve dengeli bütçe ayarı yapmayan bireyler, aileler, şirketler ve devletler harcamalarını dizginleyemiyor ve ekonomik handikaplar yaşıyor. Bankalara ipotekli hayatlarımız, rehin alınmış cüzdanlarımız. Çektir çektir harca. Harca harca bitmez.

Sürekli yeni ihtiyaçların üretildiği daha fazla bağımlılığın oluştuğu, gereksiz alışveriş yapmanın alışkanlık haline geldiği, hazın ve hızın büyüsüne kapılmış kocaman bir toplum.

Hız ve haz teknolojinin ve tüketim çılgınlığının olmazsa olmazıdır. Haz olacak ve hız olacak. Modern teknolojiye bağımlılığımız arttıkça insanlığımız eksiliyor, insan eksildikçe güya modernleşiyor. Teknoloji deruni hayatımızı, örf adet, gelenek ve göreneklerimize kısa devre yaptırdı. Maalesef geçmişimizden kopuk ruhsuz, vurdum duymaz “Bir elinde cımbız, bir elinde ayna.. Umurunda mı dünya?” diyen bir toplum oluşuyor. İnsanlar maalesef daha sabırsız daha aceleci daha az mutlu ve daha az kanaatkar durumdalar.

Kapitalizmin amacı daha çok kazanmak, insanları daha fazla tüketime sevk etmek. Maddenin esiri yapıp, mananın tesirinden uzaklaştırmak.

Toplum tüketimi yaşam tarzı haline getirdi. Alış veriş yapmayı mutluluk olarak sunan sistem, insanlardan tükettikleriyle mutlu olmasını bekliyor. Zühdün, takvanın, tasaddukun, kanaatkarlığın yerini lüks ve modern hayat aldı. Bir lokma bir hırka yerini, beş yıldızlı otellere, lüks otomobillere, markalı tesettürlere, gösterişe ve konfora bıraktı.

Özcesi: Maddiyat maneviyatımızı gevşetti.

Kalın sağlıcakla…